BÖLÜM 7

43 11 0
                                    

Arabamız Tithio kasabasının kilometrelerce uzağındaki büyük bir malikânenin önüne yanaştığında saat öğleden sonrayı geçmişti. Girişteki oymalı ahşap bir tabela, buranın Conner'ın evi olduğunu belirtiyordu. Malikâne iki katlıydı ve ikinci katın üstünde de yarım bir üçüncü kat vardı. Çatı neredeyse düzdü ve alçak bir korkulukla çevrelenmişti. Çatının tepesine çıkılan bir merdiven olup olmadığını merak ettim. Oradan, Conner'ın devasa topraklarının manzarasının etkileyici olduğuna emindim. Bina taba rengi tuğladan ve kesme taştan inşa edilmişti. Bu bile tek başına yeterince etkileyiciydi. Çünkü Carthya'nın bu bölgesinde bir taş ocağı varmış gibi görünmüyordu ve bu da taşların uzak bir yerlerden


getirildiği anlamına geliyordu. Birinci ve ikinci kat arasındaki ince çıkıntının damarları görülüyordu. Sadece evin ön


tarafında yaklaşık yirmi tane pencere saydım. Carchar'daki


yetimhanenin tek bir penceresi bile yoktu. Conner malikânenin önünde durdu ve onu işaret etti.


"Evime hoş geldiniz, çocuklar. Ben buraya Farthenwood diyorum. Burası babamın eviydi ve çocukluğumun geçtiği yerdi. Her bir gizemini biliyorum ve kralın Drylliad'daki işlerinden fırsat buldukça buraya gelmekten büyük haz duyuyorum. Burası önümüzdeki iki hafta boyunca sizin de


eviniz olacak. Her şeyi buraya gelmeden ayarladım. Eminim kafanızda bir sürü soru vardır ama önce yapacak başka


işlerimiz var."


Arabanın önünde toplanan hizmetçiler tek sıra hâline geldi. Bir kaçı atların yularını tuttu ve biri, o kraliyet ailesindenmiş gibi Conner'ın arabadan inmesine yardımcı oldu.


Cregan bize arabadan inmemizi işaret etti ve indiğimiz


zaman da Conner her birimize birer hizmetçi sundu. "Adamınızı takip edin. Gidip iyi bir banyo yapın ve temiz elbiseler giyin." Bana bir bakış fırlattı. "Birinizin normalden daha fazla sabunlanmaya ve keselenmeye ihtiyacı var. O yüzden banyoda gerektiği kadar uzun süre kalın. Şık ve bakımlı olduğunuzda sıcak bir akşam yemeği için bana katılabilirsiniz.

Bunun şimdiye kadar yediğiniz en iyi ve lezzetli yemek olacağını sanıyorum."


Roden ve Tobias hizmetçilerini takip edip malikâneye girdiler. Ben de arkalarından benimkini takip ettim ve Farthenwood'a girdim. Girişi kocamandı ve pencerelerden çok iyi ışık alıyordu. Tavanda büyük ve görkemli bir avize vardı.


Alçı duvarlar güzel manzara resimleriyle süslenmişti. Yanımdaki duvarda asılı olan halıda düzinelerce isim ve yüz


tasvir edilmişti. Muhtemelen Conner'ın soy ağacıydı.


Hizmetçiye "Adın nedir?" diye sordum. Başta çekinerek, cevap verip vermemek konusunda tereddüt etti ve sonra "Errol, efendim," dedi. Errol suratında tıraş edilmeyi gerektirecek kadar sakal bıyık çıkmayan tiplerden


birine benziyordu. Genç oğlan hatlarına sahipti ve açık sarı


saçlarında azıcık bukle vardı. Eğer cinlerle ilgili masallar


doğru olsaydı Errol onlardan biri olabilirdi.


"Ben Sage. Yolculuk boyunca bana eşlik edenler benim


bir "efendi" olmadığımı doğrulayacaktır. Conner bana sahip olduğunu düşünüyor sanki. Bu da beni de senin gibi bir hizmetçi yapar. O yüzden birbirimize ön adlarımızla hitap edelim."


Errol "Beni bağışlayın ama size "efendim" demem emredildi," dedi. "O yüzden bunu duymaya alışmalısınız."


Üzerimdeki gömlek görünümlü paçavraya asıldım. Yumruğum üstündeki deliklerden birinden rahatlıkla geçerdi. "Bu şekilde giyinmiş birine gülmeden nasıl efendim diyebilirsin?"

KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin