21. FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK

903K 54.5K 330K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Duygu yüklü bir bölüm sizi bekliyor.

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Keyifli Okumalar!

Şarkılar: Daniela Andrade, La Vie En Rose
Misery, Hypnogaja, Shyboy
Melike Şahin-Mert Demir, Pusulam Rüzgar

HÜCRE
Mahkemeden 4 saat öncesi...

Tugay Demir Çeviker'in hücrede geçirdiği son saatleriydi.

Vücudu, zihni, gücü; her şeyiyle tamamen hücreye uyum sağladığı için özgür olduğunda -şayet özgür olursa- nasıl normale ayak uyduracağı konusunda endişeleri vardı. Dışarıdaki hayatta birkaç senede ne kadar şey değişmişti? Sonuçta yirmi sene bir hapishanede kalmamıştı ama bir senede bile dünya üzerinde birçok şey değişebilirdi.

Peki ya kendisinde değişenler?

Hapishaneye girmeden önce uyumayı severdi, yüzmeyi, spor yapmayı, koşmayı, film izlemeyi, okumayı, gezmeyi, piyano çalmayı, pilotluk yapmayı... Şimdi artık uykuları iki saati bile geçmiyordu, derin uykular haramdı, ufacık bir çıt sesinde bile irkilerek uyanabiliyor, yanında her kim varsa ona saldırmak için gardını alabiliyordu.

Yüzmeyi unutmuş olabilir miydi? Öyle kolay değildi ama o kadar çok suda boğmaya çalışmışlardı ki, artık bundan korkabileceğini düşündü. Bir anda, tam yüzerken vücudu buz kesebilirdi, hareket bile edemeyebilirdi.

Spor yapacak kadar gücü kalmış mıydı? Hapishanedeyken güçlü kalabilmek için yaptığı bazı hareketlerde son günlerde zorlanmaya başlamıştı çünkü kimse tam olarak fark etmese de vücudunda ciddi zararlar vardı. Sırtı paramparçaydı, bacakları da öyle. Nefes almakta bazen güçlük çekebiliyordu. Dik durmak, öyle her zaman dik durmak gibi değildi; omuzlar havada olduğunda başkaları dik bir adam görebilirdi ama içten bunun öyle olmadığını biliyordu. Bu yüzden koşarken bile nefesi kesilebilir miydi?

Filmleri izlerdi elbet ama bir sahne bile onun hücrede yaşadıklarını, işkencelerini, kabuslarını anımsatabilirdi. O zaman, o film Tugay'ı öfkelendirebilir miydi? Veya tamamen gözlerini kapatmasına neden olabilir miydi? Bu yüzden kitapları okurken de aynı hisleri yaşayabilirdi. Ya okuduğu kitapta bir adam, bir mahkum, o kadar kişiyi öldürdüğü için kalpsiz olarak nitelendirilse? Tugay aynaya bakıyormuş gibi hissetmeyecek miydi? İyi biri olmadığıyla yüzleşmek fazlasıyla yıpratıcı olmaz mıydı?

Gezemezdi çünkü biliyordu, kurtuluşu tamamen özgürlük olmazdı, gökyüzü gözlerinin önündeyken bile öylece insan içine karışamazdı çünkü bütün ülke hatta dünya onun yüzünün her kıvrımını ezberlemişti. Kaçak yaşardı, kaçak yaşayan birisi ne kadar gezebilirdi?

Piyano ve pilotluk? Bu imkansızdı, imkan dahilinde bile çünkü hapishaneye girmeden önce iki kolu varken şimdi tek kolu olan bir adamdı. Tek koluyla uçağı süremez, tek eliyle piyano çalamazdı.

Bunun adı tahribat, dedi Tugay'ın iç sesi ve içinde büyüttüğü o korkusu ilk kez bu kadar yalın bir şekilde ortaya çıktı.

Ne olursa olsun Tugay Demir Çeviker bir katildi, mahkumdu, suç kralıydı. Tugay Demir Çeviker, kötü adamdı.

Elinde Avukatının ona yazdığı mektubu, yirmi sekizinci kez okurken kendi kendine, peki ya özgürlüğümde avukatı onu bu şekilde kabullenebilecek mi, diye düşündü. Onunla bir film bile izleyemeyecekse, gezemeyecekse ne önemi vardı ki? Uyurken bile ona zarar verebilirdi, bunun bilincinde olmak hepsinden çok daha kötüydü.

BEYAZ LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin