Yorucu bir günün daha bitiminde sıcak güneş tenimi kavururken kendimi zar zor eve atmıştım. Hava bugün normalden bile daha sıcaktı. Üzerimdeki gömlek terden tenime yapışmışken, kravatımı boynumdan çıkarıp yatağın üzerine bıraktım. Ceketi de kollarımdan sıyırıp yanına bıraktım. Gömleğin düğmelerini açarken bir yandan da banyoya ilerliyordum. Bu sıcakta beni kendime en iyi getirebilecek şey, soğuk bir duştu. O yüzden de banyoya girip ısıtmadığım suyu açtım. Su yavaş yavaş kovaya dolarken gömleği üzerimden çıkardım. Kirli sepetine atıp pantolonu da çıkardım. Bugün okulda çocuklar sağolsun, oyun oynarlarken onları fark etmediğim için yanlışlıkla aralarına girdiğimde bacağıma çamurlu bir mermi yemiştim. Sözde oyun oynuyorlardı.
Birbirlerine, çamur atıp kirleneni de öldü sayarak oyun dışı ediyorlardı. Ve ben oyunu oynamadan ölmüştüm.Aklıma gelince yeniden sırıttım. Benim üstüm kirlenince Halil yanıma gelip "Öğretmenim siz öldünüz, oyun dışısınız." demişti. En azından son ders olduğu için çok fazla kirli dolaşmak zorunda kalmamıştım. Ve okul saati biter bitmez de kimseye görünmeden eve gelmeyi başarmıştım.
Beni en çok mutlu eden şey ise artık Halil, Kenan, Turgut üçlüsünün arasındaki gerginliğin ve nefretin bittiğiydi. O kadar koca yüreklilerdi ki onlarla gurur duyuyordum.
Onları tesadüf eseri okula girerken görmüştüm. İkisi de Turgut'u aralarına almış, artık kavga etmeyelim olur mu Turgut? diyorlardı. Bu görüntü karşısında utanmasam ağlayacaktım.
Zaten Turgut da anına başını sallayıp sonra da hepsi birbirine sarılmıştı.Turgut başından beri onlarla sorun yaşamıyordu. Ama sanki Kenan ve Halil ikilisini birileri kışkırtıyormuş gibiydi. Bir iyi bir kötüydü ona karşı. Ama bu da geride kalmıştı artık. Ve beni bundam daha fazla hiçbir şey mutlu edemezdi.
Üzerimdeki pantolondan da kurtulup dolan kovayı çekip suyu kapattım. Su soğuktu ve biraz beni dondursa da sonradan çok iyi gelmişti. Tenimden aşağı süzülen su damlalarının sesi banyoda yankılanırken saçlarımı köpükledim. Artık alıştığım için rahat rahat yıkanabiliyordum.
Suyun serinliğini tüm hücrelerimde hissediyordum. Gerçekten de banyo yapmak gibisi yoktu. İnsanın üzerinden sanki yük kalkıyordu. Hissedilir derecede rahatlıyordu insan bedeni.Duş jelimin kokusu banyoyu doldururken kurulanıp havluyu belime bağlayarak diğerini de saçlarıma atıp çıktım, buhar tütmeyen banyodan. Kaymamak için yavaş yavaş banyodan çıkıp odaya gittim. Su damlaları tenimden aşağı süzülürken saçlarımdaki havluyu yatağın üzerine atıp dolaba ilerledim. Rahat olabilmek için üzerime geniş yaka bir beyaz tişört ve siyah bir kot pantolon çıkardım. Elimdekileri Yatağın üzerine bırakıp belimdeki havluyu çözdüm. Pencere kapalı olmasına rağmen dışarıdan kuş ve insan sesleri geliyordu. İçim her zaman olduğu gibi yine huzurla dolarken yatağın üzerine bıraktığım giysileri üzerime geçirmeye başladım.
Saçlarım hala nemli iken pencereye gidip açtım. Açmamla içeri güneş ışınlarının sıcaklığı ve bahar çiçeklerinin kokusu doldu. Birkaç saniye boyunca gözlerimi kapatıp pencereden içeri süzülen kokuyu içime çektim. Bu köye geldiğimden beridir huzurdan başka bir şey etrafında bulunmuyordu. Köy ve insanlar o kadar doğaüstü ve güzel görünüyordu ki bazen bu anların benim kafamda kurgulanmış bir rüya olmasından korkuyordum. Çünkü şimdiye kadar hayatım yeterince kötü geçmişken, bu köye gelişime karar vermemden sonra her şey çok iyi ilerlemeye başladı. Keşke diyorum bazen, keşke daha önce gelseydim bu köye.
güneş ışınları göz kapaklarımın altından gözlerime ulaşmaya çalışırken onlara uyum sağlayıp araladım gözlerimi. Bugün yapacak bir işim olmadığı için ilk önce yemek yiyip ondan sonra da dışarı çıkmayı planlıyorum. Bu köydeyken bulduğum bütün zamanlarda tadını çıkarmayı deniyecektim. Ama ilk önce guruldayan karnım yüzünden yemek yemem gerekiyordu. Daha sonra bu sıcak günden, elimde kitapla bir gölgeliğin altında oturup tadını çıkartabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTARIN OĞLU-Gay
Fiksi Umum[TAMAMLANDI] Köye gelen Çınar öğretmen ve en saf duygularla ona aşık olan muhtarın oğlu Azat'ın hikayesi... Aşkın, masumiyetin, heyecanın en saf haliydi onlarınki. • Hikaye eskiye dayanmaktadır!