BÖLÜM 35

16 5 0
                                    


Tobias ve Roden'i son dışarı çıkışımda keşfettiğim tüneller bölgesine götürdüm. Diğerlerine göre çok daha derinlere uzanıyorlardı ve bir süre sonra tam Farthemvood'un ana giri­şinin altına geldik. Kayalık yapısı evin yaşını belli ediyordu. Taşlan tutan harçların arasındaki deliklerden az da olsa dışa­rısı görünüyordu.Bu tünelleri bulduğumdan beri tahminim, bu malikânenin paranoyak bir düşünceden ötürü bu şekilde inşa edildiğiydi. Burayı yaptıran, dış duvarlardan düşmanların içeri sızabile­ceğini düşünmüş olmalıydı. Eğer binayı Conner'ın babası yaptırmışsa oğlunu da kendisi gibi paranoyak yaptığına hiç şüphe yoktu.Durduğumuz noktadan Veldergrath ve adamlarının yak­laşmakta olduğunu görebiliyorduk. Sayıları en az elliydi ve hepsinin elinde birer kılıç vardı. Ama yine de o kadar uzaktaydılar ki hangisinin Veldergrath olduğunu kestirmek müm­kün değildi.Tobias "Veldergrath'ın bunu yapması bir tür savaş alame­ti," dedi.Roden "Tabii Conner onu içeri buyur etmezse -ki bu pek mümkün değil," diye karşılık verdi."Conner, orduların düşmanların gözünü korkutmak için var olduğunu düşünüyor," dedim. "Onunla savaşacak değiliz ve umarım Veldergrath sadece bunu bir güç gösterisi olarak görüyordur. Belki de Carthya bir iç savaşa giderse diye Conner'ı ona katılması için ikna etmeyi amaçlıyordur."Roden "Eğer Veldergrath tahta sahip olmayı bu kadar çok istiyorsa, kolaylıkla vazgeçmeyecektir," dedi. "Conner kimi prens olarak seçerse seçsin, onun Veldergrath ile yüzleşmesi gerektiği kesin."Bir an üçümüz de sustuk. Bu düşünce hiçbirimizin hoşuna gitmemişti. Sonunda Tobias "Eğer beni çoktan planın dışına itmemiş olsaydın Sage, şimdi kendim çekilebilirdim," dedi.Tobias'm dediklerine aldırmayan Roden daha iyi bir gö­rüş açısı yakalamaya çalıştı. "Şu, Veldergrath olmalı," dedi. "Tam ortadaki."Üzerindeki kıyafetlerden ve etrafındaki onlarca adamdan onun Veldergrath olduğu açıkça belli oluyordu. Gece yarısı gibi kapkara saçları vardı ve onları arkadan o kadar sıkı bağ­lamıştı ki nasıl göz kırpabildiğim merak ettim. Yüz hatları sert açılardan ve uzun çizgilerden oluşuyordu. Onu, Carthya kralı olarak hayal etmeye çalıştım. Eğer bir insanın görünü­şünden onu tanımlamak gerekirse Veldergrath için despot de­nebilirdi.Conner, Veldergrath'ı karşılamak için dışarı çıktı ve bir­birlerini eğilerek nazikçe selamladılar. Conner, onu duyabi­lelim diye yüksek sesle "Benim eski dostum," diye Veldergrath'a seslendi. "Bu ziyaretini neye borçluyum?""Başının belada olduğunu duydum, eski dostum." Vel­dergrath'm sesindeki vurgu Conner'ın onun için eski dosttan başka bir şey olmadığını açıkça belli ediyordu. "Özel konu­şabilir miyiz?""Kesinlikle. Gelişinin şerefine, şefime, maiyetindekiler için çorba yaptırdım. Acıkmış olmalılar." Veldergrath "Belki de önce yemek yemeliyiz," dedi. "Kafamdakileri konuştuktan sonra bana daha az misafirperverlik göstermek isteyeceğini sanıyorum."Conner, Veldergrath ve birkaç