Evin etrafında bahçede yavaşça dolaştım, ve mutfak camının kırık olduğunu gördüm. O an o kadar korkmuştum kı hızla eve girdim. Girer girmez hırsız karşımda salonu kurcalıyordu, ne yapacağımı bilemeyip koridordan bi vazo aldım ve yavaşça hırsızın arkasına doğru gittim. Tam kafasına vururken arkamda bir şey hissettim... Bana bıçak girmişti. O an yere yıkılıp kalmıştım, ne yapacağımı bilemiyordum. Sadece yere yıkılıp kalmıştım ve yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu.
(Yazarın Anlatımıyla)
Kanlar içinde yere yıkılıp kalmıştı Rüya, ve dünyaya gözlerini kapatıyordu yavaş yavaş... Hırsızların ayak seslerini duydu son kez, hızla koşuş seslerini. Hemen sonra her gün yemek getirmek için gelen Emine Teyze tekrar gelirken gelirken kapının açık olduğunu görür ve şüphelenir. Hızlı adımlarla eve girdiğinde o an donakalmıştı. Kızı gibi sevdiği Rüya yerde kanlar içinde yatıyordu... Hemen elindeki yemeği bırakıp ambulansı polisi ne varsa aradı. Birkaç dakika sonra ambulans gelip onu götürmüşlerdi... Oysa o çoktan gözlerini kapatmıştı dünyaya. Hızla hastaneye geldiklerinde ameliyata almışlardı. Hemşirelerden biri ailesini aramak için telefonunu aldığında ne anne ne babasını ne de bir akrabasını görmüştü rehberde. Hızla arkadaşlarını arayıp haber verdi ve ameliyata girdi...
"Hocam kalp durdu!"
"Hocam napıcaz!?"
"Şok cihazını getirin acil!!"
"Kalbi atmaya başladı."
"Tamam, devam."
Ameliyat devam ederken kapıdan gürültüler gelmeye başladı. Kumsal dışarıda bağırıyordu ve kapıyı açmaya çalışıyordu... En sonunda Işıl ve Ceylinde gelip içeri girmeye çalıştıklarında tutamadılar ve girdiler.
"Rüya!"
"Rüya aşkım iyi misin?"
Hızla içeri girerken Rüyanın kalbı birden çok hızlı atmaya başladı ve doktor sinirli bir sesle konuşmaya başladı.
"Arkadaşlar burası dingonun ahırı değil, bir ameliyathane. Eğer biraz daha böyle devam ederseniz karşınızda arkadaşınız ölücek." dediğinde üzgün gözlerle Rüyaya bakıyorlardı, ve başlarını sallayıp pişmanlıkla çıktılar.
(Birkaç Saat Sonra)
Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda nerdeydim ve ne yapıyordum bilmiyordum. Gözlerimi açıp etrafa bakmaya çalıştığımda çok bulanık görüyordum. Yavaş yavaş kendime geldiğimde Kumsal kapıya doğru "Açtı" diye bağırıyordu. Ne kadardır buradayım acaba? Ne zaman geldim? Kim getirdi? Aklımda bir sürü soru varken konuşmaya çalıştım.
"Kumsal..." diye mırıldandım sessizce.
"Aşkım, balım, Rüyam buradayım ben. Noldu, iyi misin?" merak ve mutlulukla sorular sorarken bir kez daha konuşmaya çalıştım.
"Kim... Kim getirdi beni?" diye mırıldandım tekrardan.
"Emine Teyze, yine yemek getirirken kapının açık olduğunu görmüş içeri girip seni o halde görünce de hemen ambulansı falan aramış zaten."
"Tamam..." dedim çıkmayan sesimle. O sırada doktor içeri girmişti ve bana bakmaya başlamıştı.
"Nasıl hissediyorsun, ağrın falan var mı?" dediğinde kendimi hissetmiyordum bile.
"Bilmiyorum, ama galiba iyiyim."
"Tamam, bir şey olursa seslenirsin."
