Selaamm bu bölüm kilit bir bölüm çünkü bu bölümden sonra düğümlerimiz yavaş yavaş çözülmeye başlayacak. Bir tık yine labirentte gibi hissedeceksiniz, dikkatli olun efenim.
Pek pek pek yakında şakkkadanak Beyaz Leke'yle alakalı bir şeyler karşınıza çıkabilir, onun üzerinde de yoğun bir çalışma veriyorum.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Özellikle bazı yerlerde tepkilerinizi çok merak ediyorum...
Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
Keyifli Okumalar!
Şarkılar: Gripin, Vazgeçtim Ben Bugün
Evanescence, My Immortal"Üç amacım var, birinci amacım ülkeye gerçek bir özgürlük, ikinci amacım Adnan Atalar'ın istediğini yerine getirmek ve üçüncü amacım," gözlerini kıstı, "senin o siktiğimin kalbinde olmayan vicdan azabını kendimde az da olsa susturabilmek." Yaslandığı yerden doğruldu, üstten üstten X'e baktı. "Daha önce söyledim, yine tekrar edeyim. Tugay Demir Çeviker, kaybederken bile daima kazanır çünkü kumar sadece korkusuz insanların oyunudur."
Bir insanın yapacak bir şeyi kalmadığında ilk olarak bakışlarından bunu anlayabilirdiniz. Ben X'in gözlerinin içine baktığım zaman çaresizlikten başka hiçbir şey göremiyordum. Öyle ki, Tugay'ın cümlelerinin ardından saniyeler geçmiş neredeyse bir dakika dolmuştu fakat aynı ifadeyle ona bakmaya devam ediyordu.
Bu yola başladığımda ilk amacım babamdı sonrasında amacım Tugay'a özgürlüğünü verebilmekti ve zamanla o fütursuz amacım, Tugay'ın istekleriyle aynı ölçüde ama bir o kadar da farklı şekillerde gerçekleşmişti. Yaşam özgürlüğünden ziyade, ailemin intikamını alma arzusuna dönüşmüştü bu savaş. Benim elimi tuttuğunda bile gücünü hissettiren babam, saçlarımı sevmekten bile kaçınsa da babamın emaneti olan annem ve hayatının büyük zamanını acılar içinde geçiren kardeşim Meryem.
X'in bakışları yavaşça bana döndüğünde o bakışlarındaki çaresizlik bana öylesine keyif veriyordu ki, gülümsemeden edemedim. Normalde iğneleyici cümleleri olan X, bu kez beni zaafımdan vurmaya çalışarak "Babana benzediğini düşünüyor musun?" diye sordu, kısık bir sesle. O hiddet, baş kaldırı, üstünlük... Hepsi uçup gitmişti çünkü köşeye sıkışmıştı.
"Gün gelecek, babam hakkında konuşurken bile benden izin alman gereken zamanlar gelecek," dediğimde Tugay'ın bir adım gerisinden öne doğru çıktım. "O zamana kadar istediğin kadar konuşabilirsin."
"Hayır," dedi X hızlı bir şekilde. "Sahiden soruyorum sana avukat Eftalya Atalar." Avukatı bilerek vurgulamıştı. "Babana benzediğini düşünüyor musun?" Bir cevap vermeyeceğimi anladığında hızlı bir şekilde devam etti. "Eğer düşünüyorsan yanılıyorsun, senin babanla uzaktan yakından alakan bile yok." Yutkunduğumda yüzümdeki gülümsemeye darbe indirmemesi için çaba sarf ediyordum fakat bu oldukça zordu. "Onunla yollarımı ayırmamın tek nedeni, ahlakı, dürüstlüğü ve adaleti savunmaktan bir an bile vazgeçmemesiydi. Ülkeyi yakabilecekken ve buna gücü varken geri durup ülkeyi kurtarmak için bir çaba sarf etti kendi çapında." Babam hakkında daha fazla konuşmasını istemiyordum ama onu durdurmadım. "Ve mutsuz son." Elini boynuna götürüp kesiyormuş gibi bir hareket yaptı. "O öldürüldü."
Yüzümü buruşturduğumda "Babam öldürülmedi," dediğimde iç sesim, sen öldürdün ya onu diyordu. "O onuruyla ölmeyi tercih etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ LEKE
General FictionYaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size...