adamını içeri buyur etti. Diğerleri de atlarından indiler, Conner'ın hizmetçileri onlara yardımcı oluyordu.Roden "Conner neden onlara yardım ediyor ki?" diye sor­du. "Ben olsam onları yollardım."Tobias "Ben onlara çorba verirdim," dedi ve sırıttı. "İçine en çürümüş etlerden koyardım ki hepsi hastalansın."Onların bunu anlamamasına sinirlenip "Bu diplomasi," dedim. "Şu anda bizim iyiliğimiz için yapabileceği tek şey bu. Umalım da işe yarasın. Hadi."Beni takip ettiler ve ana kata ulaştık. Özel toplantının ya­pılacağı Conner'm odasındaki duvar halısının arkasında yer alan gizli kapının yakmlarmdaydık. Sesleri boğuk boğuk gel­se de bulunduğumuz noktadan onları duyabilirdik.Tobias "Eğer önce yemek yiyeceklerse bu biraz zaman alabilir," diye fısıldadı.Bu yüzden bekledik. Zamanın geçip geçmediğini kestir­mek imkânsızdı. Ama sırtımdaki sızı ve bacaklarımdaki ağrı yüzünden zamanın normalden daha yavaş aktığını düşünü­yordum. Tobias ve Roden oturmak istediler. Ama onlara, Conner ve Veldergrath odaya geldikten sonra da pozisyonla­rını korumak zorunda olduklarını söyledim. Ya da ses çıkarıp bizi ele verme riskini göze alacaklardı. Bu nedenle hepimiz sessizce durduk.Çok uzun zaman sonra Conner'ın, odasına girdiğini duy­duk. "Her zaman, tok kamına kötü haberlerle daha kolay baş edilebileceğini düşünmüşümdür. Benimle aynı fikirde değil misin?""Eğer yapmaman gereken bir şeyi yapmışsan bu kötü ha­berdir." Veldergrath'm küstahlığı karşısında yumruklarımı tüm gücümle sıktım. Şüphelerinde haklı olsa bile, Velderg­rath daha kral olmamıştı ve Conner'ı sorgulamaya hakkı yoktu.Conner'm sandalyesini çektiğini ve Veldergrath'ı da otur­maya davet ettiğini duyduk. Sonra Conner "Bunu açıklama­lısın. Yanlış bir şey yapmakla mı suçlanıyorum?" diye sordu. "Prenses dün gece yemekte buradaydı, değil mi?""Evet. O, genç ve güzel bir kadın.""Yine de kral, kraliçe ve Prens Darius'un ölüm haberlerini aldığı için oldukça gergin.""Bunun bir söylenti olduğunu duydu."Veldergrath somurttu: "Senin ve benim gerçek olduğunu bildiğimiz bir söylenti. Elbette, bunu onaylayamazdm ya da inkâr edemezdin ama ona bir şeyler söylediğini anlattı. Dik­kate değer bulduğum şeyler. Ona, Prens Jaron'un hayatta ola­bileceğini söylemişsin.""Olduğuna inanıyorum.""Isel'e bunu araştırması için üç vekil yolladık. Onlardan herhangi bir haber mi aldın?""Hayır.""O zaman nasıl böyle çarpıcı bir sonuca ulaştın?"Conner bir an duraksadı ve sonra konuşmaya başladı. "Eski dostum, bu olasılık seni endişelendirmişe benziyor. Eğer Prens Jaron hayatta olsaydı, bunun krallığımız için ne kadar büyük bir avantaj olabileceğini görmüyor musun? Krallık Eckbert'in yöntemleriyle yönetilmeye devam ederdi ve Carthya muhtemel bir iç savaştan kurtulmuş olurdu. Kesin olan şu ki, bundan daha iyi bir haber olamazdı ama anlaşılan sen henüz buna hazırlıklı değilsin.""Ah, elbette-" Veldergrath hazırlıksız yakalanmışa benzi­yordu ama çabucak toparlandı. "Elbette prensin hâlâ hayatta olduğunu umarım ama sen de, ben de bunun ne kadar imkân­sız olduğunu biliyoruz. Benim sorum bu haberlerin doğru ol­masını umalım mı değildi. Senin bundan nasıl bu kadar emin olabildiğindi.""Açıkçası, bu soruyu bir suçlama takip etti, o yüzden ne­den yeterince açık olmuyorsun."Veldergrath "Nasıl istersen," dedi. "Efendi Conner, bana, bir kılıç yaptırdığınız söylendi. Prens Jaron'un kullandığı kı­lıcın bir eşi.""Eşi değil sadece bir taklidiydi. Üzgünüm ki, onu kaybet­tim. Yoksa size gösterirdim. Kılıcı yaptırdım çünkü niyetim kayıp oğlunun şerefine, gelecek doğum gününde onu kraliçe­ye hediye etmekti.""Dahası var. Bir önceki hafta bana, Carthya'daki yetimha­neleri taradığın ve hatta bazılarından birkaç çocuk topladığın söylendi. Neden böyle bir şey yaptın?""Sözleşmeli tarla işçileri. Mahsullerimin ekilmesi için on­lara ihtiyacım vardı.""Neredeler?""Sırtımı döndüğüm anda kaçtılar. Nerede olabileceklerini biliyorsan lütfen bana söyle. Ve ben de onları bulup cezalan­dırayım." Yalanlar, dudaklarının arasından aynı yağmur dam­lalarının bir buluttan incelikle döküldüğü gibi dökülüyordu." "Son bir şey daha var. Öldükleri gece akşam yemeğini kralın ailesiyle birlikte yedin.""Bir sürü vekil aynı yemekteydi.""Ama sana onların içkilerini doldurma şerefi verildi." Veldergrath açıkça Conner'ın onları zehirleyen kişi olduğunu ima ediyordu. Buna rağmen Conner sakin kalmayı başardı. "Ve sen de sütlü tatlılarını tabaklarına koydun. Bu sorularının bir amacı mı var?""Belki de yok. Kalenin konaklama bölümlerinde bir şey­lerin kayıp olduğunu biliyor musun? Zümrütlerle kaplı bir kutu!"Parmaklarım o zümrütlerin üzerinde gezindi. 

 Ya ölmeden önce ya da öldükten bir süre sonra Conner o kutuyu kral ve kraliçeden çalmış olmalıydı. İçinde ne olduğunu bilmiyor­dum ama içinde her ne varsa muhtemelen bizlerden birinin Prens Jaron olduğumuzu kanıtlamak için kullanılacaktı. Conner "Onu benim alıp almadığımı mı soruyorsun," dedi. Veldergrath "Ölmüş olsa da bir kraldan herhangi bir şey çalmayacağına eminim," dedi. "Ama senin karakterinden emin olmayan dostlarımız var. O yüzden senden kuşkulanan diğer soyluları yatıştırmak için senden Farthenwood'u ara­mama izin vermeni istiyorum."Conner güldü. "Bu büyüklükte bir malikânede zümrüt kaplı bir kutuyu bulmayı mı umuyorsun?""Bir kutu veya bir prens. Bana izin veriyor musun?" "Adamlarının çoğu kaba görünüşlü. Benim çalışanlarımı korkutacaklar.""Buradaki masumlara bir zarar gelmeyecek." Velderg- rath'm "masumlar" kelimesini araya sokması manidardı. "Buna söz veriyorum."Conner'm sesi gaddardı. "Ne istiyorsan yap, Veldergrath. Eğer zorundaysan, zamanını benim tozlu köşelerimde ve tı­kış tıkış mahzenlerimde harca. Hiçbir şey bulamayacaksın." Veldergrath odayı terk edene kadar hareket etmeye cesaret edemedik. Sonra Tobias bana döndü ve "Bu tünelleri biliyor­sun," diye tısladı. "Güvenliler mi?"Tek yapabildiğim omuz silkmek oldu. Güvenli olup olma­dıklarım bilmiyordum.

KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin