bölüm 20

14.6K 823 238
                                    


💜💦

Cemil ağa Saru'nun köyüne geldiğinde dinlenmek için köy meydanına gitti, şehir merkezine gidecekti bu nedenden çıkmıştı yola.

"Oo Cemil ağa sen uğrar mıydın köyümüze?" Ne Kartal ne Timur ne de saru severdi bu adamı. Hepsi nefret ederdi.

"Merkeze ineceğim Kartal, lojman boşsa bu gece kalayım orada. " sakalını kaşıdı Kartal. "Saru'nun evine git, ağamızdan izin al. Hadi canım hadi."

Buna canı sıkıldı Cemil, geçen sefer ki karşılaşmalarında saru epey üzerine gelmişti. Yine de gitmek zorundaydı.

Yolunu değiştirerek Saru'nun evine yol aldı.

Bu sırada Saru ve Hasan yemek hazırlıyorlardı, daha doğru Hasan hazırlıyor Saru izleyip yorum yapıyordu.

"Mercimeğin içinde mercimek olur güzelim içinde patates ve havucun ne işi var ya?" Bugüne kadar hep öyle yapmıştı Saru, mis gibi de oluyordu.

Bir ince elek sayesinde içinde patates ve havuç bulunan mercimek çorbasını başka kaba aktarıp içindeki pütürlüğü süzüyor ve eziyordu.

Aynı zamanda Saru'nun dediklerine de gülüyordu. Her şeye yorumu vardı bu adamın, memnuniyetsiz. Kendisini nasıl beğenmişse artık, şaşırıyordu Hasan.

"Gülme hiç, büyücü seni. Ne katıp karıştırsan yemek oluyor mis gibi." Daha çok güldü Hasan. Dönüp kısacık bir an dil çıkardı Saru'ya." Dil ha? Hem de bana? O dili ısırayım da gör."

Oğlanı kucağına aldığı gibi yasladı tezgaha, sıkıca bir öpücük kondurdu güzel dudaklara. Ardından hemencecik kızarmış yanaklara bastırdı dudaklarını.

Saru'nun kalbine zarardı oğlan.

Onlar kendi kendilerine oynaşırken kapı çaldı. Hasan ittirdi Saru'yu "çalar çalar gider hangi pezevenkse, boşver."

"I-ı. "

Saru oflayarak indirdi oğlanı, Hasan ise paytak paytak yürüyerek kapıya koştu. Çocuğu 3 haftadır hiç rahat bırakmıyordu geceleri, haliyle Hasan hep paytak paytak yürüyordu.

Ve buna da içi gidiyordu Saru'nun, ömrünün sonuna dek paytak yürümesine neden olabilirdi.

Saru Hasan'ın ardından gitti kapıya. Hasan kapıyı açtığı gibi şokla kalakalmıştı.
"Sen ölmedin mi?" Cemil de şoktaydı.

Ve korkuyordu.

Oğlan Saru'nun yanındaydı.

Saru ne olduğunu kavrayamazken Hasan ona hemen sarılmış cemil'den uzaklaşmıştı. "Ben gideyim." Diyerek sıyrılmaya çalıştı.

Saru işin içinde bir iş olduğunu anladığı için Cemil'i tuttuğu gibi evin içine fırlattı.
Hasan'ın ise eli ayağı titriyordu. Kucağına alarak sedire oturttu sevgilisini.

Elinde kalem kağıdı tutuşturdu. "Güzelim biraz sakinleş ve ne olduğunu yaz. Söz ne yazarsan sana inanacağım, hiç korkma. Sen benimsin, benden başkası sana dokunamaz. "

"Yalan yanlış şeyler yazacak şimdi. " Cemil korksa da konuştu. "Kes sesini, ağzını açma." Öldürecekti bir kaşık suda şimdi.

Zor tutuyordu kendisini.

"Bana o dokundu. Ben istemedim, kaçtım ama yakaladı beni, dokundu bana. Sonra da beni bıraktı gitti. " korktuğundan yazım yanlışları yapmış fakat yine de anlatmak istediğini yazmıştı.

Çok güveniyordu Saru'ya.

