Meryle birlikte parkta oyun oynarken Mery tekrardan konuşmaya çalışıyordu.
"Ba-ba." dediğinde aklıma Meriç gelmişti. Hızla telefonumu alıp onu aramaya başladım.
"Alo Rüya? Noldu?" dediğinde her telefonu açtığında panik olduğunu fark ettim.
"Meriç niye her telefonu açtığında endişeli geliyor sesin?" dediğimde biraz durdu.
"Bilmem, bir şey olmadığında aramassın beni. Bende bir şey oldu diye korkuyorum.." dediğinde şaşkınlıkla kalmıştım.
"Artık arıyorum o zaman." dedim gülümseyerek ve onu buraya gelmesi için ikna ettim. O buraya geldiğinde üçümüz beraber eğlendik tekrardan. Birlikte eve giderken Mery tekrardan baba demişti. Bu sefer Meriç Meryi kucağına alıp öptüğünde bende gülerek onlara bakıyordum.(Meriçin Anlatımıyla)
Eve geldiğimizde aklımda hala o konuşma vardı. Mery gerçekten de kimden? Rüya daha önceden biriyle mi oldu? Eve gelip bir şeyler hazırlarken Rüyada Meryi uyutuyordu. Rüyanın yanına gitmeye başlarken Rüya gelmişti.
"Rüyam- R-Rüya.." kekelerken o bana anlamayarak bakıyordu.
"Şey.. Aklıma bir şey takıldı ama sorsam mı diye düşünmekten deliricem!" dediğimde o hala anlam vermeye çalışarak bakıyordu.
"Sor Meriç!?" dediğinde salona geçtik ve koltuğa oturduk.
"Şey.. Mery, kimin çocuğu?" dediğim an yüzündeki korku beni de korkutmuştu.
"Ne diyorsun Meriç? Tabikide Rüzgarın!" dediğinde yalan attığını anlıyabiliyordum.
"Rüya.. Lütfen dürüst ol. Gözlerini kaçırıyorsun, parmaklarınla oynuyorsun ve sesin titriyor. Seni senden iyi tanıdığımı unutma!" dediğimde bir kez daha korkuyla yüzüme baktı.
"Evet.. Rüzgarın değil tamam.. Ama kimin olduğunu bilmene gerek yok." sinirlenmiştim nedense, bir anda konuşmaya başladım.
"Ama onun var! O çocuk babası olmayan birine mi baba diyecek!?" dediğimde derin bir nefes verdi sakin olmaya çalışarak.
"Evet Meriç bu seni ilgilendirmez!" o da sertçe konuştuğunda daha çok sinirlenmiştim.
"Rüya kendine gel! Sana böyle bir şey olsa güzel olur muydu!?" bir anda dolu gözlerle baktı bana.
"OLDU! Ben orda annemi Emine Teyze sanarken kendi annemin mezarına gidiyordum hala ağlayarak! O kadın benim gerçekten de annem olsaydı ben annem olmayan birine anne diyecektim!" dediğinde anlam vermeye çalışıyordum. Nasıl yani? Ciddi mi gerçekten?
"NE YANİ SEN YAŞADIN DİYE O DA MI YAŞAMAK ZORUNDA?" diye bağırdığımda gözünden bir yaş akmıştı onunda.
"Meriç tamam yeter, lütfen.." diye ağlamaya başladığında bir anda kafasını göğsüme yaslayıp saçını sevmeye başladım.
"Rüya bak ben sadece herşeyin iyi olmasını istiyorum.. Onun huzurlu ve mutlu bir geleceği olmasını istiyorum. Bilmiyorum nedense ona çok yakın hissediyorum kendimi, onu gördüğümden beri sanki onu korumam gerekiyo gibi hissediyorum.." diye mırıldandığımda kafasını kaldırıp dolu gözlerle bakıyordu yüzüme. Daha sonra biz evde ki küçük hırsızla ilgilendik. Üçümüz birlikte kediye ne isim versek diye düşünürken Mery bir anda bir şeyler söyledi.
