BÖLÜM 5

54 11 0
                                    

Gece bir ara battaniyemin içinde dönerek pozisyonumu değiştirmeye çalıştım. Ayak bileğimdeki bir çekme beni uyandırdı. Doğruldum ve kendimi yanımda uyuyan Mott'a zincirlenmiş buldum. Küçük bir çakıl taşı aldım ve Mott'un yüzüne fırlattım. Gözleri hemen açıldı ve doğrulup bana baktı.
"Ne var?" diye söylendi.
"Beni zincirledin mi?" dedim. "Diğerlerini değil de sadece beni mi?"
"Diğerleri kaçmaz. Ama sen kaçabilirsin." Mott geri uzandı. "Hadi uyumaya devam et yoksa seni soğukta bırakırım."
"Gitmem gerekiyor."
"Nereye?"
"Şeye. Bunu kendim halledebilirim ama görünen o ki sen de benimle gelmek istiyorsun." Mott lanet etti. "Sabahı bekle."
"Keşke bekleyebilseydim. Maalesef mesanem bir bezelye
büyüklüğünde." Mott bir kez daha doğruldu ve el yordamıyla zincirin anahtarlarını buldu. Kendini çözdü. Kılıcını kaptı ve beni kampın yakınlarındaki çalılık bir alana götürdü. "Şurada yap."
İşimi gördüm ve sonra kampa geri döndük. Mott gömleğimin yakasına yapıştı ve beni ittirerek battaniyemin üzerine yatırdı. "Eğer beni bir daha uyandırırsan canım yakarım."
"Sana zincirli olduğum sürece gece boyunca sıklıkla uyanmaya hazırlıklı ol," dedim. "Ben sessiz uyuyamam."
Zinciri değiştirdi ve gerginleştirdi. Gerindim ve esnedim. Zincirlenmiş bacağımı mümkün olduğunca ileri atıp battaniyeyi üstüme çektim. Mott da onu geri çekti. Diğer gün bunun hesabını vereceğimi bildiğim hâlde kendimi, battaniyeyi bacağımla bir kez daha çekmekten alamadım.
Şaşırtıcıdır ki, sabah olduğunda Mott bir önceki geceden
bahsetmedi. Bir tekmeyle uyandırıldım ama Roden da aynı şekilde uyandırılmıştı. Tobias zaten kalkmıştı ve dolanıyordu. Beni ve Roden'i inlerken görmek sırıtmasına neden oldu. Roden, Latamer'in öldürülüşünün şokunu üzerinden atmış görünüyordu. Ya da en azından eski hâline dönmüştü. Bana ve Tobias'a, aramızdan seçilenin kendisi olacağından
emin olduğunu söyledi. Tobias'la birbirimize baktık. Tobias'ın ifadesi çok açıktı. O da kazanmak istiyordu ama bunu
Roden kadar belli etmemeyi planlamıştı.
Conner "Kahvaltıda ekmek var," dedi. "Soracağım soruları doğru cevaplayan çocuk ekmeği hak edecek." Bir parça ekmek kopardı ve "Carthya'nın şu anki kralı ve kraliçesi kimdir?" diye sordu. Çabucak "Eckbert ve Corinne," diye cevapladım. Conner ekmeği Tobias'a fırlattı. Bunun adil olmadığını düşündüm. Cevabımın yarısı doğruydu ama ekmeğin tama mim o aldı. Conner bir parça daha kopardı ve "Kral Eckbert'in kaç tane vekili vardır?" diye sordu.
Tobias'm tahmini on oldu ama Conner cevabın yanlış olduğunu söyledi. Ne Roden ne de ben cevap verdik,
Conner "Doğru cevap yirmi," dedi. "Ülkede kaç tane a asil
ve önemli kişi olduğu fark etmez, kralın yirmi tane vekili
vardır. Krala tavsiyelerde bulunurlar ama Eckbert vekillerinin tavsiyelerini sıklıkla görmezden gelir." Ekmeği ağzına attı ve onu çiğnerken başka bir parça kopardı. Onu yuttuktan
sonra sordu. "Kral Eckbert'in kaç tane oğlu vardır?"
"İki," diye cevapladım
Tobias "Yine yanlış," dedi.
Conner ekmeği Tobias'a fırlattı ve bana "Senin Avenia aksanın var, yani aslen Carthya'dan değilsin. Seni Carthya'ya
getiren nedir?" dedi.
"Ailemden en uzaktaki yetimhane oradaydı," dedim.
"Annen baban hâlâ hayatta mı?" diye sordu.
"Onların ne yaptıklarıyla uzun zamandır ilgilenmiyorum,"
dedim. "Bildiğim kadarıyla, bu dünyada tamamen yalnızım."
Conner "Avenia'da şiddet var," dedi. "Ülkeyi hastalık
vurmazsa haydutlar vurur. Avenia'da çok az insan yaşlanana kadar yaşar."
"Beni bir yetim olarak kabul et," dedim. "Ailesinin ve ülkesinin bir yetimi. Sizin için gerekli olan Carthya'ya sadakat
değil midir?"
Conner başını evet anlamında salladı. "Bu bir zorunluluk.
Bu ülkeyle ilgili gerçekleri öğrenmek için çaba sarf etmen
gerekecek. Roden ve Tobias doğup büyüdükleri ülke hakkında daha çok şey biliyorlar. Öğrenmeye açık mısın?"
