Azat'la birlikte sabah erken saatlerde Kocaağaç'a gidip bol bol oturmuş, sohbet etmiştik. Daha sonra da okul vakti geldiği için ondan ayrılmıştım. Azat da işi olduğu için başka bir yere gitmişti. Şimdi de okul çıkışından eve gidiyordum.
" İyi günler öğretmenim. " çocuklar benimle birlikte gelirken, koşarak önümden geçip gittiklerinde arkalarından güldüm. Çok hareketlilerdi. Onların peşinden baktığım sürede gözüm kenara iliştiğinde Hatice teyzeyi elinde poşetlerle görünce hemen yanına gittim. Ellerindeki poşetler belli ki ağırdı, tek başına taşıyamazdı.
" Hatice teyze? " diye seslendim arkasından. Durduğunda koşarak yanına gittim. Beni görmesiyle gülümsediğinde elindekileri yere bırakmıştı. Gülümseyerek çantamı omzuma astım. " Nasılsın oğlum? " diye sorduğunda, gülümsedim.
" İyiyim sen nasılsın Hatice teyze? " tekrar elindekilere eğildiğinde cevapladı.
" Allah razı olsun oğlum iyiyim çok şükür. "Anında önünde eğilerek poşetlere uzandım.
" Sen bunları tek başına taşıyamazsın, yardım etmeye geldim. " dediğimde, gözleri büyürken mahçup bir ifadeyle baktı.
" Zahmet olmasın oğlum? "
Ona sadece hafif olanları bırakırken, gülerek doğruldum. " Yok canım ne zahmeti. "Önden yürümeye başladığında konuşarak eve ilerledik. Kapıyı açıp içeri geçtiğinde peşinden poşetlerle girdim. Ayakkabılarımı zar zor çıkarmıştım. Mutfak olan yere girip elimdekileri yere bıraktım. Hatice teyze anında gelip önümden aldığında öylesine etrafa baktım. Ben etrafı incelerken o da poşetleri boşaltıyordu.
" Azat sana dedi di mi, akşama buraya gel oğlum. " dediğinde, bakışlarımı ona çevirdim. Anında başımı salladım.
" Evet evet söyledi sabah. Teşekkür ederim, gelirim akşama. "Onu mutfakta bırakarak kapıya ilerlediğimde, yan taraftaki odanın kapısının yarı açık kısmından muhtar emmiyi görünce oraya ilerledim. Sıcak odada yorganın altında uzanmış duruyordu. Odaya girdiğimi görünce bakışları değişti. Yavaş yavaş artık bir şeyleri değiştirme vakti gelmişti. Çok az zaman kalmıştı ve daha fazla vakit kaybedemezdim.
" Selamünaleyküm. " dediğimde, yerinde doğrularak bana baktı.
" Aleykümselam oğlum, gel otur şöyle. " dediği yere geçip tam yüzüne bakacak şekilde oturdum. Ne kadar ciddi olduğumu görsün istiyordum. Artık fitili yavaş yavaş ateşlemenin tam vaktiydi. Hazır yalnızdık.Ama önce sıradan konulardan konuşarak ilerlemek en iyisiydi. " Nasıl oldun muhtar emmi? Daha iyisin umarım? " diye sorduğumda, tesbihli elini yana doğru açarak kendini gösterdi.
" Gördüğün gibi işte evlat. Ölmedik ama yaşıyor da sayılmayız. Sen nasılsın, pek karşılaşamıyoruz? "Güldüm.
" İyiyim, okul çocuklar derken zaman kalmıyor pek. " dedim. Başını sallayıp onayladı beni.
" Doğru, çocuklar bütün zamanları alıyor. "Birkaç dakika daha havadan sudan konuştuktan sonra artık tam vakti diye düşündüm. Dikkatini bana vermesi için hafifçe öksürdüm. Muhtar emmi bana döndüğünde sonunda lafa girdim.
" Hasan emmi sen Azat'ı seviyor musun? "Böyle bir şey beklemediği için kaşları çatılırken şaşkınca baktı. Ben ona kararlı bir şekilde bakarken, konuştuğunda ne diyeceğini dinlemeye başladım.
" O ne demek? " diye sormasına güldüm.
" Sadece merak ettim. " Sesini çıkarmadığında tekrar sordum. " Ee cevap? "Bana birkaç saniye bakıp önüne döndü. Tesbihini gergin bir şekilde sallarken bunu hiç düşünmediği belliydi. Ve daha önce hiç söylemediği... Boğazını temizleyerek mırıldandı.
" Tabii, seviyorum... Evladım o benim... " diye mırıldandı. Başımı salladım hafifçe. Hâlâ bana bakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTARIN OĞLU-Gay
Ficção Geral[TAMAMLANDI] Köye gelen Çınar öğretmen ve en saf duygularla ona aşık olan muhtarın oğlu Azat'ın hikayesi... Aşkın, masumiyetin, heyecanın en saf haliydi onlarınki. • Hikaye eskiye dayanmaktadır!