Evet minnoşlar. Geçenlerde yazdığım duyuru ardından oy çoğunluğuyla isimlerde değişiklik yapma kararı aldık. Önceki bölümlerde isim değişiklikleri yaptım. Sadece isimler değişti bu arada geri kalan her şey aynı. Tekrardan okumanıza falan gerek yok yanı. Son güncellemeye göre ölen kardeş Seunghoon onun yerini alan ise Sehun oldu. Bu küçük karışıklık için de üzgünüm. Başında düşünmeden yazmaya başlamamın sonu böyle oldu işte. 🤦♀️ İyi okumalar. Öpüldünüz.💜💜
''Bunun bir doğum günü partisi olması gerekiyordu.''
Evet öyle olması gerekiyordu. Kendime bunu evin bahçesine girdiğimiz andan itibaren birkaç kez hatırlatmam gerekmişti çünkü içinde bulunduğumuz şey bir doğum günü partisinden çok bir uyuşturucu partisine benziyordu. Tamam, belki içeride uyuşturucu kullanan kimse yoktu ama tüketilen alkol miktarı öylesine fazlaydı ki birazdan neler olacağı konusunda hiçbir fikrim olmuyordu.
Benimle aynı korkuyu paylaşıp paylaşmadığını anlamak için Baekhyun'a döndüm. Az öncesine kadar olduğu yerde bulmayı beklediğim bücür bedenin yokluğu vücuduma anlık bir korku salarken birkaç küçük adımla henüz yeni girdiğimiz evin koridorunda duvara yasladım. Bu kadar kalabalığa alışkın değildim. Daha sakin en azından daha az gürültülü bir partiye gelmeyi umuyordum üstelik. Ama bütün bu umutlarım koca evin koca bahçesine adım attığımız an sona ermişti. Parti bahçeye bile taşmıştı. Müziğin yüksek sesi dışarıdan bile net duyuluyordu. Üstelik içerisi daha kötü durumdaydı. Koridor küçük bir kalabalığı ağırlıyordu. Bu gireceğimiz, büyük ihtimalle görüp görebileceğim en büyük, salonun muhtemel halini bana anlatmaya yetmişti. Ve ben kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Avuç içlerim gerginlikten terlemeye başlamıştı bile.
'' Seunghoon. Seunghoon.''
Kulaklarıma dolan boğuk seslerin kaynağını ararken iki yana dönen bakışlarım Baekhyun'u bulurken derin bir nefes aldım. Koridorun hemen sonunda beni bulmanın verdiği rahatlık yüzüne yansırken elini sallayıp beni yanına çağırdı. Hızlı adımlarla onun ve yüksek sesten dolayı buruşturduğu yüzüyle memnuniyetsizliği yüzünden okunan Chanyeol'un yanına ilerledim.
''Neyini seviyorsun bu partilerin anlamıyorum. Bir hafta baş ağrısı çekeceğim kesin.''
Baekhyun ben yanına varır varmaz sesini bana duyurabilmek için neredeyse bağırarak söyledi. Gözlerimi devirdim. Beni buraya zorla getirdiği gerçeğini görmezden geldim. Çünkü anlaşılan eski ben onlara aksini yaşatacaktı. Bu yüzden biz birkaç adım ötemizdeki salona giriş yaparken sessiz kaldım.
Kalabalıktı. Fakültenin yarısı buraya toplanmış gibiydi hatta. Ve ben az önceki düşüncem de de haklıydım ki burası görüp görebileceğim en büyük salondu. Neredeyse evimin tamamı büyüklüğündeydi hatta. Yüksek bir tavanı, o tavandan inen ihtişamlı bir avizesi ve evin sağına soluna yerleştirilmiş büyüklü küçüklü heykelcikler vardı. Salonun ortasında geniş bir alan açmak için geri kalan bütün mobilyalar kaldırılmış olmalıydı çünkü etrafta başka hiçbir şey yoktu. Ve boşaltılan salon neredeyse bir bara dönüşmüş durumdaydı. Bir köşede rengârenk içeceklerin sıralandığı bir köşe bile vardı. Şu Lee Hajoon her kimse ailesi maddi olarak mükemmel bir durumda olmalıydı.
''Hiçbir şey içmiyoruz.''
Baekhyun bir bana bir de Chanyeol'a bakıp söyledi. Bakışlarının en son bende kalmasına göz devirdim. Söylemesine gerek bile yoktu oysaki.
''Bak kapalı biraları da var.''
Baekhyun'un bendeki şüpheci bakışları yanındaki erkek arkadaşının aniden büyük bir heyecan kazanan sesiyle ona döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chrysanthemum's Lullaby
FanfictionKim Jongin onca insan arasında olamayacağım tek insan. Kim Jongin onca dileğimin arasında gerçekleşmesini istediğim tek dileğim.