Bölüm 28

68 14 14
                                    

''Ama geleceğini söylemiştin.''

Gözlerimi devirdim. Baekhyun'un telefon hoparlöründen kulaklarıma dolan sesi masum bir tona bürünse de yalan söylüyordu.

''Öyle bir şey söylemedim.''

''Söyledin. Chanyeol da duyduğunu söylüyor. Değil mi tatlım?''

Arkadan Chanyeol'un onaylayan sesi yükseldi. Bu kez devrilen gözlerimi iki yana yavaşça sallanan başım da eşlik etti.

''Yorgunum Baek. Dün mesaideydim biliyorsun. Youngwoo canımı çıkardı. Kötü günündeydi ve durmadan söylendi. Şimdi de her tarafım, özellikle de başım çok fena ağrıyor. Bir parti kaldırabilecek halde değilim. Uyuyacağım.''

''Yalancı.''

Onu açık yalanına karşı benim öğlen saatlerinden bu yana düşündüğüm yalanım daha inandırıcıydı. Ama Byun Baekhyun kanmadı.

''Bir şeyler uydurmayı kes de hazırlan. Gece geç gelmiş olsan da bu öğlen dersin yoktu. Yeni uyandığına bahse girerim.''

Bedenimi tembel adımlarla yanına kadar geldiğim kanepeye öylece bırakırken dudaklarımı büzdüm.

''Yeni uyandığım falan yok. Bensiz gitseniz olmaz mı?''

''Neden gelmek istemediğini açık açık söylersen düşünebilirim.''

Derin bir nefes aldım. Yalanlarımı anında yakalayacağı ortadaydı. Bu yüzden dürüst olmaya karar verdim.

''Kim Jongin. Olanları biliyorsun.''

Biliyordu çünkü anlatmıştım. Babamın geldiğini duyduğum an öylece apar topar kalkmamın açıklamasını istemesi normaldi. Bu yüzden olan biten her şeyi anlatmıştım. Ona karşı ilk defa dürüst olup Jongin'den uzak durma nedenimi, en azından babamla olan kısmı, ve babamın Jongin'e karşı tavrını öylece anlatmıştım. Şimdi de anlamasını umuyordum. Ama telefondaki bücürün aşırı heyecan karışan sesi yeniden yükselirken beklentilerimi karşılama niyetinin olmadığını da anlamıştım.

''O zaman kesin geliyorsun.'' dedi. ''Geliyorsun ve esmerle konuşuyorsun.''

''Gelemem Baek.''

''Böyle saçma bir nedenden dolayı ondan kaçıp duramazsın. Ne bu? Film falan mı çekiyoruz? Kendine gel. Bu sen değilsin. Bu tanıdığım Oh Seunghoon değil.''

Elbette değildim ama bu çok daha başka bir konuydu.

''Cidden neden kimse beni anlamıyor? Gelemem diyorum.''

''Onu bunu anlamam. Geleceksin. Ben olsam bu zamana kadar bile beklemezdim. Çoktan karşısına geçip içimde ne var ne yoksa söylemiştim.''

Yapardı biliyorum. O Byun Baekhyun'du.

''Ben sen değilim ama.''

''Olmana de gerek yok. Kendin olsan yeter. Gel ve karşısına çık. Yoksa ben yaparım.''

''Saçmalamaya başladın.''

''Yaparım. Yemin ederim. Yarım saatin var. Oraya gelip seni alacağız. Gelmezsen ben çıkacağım oğlanın karşısına.''

''Baekhyun saçm... Baek. BAEK.'

Yüzüme kapanan telefonla bir süre öylece kaldım. Başka biri olsa dikkate almazdım belki ama Baekhyun beni korkutuyordu.

''Kahretsin.''

Uyuşuk hareketlerle oturduğum kanepeden hızlıca kalktım. Bir şeyler atıştırıp yeniden uyumayı planlıyordum. Söylediğim her şey tamamen doğru olmasa da dün akşam canımın çıktığı gerçekti. Ama Baekhyun bütün planlarımı alt üst etmişti. Bu yüzden odama doğru ilerlerken dilediğimce söylendim. İçeri geçip bugünlük yapmamayı düşündüğüm duşumu hızlıca aldım.

Chrysanthemum's LullabyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin