Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? En uzun bölümümüzdü.
Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
Keyifli Okumalar!
Şarkılar: Adele, Skyfall
Mayın Tarlası, Şebnem Ferah
Avicii, Addicted To YouAvazı çıktığı kadar bağıran bir kadın vardı. O kadın bendim.
Nefes almakta bile zorlanan bir kadın vardı. O kadın bendim.
Kalbini durdurmak isteyen bir kadın vardı. O kadın yine bendim.
Hepsi bendim, sadece tek bir tanesi değildim; kurtarıcı olan. Ne olursa olsun, idam ipinden kalbindeki o değerlileri kurtaramayan kurtarıcı kadın hiç olmamıştım.
Gördüğüm kâbus işte şimdi tam karşımdaydı, tek fark, benim başımın tepesinde sallanan bir urgan olmamasıydı. Kollarımdan tuttular, beni çekmeye çalıştılar; bağırmak, direniş demekti ama ben artık susamıyordum. Ağlamak, bir direniş demekti, ben artık ağlamadan duramıyordum. Çığlık atıp kurtulmaya çalışmak bir direniş demekti, ben artık yaşadıklarıma boyun eğemiyordum.
Babam idam ipindeyken sustum; o son sessizliğimdi artık bunu başaramıyordum.
Gözlerim Tugay'ın kapalı gözlerinde, burnundan gelen kandaydı. Başı idam ipinin içinde önüne düşmüş; yenik gibi, omuzları düşük; kaybetmiş gibi, sessiz; ölmüş gibi. Ağzımı kapatmaya çalıştılar ama engel oldum, kollarımdan sıkıca tutmaya devam ettiler, tekmeler savurmaya çalıştım. Tugay'ın yüzü sanki babamın yüzüne doğru evrildi, orada babam duruyordu, kanlar geliyordu, benim yemeğine koyduğum zehirle ölmüştü.
Düşündüm, kendimi sorguladım; kendimden emin olmak istedim. Tugay'a hazırladığım o son yemeğe zehir koyup koymadığımı düşündüm. Hayır, bunu yapmamıştım. Yapmamıştım, değil mi? Zehir yoktu ki, olamazdı, ufacık bir toz kalana kadar babama harcamıştım.
Yapmamıştım, değil mi?
"Ben yapmadım," diye haykırmaya başladığımda gözlerim vücuduna ve oradan da ellerine kaydı. Tam o esnada, sol elinde, eldivenin üzerinde, yüzük parmağında ters dönmüş o yüzüğü gördüm.
Babamın yüzüğüydü, babam söylemişti; ona o yüzüğü veren genç adamda da aynısı vardı ve şimdi parmağındaydı.
Bunu nasıl fark etmezlerdi? Bunu nasıl görmezlerdi? O kendini öldürmüştü, o zehirle kendini öldürmüştü. Bir kez daha ve bir kez daha, birisini o idam ipinde kaybettim; kaybım, ölümdü.
"Neyi bekliyoruz?" diye haykıran bir ses işittim. Krallık yanlılarının olduğu taraftan yükselen bu sese bakmaya dermanım bile yoktu ama öyle gür bir sesti ki, bütün sesleri susturabiliyordu. "İskemleyi şimdi şu an itsin avukatı!"
"Evet!" dedi diğer ses. "İskemleyi itsin! Onun idamı gerçekleşsin! Tugay Demir Çeviker artık ölsün!"
Gözyaşları içinde kalabalığa doğru döndüğümde başka bir bomba daha bulunduğumuz yere yakın bir yerde patladı. BL örgütü olabilirdi, Ölüm Timi ya da normal bir insan; zaten şehir savaş altındaydı, o an o bombaların sesinden bile kimse kaçmadı. Herkes Tugay'ın ölümünü büyük bir heyecanla bekliyordu, bir tiyatroda kendimi başrol hissetmeme neden olan alkışlar kulaklarımdaydı.
Tugay karşımda can verirken iskemleyi itmemi söylüyorlardı.
Vicdan insanın hesaba bile katamadığı kalbinin mahkemesi demekti; bir gün insanlar vicdanlarını dinlemediğinde kalplerindeki o mahkemeden yenik çıkarlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ LEKE
General FictionYaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size...