"Tamam."
Doktor bana bakıp gittikten sonra sıra sıra içeri birileri girmeye başladı. Kendime gelememiş şekilde onlara baktığımda tanıyamadım. Sonra kendime geldim ve tanıdım... Işıl, Ceylin, Emine Teyze ve... Dur bir dakika, ne? Babam... Ne işi var burada? Kaşlarımı çatıp babama baktığımda o çok üzgün görünüyordu.
Yıllar sonra onu görmüştüm ama hiç değişmemişti. Herkes sıra sıra girip dizildiklerinde gözlerim hala babamdaydı."Rüya iyi misin canım?" diye sordu Emine Teyze.
"İyiyim Emine Teyze sağol." diye mırıldandım. O sırada kendimi tutamayıp o sözcüğü ağzımdan çıkardım.
"Kemal Bey ile bizi yalnız bırakır mısınız?" dediğimde herkes şaşkınlıktan bakarken artık 'Baba' diyemeyeceğim o adam üzüntü ve şaşkınlıkla başını kaldırdı. Herkes başını sallayıp çıktığında Kemal tekrar yeri izlemeye başlamıştı.
"Neden geldin?" diye sordum bir anda sinirle. Başını kaldırıp şaşkınlıkla baktığında yutkundu.
"Seni merak ettim kı-" derken sözünü kestim.
"Bana kızım deme. Ben senin kızın falan değilim." dedim öfkeli ve sert bir halde.
"Ne diyim kızım?" dediğinde sinirlenmiştim.
"Bir daha bana kızım ders-" sinirle bağırırken sözümü kesicek o şeyi yaptığında gözlerim açılmıştı ve konuşmaya başladı...
"Nolur dersem?" bana bıçak çekmiş acı içinde gülüyordu.
"Çığlık atarım." dedim korku ama kendimden emin bir şekilde.
"Ne fayda eder?" dedi ve kapıya doğru ilerledi... Kapıyı kilitledikten sonra perdeyi kontrol etti ve yanıma geldi.
"Artık istediğin kadar atabilirsin bence?" dediğinde içimi korku kaplamıştı ama dışıma vurmamıştım.
"Ne yapmayı düşünüyorsun, öldürmeyi filan mı?" dediğimde kahkaha attı.
"Sence bıçakla ne yapabilirim?" dedi gülerek. Sinirlenmiştim ve bağırmaya başladım.
"Ne kadar şere-" derken eliyle ağzımı kapattı ve gülmeye devam etti.
"Teşekkürler," dedi gülerek, bense çok sinirliydim. Eli ağzımdayken devam etti.
"Artık vakti geldi bence değil mi? Çok fazla konuştuk." diyip gülmeye başladı ve o darbeyi tekrar hissetmiştim... Tekrar bıçaklanmıştım, sonra kapı açılmaya çalışıldı ve dışrıdan sesler geldi. İsmimi duydum...
"Rüya ne yapıyorsunuz?"
"Kemal Amca kapıyı açar mısın?"
"Rüya,"
"Rüya!"
"RÜYA!" Bu sefer bu sesler son duyduğum seslerdi, emindim... Gözlerim kapanmadan önce etrafa son kez bakınırken o şerefsiz bıçağı defalarca karnıma sokup çıkarırken ben direnmeye çalışıyordum. Bıçağı en sonunda karnımda bırakıp perdeleri açtıktan sonra dışarıdakilerin çığlıkları heryerde yankılanıyordu...
Perdeyi açtıktan sonra yanımdaki sandalyeye oturdu, benim ise gözlerim çoktan kapanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
Teen FictionMerhaba! Ben Rüya. Küçük yaşta ailemi kaybetmemle birlikte hayatım kararmıştı. Yıllar sonra hayatıma renk katan ve duygularımı keşfetmeme yardımcı olan biri girdi. Çocukluğumdan beri kendime bela mıknatısı diyordum ki zaten öyleydim. Hayatıma giren...