Beni gördüğü an korkuyla doğruldu ve kafasıyla çalışan ablayı gönderdi.
"S-sen nasıl buldun beni?" dediğinde küçük bir gülme yaptım.
"Baba beni tanıyorsun.. Bir şey istersem saf numarası oynar hedefime ulaşırım!" dediğimde başını salladı.
"Annende öyleydi biliyor musun.." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Aynen! Üvey annen demek istedin herhalde!" dedim sinirle. Anlamayarak yüzüme bakıyordu o da.
"Ne?" dediğinde gözlerimi devirdim.
"Numara yapma bana! Emine Teyze herşeyi söyledi. İlişkinizi de!" dediğimde bir anda gözlerini kapattı ve;
"Allah Kahretsin!" diye söylenmeye başladı.
"Noldu baba? Hiçbir zaman ortaya çıkmıcak mı sandın?" dediğimde başını sağa sola salladı.
"Hayır, hayır, HAYIR! Ondan değil sana yanlışı anlattı! ALLAH KAHRETSİN! Sen çok ağlamışındır!" dediğinde ne demeye çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
"Ne diyorsun!?" dediğimde ellerini yüzüne koydu.
"Emine değil senin annen merak etme! Özür dilerim kızım.." dediğinde mutlu olmuştum ama hala anlamamıştım.
"Nasıl yani??" dediğimde koltuktan kalkıp bana doğru yürümeye başladı.
"Kızım.. Emine Teyzen hastanede annenin çocuğunu kaybedip kendi çocuğunu verdiğini falan anlattı mı?" dediğinde başımı salladım anlamaya çalışarak.
"Evet.." diye mırıldandığımda o da başını salladı.
"Tamam.. O öyle değil işte. Emine Teyzen herşeye kırılan, bir hatamda beni annene söylemekle tehdit eden biriydi. Eğer çocuğunu kaybettiğini söyleseydim direkt annene söylerdi.. Bende korktum Emineye öyle anlattım. Çocuğunu göreceksin ama Meleğin çocuğu olarak dedim.." o gerçekleri bana anlatırken annemin ismini onun ağzında duymayı çok özlediğimi fark ettim. Ne olursa olsun onu da çok özlemiştim, ama affedemem.. Bir anda mutlulukla ona sarılıverdim
"Babam.." dedim ağlamaya başlayarak. Biliyorum bana aşırı derece de kızacaksınız ama ben ona bu sarılma fırsatını bulmuşken kaçıramam. Hayatım boyunca babama hiç sarılmadım biliyor musunuz? Bir kere bile. Babam hep bana karşı mesafeliydi.. Siz babanızın size bir kere bile sarılmaması ne demek bilir misiniz? Bilenler zaten beni anlıyordur, hatta hiç kızmıyordur.. Babamda şaşırarak bana sarıldığında bu duygunun ne kadar güzel olduğunu anlamıştım. Ardından içeri kapıda ki sinir bozucu sert adam girdi ve babamla ayrılarak o adama bakmaya başladık.
"Kemal Bey, Meriç Bey geldi.. Sizinle görüşmek istiyormuş.." dediğinde babam korkuyla bana baktı. Bende ona bakarak;
"Biliyorum.." diye mırıldandığımda başını salladı.
"Tamam getir." dediğinde adamda başını sallayarak gitti ve 5 dakika sonra Meriç geldi.
"Rüya? Gitmedin mi hala?" dediğinde elimi alnıma koydum.
"Dur sen nerden biliyorsun!?" babam sinirle Meriçe bakarken sinir bozukluğuyla ufak bir kahkaha attım.
"Sabır!" dedim başımı sağa sola sallayarak.
"Şey ee-" derken Meriçin sözünü kestim.
"Baba Meriç söyledi konumu bana. Hem herşeyi biliyorum zaten nolcak ki?" dediğimde ikiside başını salladı.
"Şey.. Siz-" derken tekrar sözünü kestim.
"Hayır. Onu affetmicem de." dedim sertçe.
"Affetmemekte haklı.. Ama herşey onun iyiliği içindi.." dediğinde sinirle ona baktım.
"Herşey benim iyiliğim için mi!? Benim iyiliğim için hayatım boyunca neden benim yanımda olmadın!?" dediğimde hüzünle bakıyordu bana.
"Kızım senin yanında olsam sana rahatça bakamazdım. Yaptıklarımdan sonra.." dediğinde başımı salladım.
"Herkes birbirini aldatabilir baba.. Şimdi ki dünyada yapmayan mı var? Eğer sonunda pişman olup ondan ders çıkartırsan problem değil, ama çıkartmayıp devam etseydin zaten asla seninle görüşmezdim!" dediğimde gözlerinin dolduğunu gördüm. Yoksa benim bilmediğim başka bir şey mi vardı? Kendime gelip artık gitmemin gerektiğini anlayarak tam gidecekken aklıma bir şey geldi.
"Bide! Seni affetmedim, bu ilk görüşmemizdi ama eğer son olmasını istemiyorsan dediklerimi yaparsın." dediğimde başını salladı ve Meriçe döndüm.
"Meriç artık çalışmana gerek yok." anlamayarak yüzüme bakarlarken tekrar babama döndüm.