Omuz silktim. "Bana vekilleri anlatın."
Conner cevabımı bir parça ekmek ile ödüllendirdi ve
sonra "Ben de o yirmi vekilden biriyim ama küçük çaplı bir
vekilim," dedi. "Babamın çok büyük etkisi vardı ve onun ölümünden sonra vekillik bana intikal etti. Vekillerin on üçü intikal yoluyla atandı ama diğer yedisi krala çok büyük
hizmetlerinden ötürü vekil olarak atandılar. Vekillerin üçü
kadındır ve iki tane de yaşlı erkek vekil vardır. Çocukları
onların ölmesi ve yerlerine geçmek için sabırsızlanıyorlar.
Carthya'da her bir vekil için beş tane soylu vardır ve bu
soylular onların vekilliklerinin düşmesini dört gözle beklerler ki yerlerine, konseye başka Carthya'lılar atansın. Bütün
vekiller krala bağlılık yemini eder ama bunu uygulayan çok
az vekil vardır. Her birinin saklamayı beceremediği bir sırrı
var. Bu sır da kralın yerine geçip, tahta oturmayı ne kadar
çok istedikleridir."
"Siz de onlardan biri misiniz?" Roden'in bu sorusu, ekmekle ödüllendirilmesine yaramadı.Conner dudaklarını sıktı ve "Size söylediğim gibi benim oradaki statüm küçük. Tahta geçmeyi arzulamam faydasız.
Onu ele geçirmek için bana gereken yeterli güce ulaşmak
için çok uzun yıllar geçmesi gerekir," dedi.
"Bir gün tahta geçip geçemeyeceğinizi sormadı," dedim.
"Bunu isteyip istemediğinizi sordu."
Conner gülümsedi. "Tahta boyun eğmeyen ve bir gün o tahtta oturmayı dilemeyen biri var mıdır? Söyle bana Sage,
yetimhanenin sert zeminine uzanıp, çatının çatlakları arasından yıldızları izleyip, kral olmanın nasıl bir şey olduğunu hiç düşünmedin mi?"
Buna itiraz edemedim. Yanımda duran Roden ve Tobias
da başlarını evet anlamında salladılar. Gece uykuya dalmadan önce yetimhanedeki tüm çocuklar kısa süreliğine de olsa
bu tür hayaller kurar ve kral olmanın nasıl bir şey olduğunu
düşünürdü.
Conner derse devam etti. "Kraldan sonraki en güçlü ikinci kişi yüksek saray nazırı Lord Kerwyn'dir. Ama Kerwyn krala hizmet eder ve onun kral olmasına imkân yoktur. Vekillerin en güçliisü ise Santhias Veldergrath
adındaki başvekildir. Hırsları konusunda acımasızdır. Başvekil olmak ve bu güce ulaşabilmek için çok etkin politikalar yürütmüştür. Sanırım, Veldergrath yüzünden şu anda hapiste olan ya da çoktan ölmüş on ikiden fazla soylu vardır. Kralın tacını istiyor ve ordusunu kendi çıkarları için kullanıyor. Eğer kraliyet ailesine bir şey olursa, Veldergrath, tahta oturacak ilk kişidir. Diğer vekiller ya onun isteğine boyun eğerler ya da kendi hırsları uğruna Carthya'yı
iç savaşa sürüklerler."
Tobias "Veldergrath'ı tanıyorum," dedi. "Büyükannemin
yaşadığı toprakların sahibiydi. Bir gün elçisi geldi ve kiranın
iki katma çıkarıldığını bildirdi. Büyükannem son nefesini verene kadar ondan nefret etti."
"Evet, düşmanlan var ama aynı zamanda nüfuzlu dostları
da var. Veldergrath'ın insanlara karşı merhameti yoktur ve
Carthya'mn tüm iyi şeylerini kendisi alacaktır."
Tobias sordu. "Öyleyse hangisini tercih edersin? Veldergrath'ın saltanatını mı yoksa iç savaşı mı?"
"Hiçbirini. O yüzden buradasınız." Conner ekmeğinin
geri kalanını, aramızda bölüşmemiz için yere fırlattı. Sonra ellerini ovuşturup Mott'a ve Cregan'a "Arkamızda iz
bırakmamamız lazım. Etrafı mümkün olduğunca iyi temizleyin. Bir saat içinde buradan ayrılmış olmayı diliyorum," dedi.
Roden ve Tobias ekmeğe gömüldüler ama ben olduğum
yerde durup Conner'ın arabaya dönmesini izledim. Planıyla
ilgili verdiği ipuçları belirsiz değildi. Ne istediği çok açıktı.
Ama bizimle paylaşmadığı çok önemli bir bilgi olduğu belliydi. Onun ne olduğunu merak etmeye bile cesaret edemedim.
Conner yanımdan geçerken ona baktığımı fark etti ve durdu. Bana çok dikkatli bir bakış attı ve yavaşça başını sallayıp
yürümeye devam etti. Endişelerimin boşa olmadığından korkarak gözlerimi kapadım. Conner, bizi vatana ihanet etmemiz için kullanıyordu.

KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin