Azat yere oturmuş öylece önüne bakarken, saatlerdir onu izliyordum. Sanki birkaç saat önce bana itiraf yapacak olan o değilmiş gibi suspus kesilmişti. Saatler önceki sevinci tamamen yok olmuş, yerine ise hüzün ve acı yeşermişti. Gözlerinin parıltısı yok olmuştu. Artık yoktu yüzündeki o eşsiz gülümseme. Saatlerdir dışarıda put gibi duruyordu. Bense yanına gitmeye içim el vermediği için birkaç adım mesafede onun iyi olmasını izliyordum. Ama iyi olmak yerine her saniye sanki daha da kötü oluyordu.
Haberi ilk aldığında nasıl deli gibi eve koştuğunu oradaki herkes görmüştü. Hepimizi ardında bırakarak bütün gücüyle eve doğru koşmuştu. En başta ben olmak üzere diğerleri de peşimizden gelirken, Azat eve varmıştı bile. İçeriden annesinin ve kız kardeşinin ağlama sesleri gelirken, birkaç saniye sonra Azat sırtında babasıyla evden çıkmıştı. Onca mesafeyi hiç umursamadan sırtında sağlık ocağına götürmüştü.
Bütün köy ahalisi içeride beklerken, ben ve Azat saatlerdir dışarıda duruyorduk. Hava yavaş yavaş aydınlanmaya başladığında ezan sesi geldi. Gökyüzü yavaş bir şekilde mavi rengini almaya başlamıştı. Ve saatler önce heyecandan atan kalplerimizin bu sefer de korkudan atmasını sağlamıştı.
Tek iyi bir haber için geceden beri dışarıda bekliyorduk. Azat'ın arkadaşı olan doktor ve başka bir doktor, muhtar emmiyi odaya almış ve o zamandan beri bir daha hiç çıkmamıştı. Annesi ve kardeşleri içeride ağlarken, Barış ve ailesi de gelmişti. Onlar içerideydi. Elif bir ara Azat'ın yanına gelmek istediğinde Barış izin vermemişti.
Daha fazla onun uzaktan acı çekmesine dayanamayıp tutulan bedenimi yerden destek alarak kaldırdım. Gözlerim dolmuştu şafak serinliğinden ama en çok da içimde bana acı çektiren histen. Bu his de Azat'ın acı çekiyor olmasındandı biliyordum.
Ellerimi birbirine sürterek yanına adımladım. Azat öylece yere bakmaya devam ederken, yaktığı kaçıncı sigaraydı sayamamıştım bir süreden sonra. Gözleri dalgın bakarken ellerinin arasındaki sigara yavaş yavaş tükeniyordu.
" Azat... " diye mırıldandım, sesimin titrek çıkmasına engel olamamıştım.
Kımıldamadı. Beni duymuyormuş gibi sadece önüne bakıyordu. Birkaç dakika ona üstten baktıktan sonra dizlerimin üzerine çöktüm. Azat'ın omzuna değerek yanına oturdum. Bedenlerimiz birbirine temas ederken öylece onun aydınlanmaya başlayan etrafı izlemesini seyrettim.
Canının yanıyor olma düşüncesi benim de canımı yakıyordu. Dudaklarım büzüldüğünde elimle omzunu tuttum. Elinde bitmeye yakın olan sigara yere düştüğünde, gözlerimi yerde yanan sigaraya çevirdim. İçimde tarifi imkânsız bir acı hissederken, kollarımı benim tarafımdaki koluna dolayıp sıkıca sardım.
Azat iç çeker gibi nefes aldığında başımı omzundan kaldırarak yüzüne baktım. Ağlıyordu...
Gözlerini kırpmazken, sadece ağlıyordu.
Onun bu kadar çaresiz ve berbat görünmesi dudaklarımın titremesine neden oldu. Gözyaşları usul usul yanaklarından süzülüp toprağa karışırken hıçkırdım. Sesimi duymaması için yüzümü omzuna gömüp ağlamaya başladığımda Azat'ın bedeni kasıldı.
Ben sessizce gözyaşlarımla üstünü ıslatırken Azat yerinde kıpırdandı. Bana döndüğünü hissettiğimde kolu elimde kıpırdanmıştı. Başımı yerden kaldırmazken Azat'ın ellerini yanaklarımda hissettim. Birkaç saniye sonra buz tutmuş ellerinin baskısıyla başımı kaldırıp yüzüne baktım. Islak yanakları ve ıslanmış gözleriyle bana donuk bir şekilde bakarken, ağladım.
Azat afallamayla bakarak baş parmaklarını yanaklarıma sürdü. Gözyaşlarımı kurutmaya çalışırken yenileriyle ıslanıyordu yüzüm. Azat yutkundu ardından sesli bir nefes vererek bana yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTARIN OĞLU-Gay
Ficción General[TAMAMLANDI] Köye gelen Çınar öğretmen ve en saf duygularla ona aşık olan muhtarın oğlu Azat'ın hikayesi... Aşkın, masumiyetin, heyecanın en saf haliydi onlarınki. • Hikaye eskiye dayanmaktadır!