Uyandığımda nihayet evdeydim, yoksa bunların hepsi birer rüya mıydı? Korkuyla etrafa bakındığımda yerde yatan Meriçi gördüm. Ona artık aşık gibi bakamıyordum. Ondan nefret edercesine bakıyordum.. Evet. Aşk.. Bu sözü söylemek çok garip, belki sizde benden böyle bir şey duyunca şaşırmışsınızdır.. Bilmiyorum, belki de öyle bir şey vardır ama ben inanmak istemiyorumdur. Yada hep dediğim gibi hiçbir zaman olmadı öyle bir şey.. Ama gerçek hayatta kaçımız öyle bir aşk yaşadık ki? Gerçek aşklar hep kitap, film yada dizilerde geçmiyor mu? Hep sonlar mutlu bitmiyor mu? Peki ya neden gerçek hayatta sonlarımız mutlu bitmiyor? Peki ya neden gerçek hayatta tonlarca acı çekiyoruz? Mutlu bir sona ulaşmak için mi? Peki ya sizin mutlu sonunuz ne? *Benim ölmek..* Ölmek isterim, bu benim için oldukça mutlu bir son. Herkes ölünce mutsuz son sanar fakar öyle değil. Herkes bir gün ölmicek mi? O zaman hepimiz mutsuz mu ölücez? Neyse evet çok edebiyat yaptım! Haklısınız.
"Meriç.." diye mırıldandım yataktan kalkarken.
"Rüyam.." dedi uykulu ve hala huzur verici sesiyle.
"Neden evdeyiz?" dediğimde bir anda gözlerini açtı ve bana şaşırarak baktı.
"Hastane sana yaramıyordu Rüyam. Bende eve getirmek istedim, hem ev daha huzurlu ve mutlu olduğun yer. Belki burada daha iyi olursun." dediğinde başımı salladım.
"Tamam.. Ama bana Rüyam demesen.." diye mırıldandım. Evet bu Meriç için çok zor hatta imkansız bir şey gibiydi. Bir anda kaşlarını çattı.
"N-niye!? Rüyam yoksa sen oyun mu yapıyorsun? Hiçbir şey hatırlamıyor musun?" dediğinde anlam vermye çalışıyordum. Vay be çocuk 2 dakika da senaryo yazdı!
"Hayır Meriç ne alaka?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Bilmem.. Bir anda böyle bir şey diyince bir sebep aradım.." göz göze gelmemek için yere dalmış zar zor gözlerimi kırpıyordum.
"Artık.. Rahatsız oluyorum.." diye mırıldandım zar zor. Bir saniyelik göz göze geldiğimizde gözlerinde ki üzüntüyü görüp içim parçalanmıştı.
"Peki tamam.." diyip kalktı ve odadan çıkıp gitti. 5-6 dakika geçmesine rağmen gelmemişti. Nereye gittiğini merak edip ayağı kalktığımda yavaş yavaş kapıya doğru yürümeye başladım. Tam kapıyı açmak için elimi uzatırken kapı sertçe açıldı ve karnıma büyük bir darbeyle çarptı. Ben acı içinde geri sıçrayıp ağzımdan küçük bir:
"Ahh!" çıkardığımda Meriç korkuyla hemen geldi.
"Rüyam! Noldu!?" dediğinde acı içinde karnımı tutuyordum.
"Kapı.. Kolu geldi.. Ihh!" dediğimde Meriç hızla yanıma geçip karnıma baktı ve karnımda ki elimi tutup diğer eliyle karnımı okşamaya başladı. Böyle yapınca bir anda hayallere kapıldım.. Saçmalama Rüya!
"Neyse tamam iyiyim.." diyip ondan uzaklaştığımda Meriç bozularak ayağı kalktı tekrardan.
"Okula gidicek misin bugün?" dediğinde başımı sağa sola salladım.
"İstemiyorum.." diye mırıldandığımda başını salladı.
"Tamam, benim bir işim var. Oraya gidip gelicem kahvaltı hazır istediğin zaman yersin. Çay da yaptım." dediğinde bende başımı salladım bir kez daha.
"Sağ ol.." diye mırıldanırken o odadan çıkıp gitti. Ben tualete giderken aşağıdan kapı kapanma sesi duydum. Hızla tualetten çıkıp kendime geldiğimde artık kendimi toparlayıp herşeyi açığa vurma vaktinin geldiğini hissetmiştim. Hızla bir şeyler atıştırıp üstüme düzgün bir kıyafet giydim. Hemen ceketimi giyip ceplerime anahtar, telefon ve cüzdanımı koydum. Ardından ayakkabılarımı da alıp kapıyı açtım ve giyip dışarı çıktım. Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra yürümeye başladım. Meriçin nerede olabilceğini tahmin ederken sanki bir anda içimde ki ses bir konum belirleyip oraya gitmemi istiyordu. Hep gönlüme göre yaşadım bu hayatta, eğer gönlüm rahat oluyorsa seçeneklerin yanlış olması umrumda olmuyor. Hızla yürümeye başladım ve gönlüm nereye isterse oraya gittim.Yaklaşık yarım saat sonra bir yola daha geldim. Oradan da sağa dönüp biraz yürürken bir ara sokağın başında durmuş Meriçle o adamı tartışırken gördüm. O adam dediğimde anlayın işte babam denen herif yani! Hızla ne yapacağımı bilemeyip fotoğraflarını çektim ve telefonla uğraşmaya başladım.
