Selam Baba

0 0 0
                                    

"Ne işin var senin!?" diye bağırdım bir anda telefonu kapatıp montumun cebine koyarak.
"Rüyam ne bu sinir? Sanki düşmanınmışım gibi davranma bana!" dediğinde gerçekten de neden sinirli olduğumu sorguluyordum. DUR BI DAKIKA! CIDDEN SORUYO MU YA!? Tamam Rüya sakin.. Çok az kaldı, azcık daha sabret sonra zaten herşey çıkacak meydana!
"Tamam.." diye mırıldandığımda arabaya bindim. O bana şaşırarak ve gülümseyerek bakarken ben direkt karşıma bakıyordum. Bacağıma dokunduğunda kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Seni ilk defa renkli giyerken görüyorum. Buna sebep olan nedir acaba? Ve mezarlığın önünde ne yapıyordun Rüya!?" dediğinde rahatsız olduğumu belli etmeyerek başımı salladım.
"Annemin ölüm günü bugün.. O da hayatında beni hiç renkli giyerken görmedi.. Hayalini gerçekleştirmek istedim.." dediğimde hüzünle başını salladı ve bu sefer de yanağıma öpücük kondurdu! Böyle devam ederse boğucam bu adamı! Başımı sallayıp camdan dışarı bakınmaya devam ederken Meriçin ara sıra bana baktığını hissediyordum. Evin önünde durduğunda yüzüne bakmadan kapıyı açtım ve tam inecekken kolumu tuttu. Sabır!!
"Rüya! İyi misin? Bir şey mi var? Bak benimle ilgili olduğu kesin, zaten ne oluyorsa bana karşı bi mesafelisin. Noluyo anlatır mısın?" dediğinde gözlerimi devirerek yüzüne baktım bir saniye ve ardından kolumu sertçe çekerek arabadan indim. Ben eve giderken o arabayı çalıştırıp gitmeye başlamıştı. Yani gidiyordu büyük ihtimalle, arkada gözüm yok gerçi! Ben hızla odama gittim ve üstümü değiştirip bugün aldığım renkli kıyafetleri bazamın altına koydum. En dibine koydum ki simsiyah o renk uyumu bozulmasın. El çantamı da aynı şekilde boşaltıp en dibe koyduktan sonra bazayı kapattım ve yatağa yatıp telefona bakmaya başladım. Akşam saat 9 gibiyken ben bir film daha bitirmiştim, hızla yeni film seçerken kapı çaldı, artık gelicek bi teyze olmadığına göre bi beklentim olmadan aşağı indim. Kapıyı açtığımda karşımda Meriçi görüyordum. Ne işi vardı bunun!? Sinirle ona bakarken o bana gülümseyerek bakıyordu hala! Elinde bir şey olduğunu görsemde umursamadan tam kapıyı yüzüne kapatıcakken sertçe kapıyı tuttu ve bana doğru iktirdi. Kapıyla birlikte sertçe geriye gittiğimde bileğimi burkup dengemi kaybettim. Tam geriye doğru düşecekken Meriç son anda beni belimden tutup hızla kendine doğru çektiğinde burun buruna gelmiştik bir anda. Ben sinirle onu ittiğimde o bozulmuş gibi bakıyordu bana.
"Rüya noluyo anlat artık! Sinirleniyorum gerçekten!" diye bağırmaya başladığında daha fazla dayanamayıp son sesimle bağırmaya başladım.
"MERİÇ HERŞEYİ BİLİYORUM!" dedim sinirle bir anda.
"Neyi biliyorsun!?" dedi o da sertçe.
"BABAMLA BİRLİK OLUP BENİ KULLANDIĞINIZI!" dediğimde şok olmuş şekilde bakıyordu bana.
"B-baban mı!?" dediğinde anlamayarak yüzüne baktım.
"Evet!?" dediğimde çok garip bakmaya başladı.
"D-dur bi dakika.. O adam senin baban mı?" dediğinde korkmaya başlamıştım.
"Meriç bana numara yapma!" dediğimde numara yaptığını anlamıştım ama belli etmemek istiyordum.
"Bİ BABA NASIL BÖYLE BİR ŞEY YAPAR!!??" diye bağırmaya başladığında korkuyla yerimden sıçradım.
"M-meriç t-tamam sakin.." dediğimde bana dolu gözleriyle bakıyordu.
"Rüyam.." diye mırıldandı bana bakarken.
"B-ben özür dilerim.. O adamın baban olduğunu-" derken umursamayıp merdivenlerden çıkmaya başladım.
"Rüyam!" arkamdan bağıran Meriçi takmadan devam ettim ve tam odama girerken kolumdan tutup kendine doğru çevirdi.
"NE VAR MERİÇ!?" diye bağırdım onu iterek.
"Rüyam bak gerçekten bilmiyordum. Özür dilerim, çok özür dilerim." dediğimde sinirlerim bozulmuştu gerçekten, sinir ve hüzünle hafifçe gülümsedim.
"Peki neden Meriç? Neden böyle bir şey yaptın bana? Merak ediyorum gerçekten.." diye mırıldandığımda gözümden bir yaş aktı.
"Rüyam.." diye mırıldandı zar zor.
"Benim babamı öldürdüler.. Annemle yalnız kaldık ve o da çok hastaydı.. Ben kafede çalışırken baban denen herif gelip benimle anlaşma yapmak istedi! Ama inan ki baban olduğunu söylemedi! Yemin ederim!" dediğinde onun da ilk defa gözünden bir yaş aktığını görmüştüm. Eğer.. Benimde annem yaşasaydı.. Ve hastayken bana da böyle bir teklif gelse kabul ederdim.. Çünkü insanın ailesi için yapamıyacağı şey yok.
"Ben reddetmiştim tabi ilk, fakat akşam eve geldiğinde annemin durumunun daha da kötü olduğunu gördüm. Kendim için değil annem için kabul etmek zorunda kaldım.. Sonra seni tanıdım.. Ama yemin ederim sana deliler gibi aşık oldum sonradan! Ben seninle birlikte gerçek sevgili olmak isterken o adam hep mesaj atıyordu! Her yerimde o vardı!" dediğinde başımı salladım.
"Biliyorum.." diye mırıldandığımda yüzüme anlamayarak bakıyordu.
"Nasıl?" diye sordu bir anda.
"Bizde kaldığın gece uyurken telefonuna mesaj geldi, dayanamayıp baktığımda ordan ayrıl gibi şeyler yazıyordu. Sonra sana belli etmeden araştırmalar yaptım falan, Emine Teyzeye gittiğimde onunda işin içinde olduğunu anladım. Meğersem o benim gerçek annemmiş ve babamla birlikte olmuşlar gizlice! Sonra seni oyuna getirip telefonunu aldım ve okulda bayıldığım gün öğrenmiştim herşeyi.." dediğimde bana şokla bakıyordu.
"V-vay be!" dediğinde başımı salladım bir kez daha.
"Özür dilerim tekrardan.. Hem ailen için, hem babam için, hem de kendim için.." dediğimde başını salladı o da.
"Asıl ben senden özür dilerim.. Bunlar yetmiyormuş gibi bide seni bu işe karıştırdım.. Ayrıca eğer baban olduğunu bilseydim annem bile hasta olsa başka iş bulur ama kabul etmezdim!" dediğinde buruk bir gülümsemeyle baktım yüzüne.
"Hayır Meriç.. İnsanın ailesinden daha kıymetli bir şey yok.." dediğimde başını salladı ve bir kez daha özür dinleyip gitti,  bende gece yarısına kadar ayakta kaldım.

