Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, olur mu? Motivasyonsunuz.
Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
Keyifli Okumalar!
Şarkı: Cihan Mürtezaoğlu, Sen Banasın
Raindrops, ShamrainNefes al ve nefes ver, nefes al ve nefes ver. Nefes al ve Tugay Demir Çeviker'in verdiği nefesin içinde kaybolduğunu hisset, tam o hissettiğin noktada kendi nefesini tut çünkü farkında değilsin, büyük bir kıyametin ortasındasın ve kıyametten kimse sağ çıkamaz, sen ise kıyametin ortasında gülümsüyorsun, Eftalya Atalar. Sen kıyametin ortasındasın, zaman ilerlerken gülümsüyorsun ve şimdi aldığın o nefesi de verirsen elinden bir gün hayatını bile alacaklar.
Çünkü kıyamet dünyanın intiharı demektir, senin dünyan intihara sürükleniyor, Eftalya Atalar ve sen o intihara sürüklenirken gülümsüyor, hissediyor, gurur duyuyorsun.
Nefesini tut, ona bakma, diren, hayır, direnme; ona baktığında özgürlüğü görebiliyorsun, özgürlüğün imkansız olmadığını hissediyorsun. Kendinden emin duruşu, iki yana açılmış elleri, uzun boyu, bütün acılarına ve kırbaç izlerine rağmen güçlü sırtı, hayır, bazen sığınacağın kadar güçlü görünen o sırtı ve bu dünyaya fazla gelen inancı.
Ver nefesini Eftalya Atalar, sen bu kıyametin içinde olmaktan hoşlanıyorsun ve dünyanın intiharına baş kaldırmayı istiyorsun; bu baş kaldırı sana gerçekleri fısıldıyor, bir ayna oluyor. O aynayı kırmakla o aynaya bakmak arasında fark vardır, sen öylece kendini izlerken o aynayı kırmadığın için kendini suçlayamazsın çünkü biliyorsun, her cam parçası ilk önce seni kesecek.
Kar tanesi yüzüme düştüğünde gözlerim gökyüzüne doğru kaydı ve aynı şekilde Tugay'ın da gökyüzüne doğru başını kaldırdığını gördüm. Birkaç kar tanesi kısa kesilmiş saçlarına tutunduğunda yüzünde bir gülümseme oluştuğunu arkası bana dönükken bile anlayabiliyordum çünkü uzun zaman sonra, epey uzun zaman sonra kar tanelerini teninde hissedebiliyordu. Ne mutluydu ki, bütün bu kıyametin ortasında kar yağmaya başlamış, Tugay'a bir de kendini hissettirmek istemişti.
Bütün kameralar onu çekerken yüzünde gülümsemeyle gökyüzüne bakıyor, kar tanelerini hissetmeyi seçiyordu. Şarkının sesi hâlâ yüksek bir şekilde ortama hakimdi, farkındaydım, iki dakika on yedi saniye henüz bitmemişti, eğer bitmiş olsaydı çoktan müziğin sesi kesilir, Krallık karşıtı herkes alaşağı edilirdi. Bütün halk şu an Tugay'ın yüzünü biliyordu, BL kurucusunun kim olduğunu. Elbette ben kurucuyum dememişti fakat duruşundan, bakışından, hareketlerinden, o kalkan çenesinden bile asıl olanı görmek mümkündü.
Bir helikopter sesi geldiğinde gökyüzünün o karmaşık karlı havasına sanki sisin dolmasına neden oldu. Tugay hiçbir şekilde duruşunu bozmadı ama yanındaki kişiler hareketlenmeye başladı, buna babam da dahil. Bakışlarım ona kaydığında yüzündeki zafer kazanmış ifade silinecek gibi görünmüyordu, bütün halk onu da görmüştü; ben onun için çılgın gibi savaşırken o bir direnişe destek oluyordu.
Pekala, kızı da destek oluyordu.
Mahkumların özgürlük sesleri daha yüksek çıkmaya başlamıştı, aşağısı kan gölüydü, çatıdan sallanan o bayrakta yazan kelimeler Krallık'ın karışmasına öyle bir neden olacaktı ki, sonrasını tahmin etmek pek de mümkün değildi.
Tugay, başını yavaşça eğdi, ensesindeki o damgayı görmek canımın yanmasına neden oldu. Her ne uğruna olursa olsun, bunu ona yapamazlardı fakat Tugay, o damgayı kazıma zahmetine bile girmeden intikam almak istemişti. O damganın oluşmasının tek nedeninin Feridun Karaman olmadığına artık emin gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ LEKE
General FictionYaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size...