(Meriçin Anlatımıyla)
Rüyanın evinden çıkıp arabama bindim ve Kemal Beyin attığı konuma doğru gitmeye başladım. Giderken arabanın radyosundan bir şarkı çaldı. Şarkı da ise şöyle diyordu:
_Şimdi senden vaz mı geçmeli?_
_Masal olup yola devam mı etmeli?_
Diyordu şarkıda.. Neden böyleydi? Benden soğudu mu? Vaz mı geçti? Dalgınlıktan geldiğimizi fark etmemişim, az ileriye arabayı park edip konuma doğru yürümeye başladığımda tenha bir ara sokağın başlangıcında onu gördüm. Yanına gittiğimde bana ters bir şekilde bakıyordu yine.
"Seni görevden almadığım için o kadar şanslısın ki!" dediğinde umursamazca başımı salladım.
"Rüya bana karşı mesafeli olmaya başladı. Neden?" diye sorduğumda şaşırmış gözüküyordu.
"Rüya herkese karşı mesafeli, tabi sizin yaşadığınız onca şeyden sonra bir anda olması normal değil." dediğinde bir an utanmıştım. Tekrardan başımı salladığımda konuşmaya devam ediyordu.
"Rüya yakın ve sevdiği kişilere asla soğuk davranmaz.." diye mırıldandı düşünürken.
"Ama bana ilk zamanlar çok kötü davranıyordu?" dediğimde tekrar ters ters bakmaya başladı.
"Çünkü Rüya hayatına bir kere bile erkek almadı! Gerçi.. Neyse boşver. İşte o yüzden alışkın değildi sana öyle davranması çok normal!" dediğinde aklıma tek bir soru takılmıştı.
"Gerçi ne?" dedim bir anda.
"Bu seni niye ilgilendiriyor?" dediğinde kaşlarımı çattım.
"Peki sen onu niye bu kadar yakından tanıyorsun?" dediğimde yüzündeki gülümseme içimi korkutuyordu.
"Boş boş şeylerden konuşmaya devam mı edicez? Yoksa işimize mi bakıcaz?" dediğinde başımı salladım bir kez daha.
"Neyse sence neden bana karşı bir anda soğumaya başladı?" dediğimde tekrar düşünmeye başladı.
"Acaba gerçeği öğrenmiş midir desem nasıl öğrenicek? Tabi sana belli olmaz!" dediğinde kaşlarımı çattım.
"Nasıl belli olmazmış!?" dedim sertçe.
"Görmüyor muyum sanıyorsun? İşi fırsatçılık yapıp onla yakın olduğunu biliyorum boşuna masum numarası yapma. Seni o çöplüğün içinden kurtarırken sana sahteden sevgilisi ol demiştim! Ama bakıyorum ki sen kuralları çiğniyorsun!" dediğinde ne yapacağımı bilemeyerek afalladım.
"Benimde duygularım var! Ben annemi kurtarmak için kabul ettim bu işi, zevk için değil! Bilmediğim duygular yaşıyorum ona karşı anlayamıyorum hiçbirşey, ama kendimi tutmaya çalışsam da olmuyo. Onun güzelliği, masumiyeti.." dedim bir anda sinirle isyan eder gibi.
"O zaman seni işten alıyorum!" dediğinde kaşlarımı çattım ve korkuyla bağırmaya başladım.
"Alamazsın! Rüyaya her ne olduysa düzelicek eminim. Ama eğer başkasını alırsan daha iyi mi olucak sanıyorsun? Tabiki de hayır! Benden sonra başkasına asla bakmaz!" dediğimde yüzünde bir kez daha korkutucu sinsi gülüşünü gördüm.
" *Kendini bu kadar önemseme!* " dediğinde sinir ve korkuyla etrafa bakınırken Rüyayı telefonuyla uğraşırken gördüm.
"Hassiktir!" diye bir küfür savurduğumda Kemal bana anlamayarak bakıyordu. Korkuyla ona bakıp Rüyanın olduğu yeri gösterdim.
"Hassiktir hassiktir HASSİKTİR!!" dediğinde benden daha çok panik olduğunu görmüştüm. Niye bu kadar paniklemişti ki? Sonuçta onu tanımıyor Rüya? Anlamayarak ona bakarken Kemal beni kolumdan hızlıca ara sokağın içine çekti.
"Napıyorsun?" dedim anlamayarak.
"Mal mısın? Saklamaya çalışıyorum ikimizi!"
"Neden??"
"Sabır!!" dediğinde kolumu sertçe çektim elinden ve kafamı kenardan uzatıp nerede diye bakmaya başladım. Ama onu görememiştim, gitmiş miydi acaba?
"Gitti galiba.." diye mırıldandığımda başını sallayarak ara sokaktan çıktık.
"Tamam hadi artık git. Rüyanın bir şeyler öğrenme ihtimali aşırı derece de yüksek. Dikkatli ol o yüzden bir salaklık yapma!" dediğinde sinirle cevapladım.
"Tamam be! Allahım!" diyip arabaya gitmeye başladım. İçimde çok büyük bir sıkıntı vardı bu adamla ilgili. Ya Rüyanın bir tanıdığıysa!? Tamam sakin Meriç! Huh!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
Novela JuvenilMerhaba! Ben Rüya. Küçük yaşta ailemi kaybetmemle birlikte hayatım kararmıştı. Yıllar sonra hayatıma renk katan ve duygularımı keşfetmeme yardımcı olan biri girdi. Çocukluğumdan beri kendime bela mıknatısı diyordum ki zaten öyleydim. Hayatıma giren...