" *Sende Meriçe parasının karşılığını verirsin. Ama ikinizden de tek isteğim var, benden uzak durun!* " dediğimde Meriç bir anda duvara tutunarak gözlerini kapatıp açmaya başladı.
"R-Rüyam, ne diyorsun?" dediğinde sertçe baktım ona.
"Duydun Meriç. Benden uzak durun! Normal bir hayat yaşamak istiyorum. Eskisi gibi!" dediğimde babam hüzünle başını salladı fakat Meriç hala etkisindeydi. Umursamadan gitmeye başladım. Babam arkamdan adamlarından birini çağırıp konuşurken ben kapıyı açıp bahçeye çıkmıştım. Tam yürümeye devam ederken arkadan biri beni tuttu. Sinirle ona baktığımda gıcık korumaydı! Bu adamı kovsa keşke babam! Adam Meriçten 1-2 santim uzun gibi. Meriç 1.80 ise bu adam da 1.83 civarlarıdır. Bi dakika ya! Ben bunu niye hesapladım!? İyice saçmalıyorsun Rüya!
"Ne var!?" dedim kolumu sertçe çekerek. Korumalar gerçekten çok garipti. Hepsi siyah maske takıyordu nedense. Ve sadece bu korumada gözlük vardı. Gözlük dediğimde hemen havali siyah gözlükler sanmayın! Normal gözü bozuk olanlar için olan gözlükler. Küçükken çok kullanırdım. Neyse ya iyice saçmalıyorum!
"Sizi ben götürücem!" dedi sertçe. Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Gerek yok, taksi çağır yeter!" dedim bende sertçe.
"Emir öyle, itiraz etme!" dedi sertçe tekrar. Yürümeye başladığında sinirle onu takip ediyordum. Arabaya binip konumu açıp ona gösterdiğimde beni evime bırakmıştı. Kapımın önüne yavaşça yaklaşırken;
"Güzel evmiş.." diye mırıldandı. İlk defa sert bir ses çıkartmadı. İlginç!
"İstersen bir şeyler ikram ediyim. Gelsene!" dedim bir anda ne yaptığımı bilmeyerek. Bir anda duraksadıktan sonra başını sağa sola salladı.
"Hayır!" dedi sertçe tekrardan.
"Sıkıntı babam mı?" dedim ona bakarak, ve telefonunu istedim. Verdikten sonra babamın telefon numarasını kendime kaydettim ve babamı aradım.
"Alo Kızım, bir şey mi oldu? İyi misin?" dediğinde gözlerimi devirdim.
"İyiyim. Sadece koruman çok inatçı! Evde sıkılıyorum vakit geçsin diye bir şeyler ikram ediyim diyorum hayır diyo! Bir şeyler söyler misin?" dediğimde hapörlere aldım telefonu ve ortamıza doğru tuttum.
"Tamam. Şöyle ona izni var girebilir." dediğinde adama bakarak gözümle telefonu işaret ettim, başını sallayarak arabayı düzgün bir yere park etti ve bende telefonu kapattım. Arabadan inip eve girdiğimizde montumu çıkartıp astım ve onunda çıkarmasını bekledim, fakat o bir robot gibi kıpırdamadan duruyordu.
"Sabır!" dedim, sinir ve inatla montunu kendim çıkarttım ve astım. Mutfağa giderken arkama baktım ve geldiğini gördüm. Dayanamayıp ona doğru uzandım ve bir anda maskesini çıkarttım. Çıkarttıktan sonra anladım ki aramızda çok az mesafe vardı. Hemen kendimi geri çekerek maskesini masaya koydum ve yüzüne baktım bir anda. Çok.. Gençti!
"Kaç yaşındasın!?" dedim bir anda.
"23." dedi o da sertçe.
"Aramızda 4 yaş var. Güzel en azından arkadaş olabiliriz!" dediğimde hiç tepki vermemişti ve artık dayanamayıp ona kızdım.
"Ama biraz tepki ver çok sıkıcısın yeter!" kaşlarımı çatıp söylenirken bana baktığını gördüm. İlk defa göz göze gelmiştik! Buda çok ilginç! Daha sonra bana ayak uydurup biraz olsun eğlenmeye çalıştı. Onunla dedikodu yaptık, hikayemi anlattım, yemekler yedik, hatta biliyor musunuz film bile izledik, ve çok eğlendik! İlk defa bir erkekle bu kadar eğlenmiştim, ve çok güzel bir duygu! O kadar dalmıştık ki saati bile fark etmedik. Onla kahkaha bile attık! Zamanla alışmıştı bana ve baya samimi olduk! Gitmeye karar verdiğinde saat akşam 8'e geliyordu. Onu geçirdiğimde tekrardan ilk zamanki gibi ciddi halini alıp gitti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
Teen FictionMerhaba! Ben Rüya. Küçük yaşta ailemi kaybetmemle birlikte hayatım kararmıştı. Yıllar sonra hayatıma renk katan ve duygularımı keşfetmeme yardımcı olan biri girdi. Çocukluğumdan beri kendime bela mıknatısı diyordum ki zaten öyleydim. Hayatıma giren...