O sabah, neredeyse tüm yol boyunca, Conner bize Carthya hakkında ders verdi. Mott arabayı sürerken ve de Cregan arkada nöbet görevini yerine getirirken o, arabanın sürücü koltuğuna sırtını vererek bize döndü.Carthya'nın etrafındaki bir sürü kasabayı işaret ederek her birinin bize olan mesafeleri hakkında bilgi verdi ve birçok büyük, değişik şehrin özelliklerini anlattı.
Güneyi işaret ederek "Drylliad şu tarafta," dedi. "Carthya'nın başkenti ve kraliyet ailesinin merkezi. İçinizden kimse daha önce oraya gitti mi?"
Tobias söz aldı. "Çok küçükken babam beni oraya götürmüştü ama tam olarak hatırlamıyorum. "
"Ben de oraya gitmiştim ama uzun zaman önceydi," diye
ekledim. "Kralın güvercinliğinden bir güvercin çalmaya çalışmıştım. Ama pek başarılı olamadım."
Hepsi güldü ama bu çok garipti çünkü şaka yapmaya çalışmamıştım. Karnım acıkmıştı ve yakalanmadan zar zor kaçabilmiştim. Kaçarken burktuğum bileğim bir hafta iyileşmemişti. Bahsettiği kasabaların birçoğuna gitmiştim. Hem Roden'den hem de Tobias'tan daha fazla seyahat ettiğim çok açıktı. Roden, Carthya'nm güneyinde bir yerde doğduğunubve Benton'daki yetimhanenin merdivenlerine bırakıldığını söyledi. Anne babasının kim olduğuna ve onların yaşayıp yaşamadığına dair hiçbir fikri yoktu. Conner onu almaya gelene kadar Benton'dan ayrılmamıştı.Tobias, Gelvins'e yakın bir kasabada doğduğunu ama annesinin doğum sırasında öldüğünü söyledi. Babası da doğumundan birkaç yıl sonra hastalanarak ölmüştü. Babasının ölümünden sonra büyükannesi onunla ilgilenmiş ama o da iki
yıl sonra ölmüştü; ve,Tobias yetimhaneye yollanmıştı.
Conner ona "Seni kim eğitti?" diye sordu.
"Büyükannem. Muazzam bir kütüphanesi olan bir adamın
yanında çalışıyordu. Okumam için her hafta bir kitap ödünç
almasına izin veriliyordu. Onu özlediğim kadar kitap okumayı da özledim."
Conner, Roden'e "Senin okuma yazman var mı?" diye
sordu. O da kafasını hayır anlamında salladı.
Roden "Ama her zaman istemişimdir," dedi. "Ayaklarımın üzerinde iyi dururum ve kralın ordusuna katılabilirim
diye düşünüyorum. Ama sıralamada yükselmem için okuma yazmam olsun isterdim."
Conner ona hayranlıkla "Yani sen bir gönüllüsün," dedi.
"O zaman sana okuma yazma öğretmemiz gerekiyor. Ya sen
Sage? Okuma yazman var mı?"
Omuz silktim. "Bunu zaten sormamış mıydınız?"
Conner "Geçen sefer cevap vermek yerine bana hakaret
etmeyi tercih etmiştin," dedi. "Çok fazla eğitimin olduğunu
sanmıyorum."
"Babam, aptal bir insanın eğitilmesine rağmen akıllanmama ihtimali olduğunu söylerken, akıllı bir insanın da eğitimsiz kalabileceğinden bahsetmişti."
Conner "Senin baban işe yaramaz, değersiz bir müzisyendi," dedi. "Bana kalırsa o hem aptal hem de eğitimsizdi. Ve Bayan Turbeldy, annenin barlarda, meyhanelerde çalışan bir kadın olduğunu söyledi. Sana vermiş olduğu eğitimi düşünemiyorum bile."
Dizlerimin üzerine koyduğum ellerime baktım. "Eğer
bana okumaya değecek bir şey verirseniz, okumamı kolaylıkla geliştirebilirim."
"Aranızda kim bir soylu gibi at binebiliyor?"
Bir kez daha hiçbirimiz cevap vermedik. Çok kereler ata
binmişliğim vardı ama genellikle o at çalıntı oluyordu ve
ben her zaman atın sahibinden kaçmak için onu sürüyordum.
Muhtemelen de bir soylu gibi binmiyordum.
"Sizlere terbiye ve görgü kuralları öğretildi mi diye sormaya zar zor cesaret edebiliyorum."
Tobias "Bana biraz öğretildi," dedi.
Roden, Conner'm sorusuna güldü ama hemen durumu düzeltti. "Efendi Conner, beni bir centilmene dönüştürün. Öğrenebilirim."
Conner "Hepiniz öğreneceksiniz," dedi. "Önümüzdeki iki hafta sonunda her birinizi birer centilmene dönüştürmek
niyetindeyim. O kadar mükemmel öğrenmelisiniz ki kralın karşısına bir soylu olarak çıkabilin."
"Kralı mı göreceğiz?" diye sordum.
Conner kafasını hayır anlamında salladı. "Öyle demedim. Sadece onun karşısında durabileceğinizi ve onu, bir soylu olduğunuza inandırabileceğinizi söyledim."
Roden bana baktı ve gülümsedi. Ben onun kadar coşkulu değildim.
"İki hafta mı?" diye sordum. "Acelemiz nedir?"
Conner bakışlarını benimkilere kilitledi. "Çünkü seçtiğim
çocuk o zaman sınanacak."
Tobias boğazını temizledi ve "Diğer iki çocuğa ne olacak
efendim?" diye sordu. Seçmediğiniz iki çocuğa?"
Conner, cevap vermeden önce hepimize tek tek baktı. Konuştuğunda söylediği tek şey şuydu: "İki hafta, çocuklar. Dua
edin de seçilen siz olun."
Sonra sırtını bize döndü ve yola devam ettik. Tobias, Roden ve ben birbirimize baktık. Cregan bu bakışmanın ne anlama geldiğini anladı ve kıkırdadı. Roden biraz daha solgun görünüyordu. Tobias'm yüzündeki ifade tamamen silinmişti. Sanki taş kesilmişti. Şüphesiz, hepimiz Conner'in, Latamer'in ölüm emrini nasıl rahatlıkla verdiğini ve planının yüksek manevi değerleri üzerinden bunu haklı
çıkaracak nedenler sunduğunu hatırlıyorduk. İki hafta içinde kazananı seçecekti ve geriye kalan iki çocuk da muhtemelen Latamer'in kaderini paylaşacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)
Ficción histórica4 Çocuk. Tehlikeli bir plan. Ele geçirilmesi gereken bir krallık. Ascendance topraklarının kralı, kraliçesi ve tahtın varisi olan prensi hain bir tuzakla öldürülmüştür. Bir iç savaşın ya da düşman saldırısının başlaması an meselesidir. Conner kralı...