"Ke-diy." dediğinde ismini bulmuştuk, ismi Kedydi artık. Biz Meryle eğlenirken Rüyaya her baktığımda içinde hep bir sıkıntı vardı. Bunu hissedebiliyordum, ama anlayamıyordum. Sebebini, çözümünü, hiçbir şeyini anlayamıyordum.. Saat akşam 8'e gelirken artık gitmeye karar vermiştim. Tam kapıya doğru giderken Rüyanın seslenmesiyle arkamı döndüm.
"Meriç.." kaşlarımı kaldırarak ona bakarken o bana hala dolu gözlerle bakıyordu.
"Efendim?" dediğimde zar zor konuşmaya çalıştı.
"Şey.. Merynin babası-" derken bir anda Rüyanın telefonu çaldı. Rüya Kumsalla konuşurken bende ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Tam kapıyı kapatırken Merynin sözüyle duraksadım.
"Git-me." dediğinde 1 yaşında ki çocuğun az da olsa konuşmaya çalışması beni çok şaşırtıyordu. Üstelik hep farklı kelimeler söylemesi daha da şaşırtıcı. Onu nedense kendi küçüklüğüme çok benzettim. Bende 1 yaşlarımdayken hızlıca konuşmayı öğrenmişim. Hatta 2 yaşımda bir cümle bile kuruyormuşum neredeyse! Ona gülerek baktığımda Rüyanın gözünden bir yaş daha aktı. Ardından daha fazla rahatsızlık vermiyerek kapıyı hızla kapatarak gitmeye başladım.Sabah uyandığımda yine hissiz bir şekilde kalkıp kahvaltı ettim ve direkt olarak deniz kıyısına gittim. Evet bu benim rutinim, günümü deniz kıyısında yada insanlardan uzak heryerde geçiriyorum genellikle, ve bir sürü takıntım vardır. Bunlardan asla vazgeçemediğim ise evden çıkmadan önce odamın kapısını üç kere kilitlemek. Üç kere kilitlemezsem rahat olamıyorum nedense. Bir banka oturup kulaklıklarımı taktım ve yine şarkı dinliyorum. Şarkısız asla yapamam, şarkısız yapabilenleri de anlamıyorum..
_Kafayı taktım, çıkardım._
_Uzak yakın, dekor tuzak._
_Savaş meydanında bir tutsak, uyu uyan unutsak.._
_Başımda büyük dertlere yar oldum, biraz bildim az da uydurdum._
_Rüyamın peşine taksi tuttum da, cüzdanımı unuttum.._Gözlerimi kapatmış deniz kokusunu içime çekerken şarkı çalmaya devam ediyordu.
_Ayy, düne bugüne yarına baka baka vaayy._
_Yüzümü gözümü iki çift sözümü kirli sepeti dibi gibi bastırıp gizlemişim._Şarkının verdiği vibe ve huzur o kadar güzeldi ki. Ben dalmış şarkıyı dinlerken bir anda bir mesaj geldi. Telefonumu açıp baktığımda Rüyadandı.
"Meriç bilmiyorum. Anlatsam nolucak, kötü şeyler olur mu, ya yine bir bela açarsam diye düşünüp içimde tutuyorum hep. Ama artık bıktım, içimde de tutamıyorum. Cesaretimi toplayıp sana bir şey söylemek istiyorum.." mesajı okuduğumda neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordum.
"Rüya neyden bahsediyorsun bilmiyorum ama olur, kaçta buluşucaz?" yazdım ve direkt mesaj geldi.
"14'de buluşalım, sahilde."
"Tamam."
"Tamam." bittikten sonra telefonumu kapatıp şarkı eşliğinde düşünmeye başladım. *Neydi bu anlatamadığı önemli şey?*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
Teen FictionMerhaba! Ben Rüya. Küçük yaşta ailemi kaybetmemle birlikte hayatım kararmıştı. Yıllar sonra hayatıma renk katan ve duygularımı keşfetmeme yardımcı olan biri girdi. Çocukluğumdan beri kendime bela mıknatısı diyordum ki zaten öyleydim. Hayatıma giren...