Sabah uyandığımda saat 12 idi, hızla üstüme bir şeyler giydim ve biraz atıştırıp dışarı çıktım. Ben taksi bulup Meriçten aldığım babamın konumuna doğru giderken Meriçte okulda olmalıydı. Babamla konuştuktan sonra Meriçe bu işin bitmesini ve benden uzak durmasını söylicem. Evet şuan belki bana kızıyorsunuzdur ama o yaptıklarından sonra onu affedebilceğimi sanmıyorum.. Yarım saat sonra tenha bir ormanlık alanda kraliyet evi gibi bir ev görmüştüm. Hayranlıkla evi incelerken taksicinin sesiyle kendime geldim.
"200 lira abla." dediğinde başımı sallayarak parayı uzattım. Ardından hemen inerek yürümeye başladım. İlk bahçesine girdim, bahçesi labirent gibi mükemmel ve kocamandı. Bu evde ailecek yaşama şansımız varken o bu hayatı seçti.. Evin kapısını gördüğümde yanında bir sürü adamlar vardı. Yaklaşmaya başlayınca bana sertçe bakarak kapının önüne geçtiler.
"Buyrun? Kimsiniz?" dedi sert sesli bir adam.
"Kızı malesef!" dedim bende sertçe. Birbirlerine şaşırarak bakarlarken adam bir kez daha bana döndü.
"İsminiz?" dediğinde gözlerimi devirdim.
"Rüya Aksoy! Kemal Aksoyun kızı işte! Çekilin artık!" dedim bir kez daha sertçe. Adam başını sallayıp diğerlerine kafa hareketiyle işaret yaptı ve kapıdan çekildiler. Zile basıp beklemeye başladığımda arkadan bir çocuk ağlama sesi geldi ve korkuyla arkamı döndüm. Küçük çocuğu susturmaya çalışan yakışıklı, 1.76 boylarında, yeşil gözlü ve kumral saçlı bir abi görmüştüm. O da bana baktığında bir saniyeliğine göz göze geldik. Ardından korumalar önüme geçtiğinde çocuğu göremiyordum. Kaşlarımı çatıp benden kat kat uzun adama baktım.
"Ne var?" dediğimde o da sertçe bakıyordu bana.
"Bakamazsınız!" dediğinde anlamayarak onlara arkamı döndüm ve içeri girdim. Kapıyı açan ablaya döndüm.
"Kemal nerde?" dedim sertçe, bozulmuş gibi bana bakarken lafımı düzelttim.
"Babam nerde?" dediğimde başını salladı.
"Kemal Bey mi?" dediğinde bende başımı salladım ve beni odasına götürmeye başladı. Korkuyla ama dimdik bir şekilde arkasından yürürken odasına gelmiştik.
"Kemal Bey, kızınız geldi." kadın kapıyı açıp konuştuğunda içeriden bir;
"Ne!?" sesi duydum. Sinsi bir gülümsemeyle içeri girdim ve konuşmaya başladım.
" *Selam Baba!* " dedim hafifçe gülümseyerek. Onun o yüzünde ki korku o kadar hoşuma gidiyordu ki!

RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin