Lütfen bölümleri atlamayın!
-------
Sabah saatlerinde uyandığımda Azat yanıbaşımda uyuyordu. Saçları dağılmış, elleri bana sarılmış bir şekilde duruyordu. Dudakları omzuma baskı yaptığı için büzüşmüştü. Uyandırmamaya dikkat ederek elimi saçlarına çıkarıp yüzünden çektim. Hafifçe kıpırdandığında elimi çektim.
Pencereden dışarı bakınca güneşin yükseldiğini gördüm. Artık uykum olmadığından Azat uyanana kadar kahvaltı hazırlayabilirdim. Dikkatli olmaya çalışarak Azat'ın üzerimdeki kolunu yana bıraktım. Yataktan çıkarak Azat'a son kez bakıp sessizce banyoya girdim.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa girip çayı koydum. Yavaş yavaş kaynarken kahvaltılıkları çıkarıp küçük küçük doğramaya başladım. Aklımda dönüp duran ama sözlerini hatırlamadığım bir türkü mırıldandım. Kestiğim domates ve salatalıkları masaya yerleştirdiğim sırada kapıda duran Azat'ı görünce gülümsedim.
" Günaydın. " diye mırıldandım neşeli çıkan sesimle. Azat üstünü giymiş bir şekilde yanıma geldiğinde çayı da demleyip masaya koydum.
" Ben hazırlardım. " diyerek saçlarımı öptüğünde omuz silktim.
" Ama ben hazırladım. Hadi gel. "Elinden tutup masaya götürdüm. İkimiz de yan yana otururken birlikte sohbet ederek yavaş yavaş kahvaltımızı yaptık. Azat'ın artık burada daha fazla kalması göze batacağı için bir süre gelmeyecekti. Onsuz günlerin nasıl geçeceğini bilmiyordum. O kadar alışmıştım ki, kalbimin diğer yarısı gibiydi. Sanki onsuz nefes alamazdım.
Birlikte çıktık evden. Azat eve giderken bende okula gittim. Bütün çocuklar sınıfa girdiğinde derse başladım. Okulun tatile girmesine az kalmıştı. Bu yüzden de eksik kalmamaları adına bu sefer dersi kaynatmalarına izin vermeyerek sonuna kadar işlediğimde, en son Kenan ve Halil'in uyukladığını görmüştüm.
Ben gülerek onlara bakarken önünde oturan Turgut gizlice onları uyandırmaya çalışıyordu.Kenan ve Halil kendilerine geldikten sonra biraz daha ders işleyip saatinden önce bırakmıştım. Hepsi yavaş yavaş eve giderken en sonda Hatice'nin kalmasıyla, çantamı toparlamayı bırakıp ona baktım.
" Hatice'ciğim sen neden gitmiyorsun? " diye sorduğumda çekinceli bir şekilde yanıma geldi.Utangaç bir gülümsemeyle bana baktığında önünde eğildim. Elimi küçücük beline koyup yanıma çektim zarifçe. Kolları arkada dururken kaşlarım çatıldı.
" Öğretmenim nasılsın? " diye sorduğunda, pembe tombul yanağını ısırasım gelmişti. Çok tatlıydı bu kız." Seni gördüm çok daha iyi oldum. Sen nasılsın? " diye sordum. Hoşuna gittiği için gülerek başını eğip ayağını yere sürterken bende onun bu sevimli hâline güldüm.
" Öğretmenim sana bir şey yaptım. " diyerek arkada duran bir elini bana uzattı. Avucundaki siyah beyaz bilekliği görünce gözlerim büyüdü. Boncuklardan yapılmıştı ve nohut büyüklüğündeydi. Her boncuk siyah-beyazdı. Her boncuğun arasında daha ufak duran çiçekli şeyler vardı ve tam ortada bir Ç harfi vardı. Şaşkın bir ifadeyle baktığımda elimi tutup havaya kaldırarak bilekliği bileğime taktı. Esnek ve plastik bir ipten yapılmıştı.
Hatice geri çekildiğinde bana hevesle bakmaya başladı. Gözlerimi elimdeki güzel bileklikten çekip büyüttüğü gözleriyle bana hevesli bir şekilde bakan kızın yanağına ufak bir buse kondurdum.
" Bu hayatımda aldığım en güzel hediye. Çok teşekkür ederim Hatice'ciğim. " dediğimde, elini ağzına kapatırken güldü.Gözlerim elindeki diğer bilekliğe takıldığında kime yaptığını merak ederek sordum. " O kimin? "
Hatice elind bakıp bana uzattı.
" Azat abime de yaptım, beğenir mi öğretmenim? " dediğinde, alıp baktım. Azat'ın bilekliği kahve ve gri boncuklardan yapılmıştı. Benimkinin aynısıydı, tek fark ortada Azat'ın baş harfi vardı. Bu kız her geçen gün kendini geliştiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTARIN OĞLU-Gay
Ficção Geral[TAMAMLANDI] Köye gelen Çınar öğretmen ve en saf duygularla ona aşık olan muhtarın oğlu Azat'ın hikayesi... Aşkın, masumiyetin, heyecanın en saf haliydi onlarınki. • Hikaye eskiye dayanmaktadır!