Bölüm 17

84 14 7
                                    


''Hatırlamıyorum mu? Evin Jongin. Evinden bahsediyoruz. Ne demek hatırlamıyorum?''

Soğuktu. Üstelik o soğuk hava iyiden iyiye içime işleyecek hale gelmişti. Hava kararalı çok oluyordu çünkü. Yorgundum ve eve gitmek istiyordum. Bunu hemen yapamamamın sebebi ise neredeyse tüm ağırlığıyla omuzuma yaslanmış Jongin'di. Biz restorandan çıkar çıkmaz yalpalamaya başlamış yürüyebilmek için kolunu boynuma dolamıştı. Onu durağa kadar taşıyamayacağımı fark etmiş ve taksi çağırmıştım. Şimdi taksi için beklediğimiz sokak köşesinde bana hatırlamıyorum diyordu. Az öncesine kadar sarhoş olmadığını iddia eden esmer evinin adresini hatırlamıyordu.

''Hatırlamıyorum ne yapayım? Başım ağrıyor hem. Sarhoşum galiba.''

O an yüzüme yansıyan şaşkınlığı engellemedim. Şaşkındım çünkü inanamıyordum. Gerçekten esmer oğlana o an inanamıyordum.

İrice açtığım gözlerimle omuzuma yasladığı yüzüne baktım. Bana dayanmasa düşecek gibiydi ama ben onu oracıkta bırakma fikrine ısınmaya başlamıştım yavaştan.

''Sarhoş olma dedim sana. Bak işte şimdi yaşadıklarımıza.''

Dudaklarının iki yana kıvrıldığını görür gibi oldum. Tamamen hayal gücüm olduğuna inanmak istediğim bu küçük gülüş oğlanın suratından silinirken yapabildiği kadar omuz silkti. Bu hareketiyle kayan bedenini dengelemek için belindeki tutuşumu sıkılaştırdım. Taksi gelmek üzereydi ve ben daha oğlanın evinin yerini bilmiyordum.

''Taemin'i arayalım.''

Aklıma gelen ani fikirle söyledim.

''Taemin evimi bilmiyor. Daha önce gelmedi.''

Yavaşça söyleyip gözlerini kapadı. Caddenin başından bulunduğumuz sokağa dönüş alan taksiyi görünce kaşlarımı çattım.

''Şaka falan mı yapıyorsun?''

Söylememle eli yavaşça kalkıp ağzını buldu.

''Midem bulanıyor sanırım.''

O an tembelleşen bedenimi canlandıran çok az şey vardı ve anlaşılan Jongin'in bulanan midesi bunlardan biriydi.

''Sakın.'' Dedim. Sesime yansıyan telaşı engellemedim bile. ''Sakın kusayım falan deme. Mahvederim seni.''

''Bu elimde olan bir şey değil. Üstelik başım da ağrıyor ve sen konuşmaya devam ediyorsun.''

''Tamam susuyorum. Susuyorum ve sen de midene sahip çıkıyorsun.''

Başını yavaşça salladı. Tam önümüzde duran taksiye yönlendirdim onu. Bedeni yavaşça arka koltuktaki yerini aldı. Yerine yerleşir yerleşmez geriye düşen başıyla iç çektim. Yanına oturdum. Şoföre kendi evimin adresini verirken gözlerimi devirmek üzereydim ama yapmadım. Yanımda sakince kendine gelmeye çalışan esmer bana seçenek falan bırakmamıştı çünkü.

''Geldik.''

Kısa süren yolculuk sonrası taksi ücretini öderken yanımdaki oğlana mırıldandım. Gözleri tembelce aralandı. Yaslandığı yerden kalkan başı etrafı yavaşça taradı. Taksiden inip arabanın onun olduğu tarafına geçtim. Açılan kapıdan süzülen bedenine yeniden ellerimle destek oldum.

''İyi misin?''

Üzerime falan kusmasını istemediğimden endişemi saklamadan sordum.

''İyiyim.''

Az öncesine kadar yerinden kalkmayan başına ve bulandığını söylediği midesine göre daha iyi göründüğünü fark ettim.

''Tamam. Ayılana kadar burada kal. Sonrasına bakarız.''

Chrysanthemum's LullabyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin