11. SAVAŞ ÇANLARI

891K 56.1K 208K
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Öpücükler.

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Keyifli Okumalar!

Şarkı: Ozbi, Gülce Duru-Olmazlara Yandım
Evgeny Grinko, Carousel

Kurşun sesi, kabuslarımın nedeniydi.
Kurşun sesi, ölümün adımlarıydı.
Kurşun sesi, çocukluğumun suçlarıydı.
Kurşun sesi, kendimi suçladığım o günlerin mutsuz şarkısıydı.

Bir parkta kurşunlandığımızda ve ben bir bankın altına saklanıp Meryem'e bütün kurşunların isabet etmesine neden olduğumda günlerce o kurşun seslerini aklımdan silememiştim; bir filmde, bir dizide veya hepsi bir yana kitap okurken bile o kurşunun adı geçtiğinde sanki sesi kulaklarıma doluyordu.

Meryem felç kalmıştı, annem günlerce beni suçlamıştı hatta sadece annem değil, oradaki komşular bile içten içe beni suçlamıştı bunu biliyordum. Kendini suçlamaya meyilli birisi değildim lakin ben de hiçbir şey yapamamanın verdiği acıyla hâlâ kendimi arada sırada suçlamaya devam edebiliyordum.

Meryem beni içten içe suçluyor muydu? Bunu ona sormaya hiç cesaret edememiştim çünkü alacağım her cevap, beni biraz daha yıkardı. Hayır, diyerek başını iki yana sallasaydı yalan söylediğini düşünebilirdim; evet deseydi bunun ağırlığıyla yaşayamazdım.

İnsan hayatta defalarca olmasa da birkaç kez sevdiği birinin canının kurtuluşunun ellerinde olduğuyla yüzleşirdi; ben bunu Meryem'le yüzleştiğimde henüz küçüktüm. Bu biraz da, yanınızda sevdiğiniz birisi kalp krizi geçirirken telefonla ambulansı aramaya bile gücünüzün olmamasıyla eşitti çünkü kendimi suçlamama tek neden, Meryem değildi.

Kurşunların önüne atılmak, bir ambulansı aramakla elbette ki eşit tutulamazdı ama Meryem'den seneler sonra bir gece vakti babamın üzerine Krallık'ın çok fazla gittiği bir gün, gözlerimin önünde kalp krizi geçirmişti. Eli kalbinde, nefesi derin, bakışları dalgın sonra yere yığılmıştı ve titremeye başlamıştı. Annem evde değildi, kim bilir neredeydi; Meryem uyuyordu, o zaten bana yardım edemezdi.

Yerde karşımda titrerken öylece ayakta ona bakıp seneler önce Meryem'in kanlar içindeki görüntüsüyle yüzleşmeye başlamıştım. Bir şeyler yapmam gerekiyordu, ambulansı aramam gerekiyordu, onu yerden kaldırmalıydım belki de dilini yuttuğu için nefesinin kesilmesini önlemeliydim ama öylece durup onu izlemeyi tercih etmiştim çünkü birçok konuda iyi olan Eftalya Atalar, konu sevdiklerinin canı olduğu zaman kanı bile akmayı bırakıyordu.

Uzaktan birisi izlese Eftalya Atalar'ın babasının ölmesini istediğini bile düşünebilirdi.

Kapı açılmıştı, Sinan içeriye girmişti ve beni geriye çekip babama ilk yardımı o yapmıştı ardından ambulansı arayan da o olmuştu. Babamın gözleri üzerimdeydi, henüz bayılmamıştı ve o da o anlarıma şahit olmuştu, Sinan'la birlikte.

Babamı hastaneye götürdüler, o sırada ben sanki bu dünya üzerinde değildim ve birkaç saat sonra yoğun bakımın önündeyken ağlama krizlerine girmiştim, hem babam için hem de başka bir gerçekle yüzleşerek.

Eğer Sinan gelmeseydi babam benim yüzümden ölecekti. Belki de başka bir dünyada birilerinin babası tam da benim aptallığım gibi babasını kaybetmişti; bu katil olmak demekti ama ben şanslıydım, Sinan vardı, babam ölmemişti.

O gün binlerce kez Sinan bana bu düşüncenin aksini savunmuştu ama üzerinden seneler geçmesine rağmen ikimiz de farkındaydık ki, eğer o olmasaydı, babam şu an bir mezarın altında olacaktı.

BEYAZ LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin