01

4.1K 133 63
                                    

Çok sevgili Rosé'miz bize gone'u hediye edeli bir sene oluyor.

Seni seviyorum Roseanne!

Sen benim evimsin.

Teşekkürler.

Yanımda olduğun için çok mutluyum.

Biz hep seninleyiz peri kızı!

Ve daha bir çoğu..

Gözyaşlarımı akıtmamak adına kendimi dizginlemeye çalışırken etraftaki yazılar bana inat ediyormuşçasına çoğalıyordu. Pankartlarını benim için açan insanlar her yerdeydi ve hep bir ağızdan adımı bağırıyorlardı.

"Harikasın." dedi menajerim
limon sarısı elbisemin omuz kısımlarını düzeltirken. "Git ve göster herkese."

"Sahne!" diye bağırdı görevli ve gözlerimi sertçe yumarak hemen arkamdaki platforma adımımı attım.

Sunucu beni görür görmez, "İşte bizim peri kızımız!" dediğinde gülümsemem genişlemişti. Yanına vardığımda elimi sıkarak selamlaştı ve oturacağım koltuğu gösterdi.

Seyircilere el salladım. "Herkese merhaba!" dedim Avustralya aksanımı kullanarak.

Arkalardan çığlıklar yükselmeye başladığında gülerek koltuğa oturdum. "Evet Rosie, programımıza hoşgeldin. Gerçek gözlerle gördüğümde emin oldum, fanlarının sana taktığı peri kızı lakabını oldukça fazla hak ediyorsun."

Kısık bir sesle güldüm bu dediklerine. "Emin olun fanlarım için en iyisini yapmaya çalışıyorum. Hissettiğim destekleri sayesinde her günüm daha güzel ve verimli geçiyor.. Sanırım bu yüzden güzel görünüyorumdur, ha?"

"Çok incesin Rosé.. Alçak gönüllüğün için sana teşekkür ediyoruz." Başımı saygı amaçlı hafifçe öne eğdim. "Şimdi biraz sohbet edelim seninle, Gone hakkında konuşmak istiyorum tabii ki de. Biraz bahseder misin bu şarkından? Kısa birkaç cümle alalım senden."

Dudaklarımdan minik bir nefesi içeri buyur ettim. "Öncelikle bir yıl önce bugün sizlerle buluşturduğum bu şarkının gerçekten ben de çok özel bir yeri var. Şarkı yapıyoruz, evet, bu normal bir şey fakat hiçbir şarkı bunun gibi olmuyor; aynı güzellikte gelmiyor bana. Bilmem, anlatabiliyor muyum?"

"Anlatabildiğine emin olabilirsin.." Karşımdaki adam anlayışla gülümsedi. "Tamam, pek çok soru var şu an Twitter'da seni bekleyen ama sormadan edemeyeceğim, herkesin durmadan yazdığı şeyi sormak istiyorum sana. Gone'un hikayesi, gerçekten, bu hikayenin ardında ne gizleniyor?"

Hazırlıklıydım aslında bu soruya, öyle olduğumu düşünüyordum en azından. Fakat oksijen ciğerlerimi doldurmakta zorluk çektiğinde anladım, hiç hazır değildim. Yüzleşmekten korkuyordum, geçmişle yüzleşmekten gerçek anlamda korkuyordum.

Yine de, zihnimin köşesinde duran ve geçmişin izlerini taşıyan tozlu sandık benden izinsiz bir şekilde açıldı.

İyi okumalar, keyif alacağınızı umuyorum.

goneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin