Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Öpücükler.
Keyifli Okumalar!
Şarkılar: Sena Şener, Porselen Kalbim
Born to Touch Your Feelings, ScorpionsAdım Eftalya. Ve belli bir yaşıma kadar adımı bir çiçekten aldığıma inandım.
Adımın anlamının deniz kızı olduğuyla liseye giderken Edebiyat dersinde bir şiirle yüzleştim, o zamana kadar da herkese anlamının bir çiçekten geldiğini söyledim.
Eftalya. Eftalya, bir çiçeğin adı olmalı, demiştim anlamını öğrendiğimde ve babam da büyük bir itiraf gerçekleştirerek bu ismi bir çiçekten aldığına inandığı için koyduğunu söylemişti. Kendimle hiç barışık olmadığım o dönemde tek sevdiğim adımın anlamıyken bu gerçekle yüzleşmek düşündüğümden çok daha fazla beni etkilemişti.
Çiçeklere bağlılığım, onları bu kadar çok içselleştirmemin bir nedeni de kendimi hiç sevmediğim o dönemlerde adının anlamı çiçek olan bir kızın, o çiçekler kadar güzel olmasını dilemekten geliyordu.
Yanlıştı, tuhaf bir düşünceydi; o zamanlar annemin zoruyla gittiğim doktorum için de söylemese de saplantılı bir düşünceydi ama kendimde birçok özelliğim değişse de çiçeklere bağlılığım hiçbir şekilde değişmemişti.
Çünkü kendimi sevdiğimi, aynada gördüğüm yüzle barışık olduğumu sesli bir şekilde dile getirsem de geçmişte insanların, annemin, sevdiğim birkaç kişinin söyledikleri aklımdan silinmemişti. Arada sırada o göğsümdeki beyaz lekeyi kapatmamın bir nedeni de buydu. Güzellik takıntım yoktu, kusursuzluk da öyle ama insanlar bazen öyle çok konuşurdu ki, bıraktıkları izlerin farkında bile olmazlardı.
Güzel olduğumu söyleyen kimseye inanmadım ama çiçeklere baktığımda içten içe onların benim bir parçam olduğunu düşündüm.
Bugüne kadar. O da bugüne kadar. Bir insanın elinden inançları bu kadar kolay alınamazdı ama artık emindim, adımın anlamı bir çiçekten gelmiyordu.
Dizlerinin üzerine çöken insanı ilk önce zaaflarından vururlardı ki, yeniden ayağa kalkmaya cesareti olmasın. Eğer dizlerinin üzerinde duruyorsan bunun itaat için değil, dinlenmek için olduğunu söylemek gerekirdi ve başı daima dik tutmalıydık. İnanmasalar bile hâlâ direndiğimiz için başka bir zaafımızı bulmaya çalışırlardı çünkü tamamen yıkılış ya da daima dimdik duruş, hiçbir zaafın kalmadığında gerçekleşirdi.
Benim hayatım gizleyemediğim zaaflarım üzerine kuruluydu ve sevgi de en büyük zaaflardan bir tanesiydi.
Belki de Tugay Demir Çeviker'in hayatında sevginin öncelikli olmamasının nedeni buydu. Hayır, belki de değildi, artık onu anlıyordum. Sevgi ve kaybetme korkusu onun hayatında belki de son sıralarıydı, öyle ki son sıralarda olduğundan ötürü hiç zaafından vurulduğunu görmemiştim çünkü o hissi yoktu.
Varsa da gizleyebiliyordu ama sevgi gizlenmezdi; kendimden biliyordum.
Bir savaşın içinde olduğumun elbette ki bilincindeydim ve bu savaşta zaaflarımdan vurulacağımı da biliyordum ama böyle masum bir zaaftan vurulmak aklıma bile gelmemişti.
Adımın anlamı çiçekti, bir seram vardı; kendimi o seranın içinde iyi hissederdim ama şimdi o sera alevler altındaydı ve ben o alevlerin ortasındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ LEKE
General FictionYaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size...