Saru'nun ise kanı kaynadı. Eli ayağı boşaldı sanki, sevgilisinin alnını öptü."Sen ben gelmeden uyu tamam mı? Azıcık işim var benim."

Gitmesin diye kolundan tuttu Hasan "Güzelim, vallahi isim bittiği an o güzel yatağına gireceğim ama şuan olmaz tamam mı? Şuan beni bırak lütfen. "

Cemil'in yakasından tuttuğu gibi çeke çeke kahveye götürdü, kahvede oturan Timur'u görünce el kaldırarak çağırdı yanına.

Timur Cemil'in yakasından tutan arkadaşına bakarak yanına geldi hemen."Ne oldu abi."

"Kazma kürek lazım."

"Abi bostanda bıraktım ben, çilek geçitinde. Oraya gidelim." Ne yapacaksın diye bile sormamıştı. Cemil ise köyden çıktıkları an konuşmaya başladı.

"Beni o baştan çıkardı, her şeyi o yaptı, kesin senin de altına yatmıştır orospu. Saru ben suçsuzum." Kahkaha attı Saru.

Hiçbir şey demedi, Timur ise Cemil'in konuşmalarından anladı her şeyi. Saru nasıl sakindi anlamıyordu, şuana dek öldürmesi lazımdı bu piç kurusunu.

Çilek geçitine geldiklerinde kazma kürek ve varsa aldı Timur. Arkadaşının şuan kanının kaynadığını anlamıştı.

Ormanlık alana doğru ilerlediler. Onu gömecekleri alana gelene kadar ağlayarak yalvardı Cemil. Saru onu duymuyordu.

Güzel sevgilisinin eve ilk geldiği o anları hatırlıyordu. Ne kadar korktuğunu, ne kadar hasar aldığını. Ne kadar mahvolduğunu.

"Mezarını kaz bakalım hadi."

"Saru yapma etme, bir hata sadece. Hem o da karşılık verdi. " Derin bir nefes aldı Saru.

"Sen. Benim. Eşime. Dokundun!. Kaz mezarını amına koydurma. " timur bir yandan Cemil'in ensesinden tutuyordu bir yandan da öfkesine sahip çıkmaya çalışıyordu.

Ağlaya ağlaya mezarını kazdı Cemil. Her şey bitince "diri diri gömeceğiz seni, bakalım kaç saat sonra öleceksin. "

Çığlıklar eşliğinde gömdüler Cemil'i, öncesinde öldüresiye dövmüşlerdi. Tüm bunlara rağmen içi soğumamıştı. "Soğumuyor lan içim, kafayı yiyeğim. Ben dokunmaya kıyamıyorum,o.. Bu pic kurusunun yaptıkları..."

"Kardeşim sakin olmaya çalış, eve gidince Hasan korkmasın. Yalnız bırakma oğlanı." Gömmeden baltayla kesmişti adamın penisini. Atmışlardı mezarın içine. Uzun süre can çekişince ölecekti.

"Haklısın ama kafayı yiyeceğim oğlum. Oğlum nasıl korktu bu pici görünce, o halini görsen binbir parçaya ayırırdın. "

Başını salladı Timur, "şuan sadece Hasan önemli. Bak geberecek zaten. Ama Hasan şuan evde ağlıyordur oğlum. Hadi gidelim."

Zar zor uzaklaştırdı ortamdan Saru'yu. Eve gittiler gecenin bir yarısı.

Saru üstünü değiştirip soğuk suyla yıkandı, kanı temizledi üstündeki. Ardından sevgilisinin arkasına yerleşip sıkıca sarıldı.

Hasan ise uyku mahmurluğuyla sarıldı sıkıca sevgilisine. Ona çok ihtiyacı vardı. İkili iç içe geçerek uyudu.

Bu onların son hüzünlü günüydü.

Ya da öyle miydi?

Hep birlikte göreceklerdi.

💦💜💦💜💦💜💦💜

Hasan ve saruya daha fazla kaos yok

Bundan sonra Selma ve timurda bol bol kaos ve hüzün olacak maalesef

Hasan ve sarunun ise güzel aşklarını ve bebeklerini konuşacagizzzz

Sizi seviyorum 💜❤️

Nazende sevdiğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin