Bölümü kontrol edecek zaman bulamadım umarım beğenirsiniz. İyi okumalar....*********
Yıl 1777
"Şu örgüyü bırak artık."
Jungkook sabahtan beri aynı şeyi söyleyen Taehyung'u takmıyordu. Beraber sarılarak uyudukları gecenin ardından ikisi de sabah uyanır uyanmaz birbirlerinden ayrılmış ve birbirleri arasında hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etmişlerdi. Taehyung ise öğlen Jin ve Namjoon ile buluşmuş. Jungkook'u ise yanına çağırmamıştı. Jungkook ise o geldiğinden beri söylediği şeyleri dinlememiş, ona cevap dahi vermemişti.
"Yeter artık! Bırak şunu dedim!"
Taehyung onun elinden örgü şişlerini çektiğinde Jungkook kımıldamadan az önce şişlerin olduğu eline bir süre bakmış daha sonra yavaşça gözlerini Taehyung'unkilere çıkarmıştı.
"Ne var?"
"Duydun mu beni? Namjoon yeni bir cadıyla konuşmuş ve cadı senin aslında Jungkook olmadığını, kayıp bir ruh olduğunu söylemiş."
Jungkook iç çekti ve gözlerini devirdi. Taehyung'un onun yüzüne karşı böyle bir iddiada bulunabildiğine inanamıyordu.
"Ne demeye çalışıyorsun?" Jungkook bayık gözlerle ve bıkkınlıkla bunu sorduğunda Taehyung boğazını temizlemiş ve hararetle konuşmaya başlamıştı.
"Yani demek istiyorum ki... Bunların hepsi yalan olabilir. Bizi kandırıyor olabilirsin."
Jungkook cevap vermedi. Dün gece ona sarılıp öpücükler konduran adam bu olmamalıydı. Bu durum hakkında bu kadar normal bir şeymiş gibi konuşması da normal değildi.
"Ve siz o cadıya inandınız mı?"
"2022 yılından gelen Jungkook olduğunu söylemenden daha gerçekçi." Taehyung omuzunu silkerek bunu söylediğinde Jungkook incindiğini hissetti. Çünkü kendisi bu gerçeklikte uyanmanın saçmalığını Taehyung'un kurdunu hissettiği an kabullenmişti.
Derin bir nefes aldı ve etrafına bakındı. Evdeki çalışanlar mutfaktaydı ve Taehyung'un annesi ve babası dışarıdaydı. Jungkook bunu fırsat bilerek Taehyung'a yaklaştı. Tek çırpıda onun tişörtünü sıyırdı. Kasıklarının hemen üzerindeki bel kısmında bulunan çiçekleri ortaya çıkardığında yorgunlukla tebessüm etti. Taehyung'a bunu kaç kere anlatması gerekecekti bilmiyordu ama burada huzur bulmasının tek yolu bu gibi görünüyordu.
Elini onun belindeki altın rengi çiçek izlerinin üzerine kapattı. Taehyung'un nefesini tuttuğunu hissedebiliyordu.
"Ne hissediyorsun?"
"Kurdunu... O... Benim."
Jungkook onun göz teması kurdu. Taehyung onun gözlerine bakarken Jungkook'un, onun pantolonunun düğmelerini açtığını fark etmemişti bile. Gözlerinin içine bakarken adeta onun kurdunu görüyordu.
Jungkook elini onun çiçek izinin devamı olan kasık çizgisine indirdiğinde bütün vücudu titredi ve Taehyung gözlerini kapattı. Adeta elektrik çarpmış gibiydi. Bir çiçek izine dahi dokunarak onu bu kadar etkileyebileceğini bilmiyordu.
Jungkook elini onun iç çamaşırının içine biraz göndermiş ve çiçek izinin bittiği yerde parmaklarını dolaştırmıştı. Taehyung koltukta biraz geriye yatıp gözlerini hafif açarken Jungkook ifadesizce ona bakmaya devam etti. Ardından kendi tişörtünü ve pantolonunun bel kısmını sıyırdı. Kendi çiçeklerini de ona gösterdi. Taehyung'un cansız çiçeklerine dokunduğu an parıldamaya başladıkları gibi parıldıyordu çiçekleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Universe //Taekook
Fanfiction1777 yılının omega Jungkook'u ve 2022 yılının alfa Jungkook'u yer değiştirir. ¡Yetişkin içerik!