Mott ve Cregan bana bakmak için yeniden geldiklerindi saatin kaç olduğunu kestirmek kesinlikle mümkün değilidi. Kendimi dinlenmiş hissetmiyordum ve kollarım çok ağrıyordu. Yine de bir süre deliksiz uyuduğuma emindim. Imogen'in verdiği yiyecekler açlığımı bir süreliğine gidermeye yetmişti. Zindanın kapısından ilk giren Cregan oldu ve doğruca bana geldi. Homurdanarak "Taş nerede?" diye sordu. "Altın," diye karşılık verdim. "Yeter!" Mott, Cregan'm bana vurmak için kaldırdığı elini tutup aşağı indirdi. "Bu, çocuk ile efendimiz arasında. Seninle onun arasında değil." Cregan saçımdan tutup yüzüne bakmam için kafamı zorla kendisine doğru çevirdi. "Daha prens olmadığına göre bunu sana söyleyebilirim. Gücümün yettiğince Conner'ı diğer iki çocuktan birini prens olarak seçmesi için ikna etmeye çalışacağım. Çünkü onlar kaleye gittikten sonra seni kendi ellerimle öldüreceğim. Ve sen merhamet etmem için yalvaracaksın ama o zaman ne kadar merhametsiz olabildiğimi anlayacaksın." Mott "Yeter dedim," diye tekrarladı. "Onu bırak Cregan."
Zincirlerimi çözdüler ve ben aynı bez bir bebek gibi yere çömeldim. Cregan bana hafifçe bir tekme attı ve ben inleyerek ona tatmin olma zevkini tattırdım. Sonra elindeki kıyafetleri üzerime attı. "Efendimiz seninle konuşmak istiyor. Giyin."Mott yanım a çöm elip beni giydirmeye başlayana kadar hareket etmedim. Sonra söylenerek Cregan'a "B andajlarından kan sızıyor. Bana biraz daha bandaj getir," dedi.Cregan "Onları yukarıdan getirmem lazım," dedi. "Aşağıda fazla bandaj kalmamıştı.""O zaman git ve getir."Yukarı çıkarken Cregan'ın ayak seslerini duyabildim. Ben yüzüstü pis zemine uzanırken Mott da bandajları çıkarmaya başladı. Kurumuş kan ve terin tenime yapıştırdığı bir bölümü çekince canım acıdı, Mott özür diledi.Gözlerimde yaşlarla "Bana yardım etmelisin. Lütfen Mott. Bunu yapamam," dedim."Conner için çalışıyorum, senin için değil." Bir zaman sonra hafifçe iç çekti ve "Bu olanlara rağmen efendimiz hâlâ sana bir şans veriyor," diye ekledi. "Bu her şeyi açıklar. Artık bir yetim gibi değil bir prens gibi düşünme vaktin geldi.""Ben daima bir yetim olarak kalacağım." Ve hatırlayabildiğim kadarıyla çok uzun zaman sonra ağladım. Kayıp ailem ve beni buraya sürükleyen nedenler için ağladım. Mott, ben sakinleşene kadar başımı okşadı."Beni affet," diye mırıldandım."Yarı aç ve bitkinsin" dedi. "Bunu sana yapmak zorunda olduğum için beni affet."Cregan dakikalar sonra döndü. Yeni bandajı Mott'a uzattı ve Mott eski bandajın geri kalanını dikkatlice sıyırırken geride durdu.
Cregan'a "Bana bir ışık ver," diye buyurdu.Cregan ona bir mum uzattı ve Mott mumu bana yaklaştırdı. "İz kalacak. Kesik düşündüğümden daha derin Ama sanırım şimdilik enfeksiyon kapmasını engelledik." Kesiğin üzerine biraz daha sıvı döktüler. Acıdan yer tırmaladım ama çok az ses çıkardım. Onun için enerjim yoktu.Sızısı geçince yeni bir bandaj sardılar. Hem Mott hens de Cregan giyinmeme yardım ettiler ve yürümeme yardımcı olarak merdivenlere doğru götürdüler. Sabahın erken saatleriydi ve gün ışığı gözlerimi aldığı için geriye doğru sendeledim.Mott, beni sıkıca tutarken yakınlardaki birilerine "Biraz su getirin," dedi.Bir kap su geldi ve Mott onu dudaklarıma dayadı. Birkaç yudum aldım ve sonra başımı çevirdim. Işık artık o kadaı rahatsız etmiyordu. Zorla da olsa gün ışığını ne kadar özlediğimi fark ettim.Mott "Daha fazla geç kalamayız," dedi. "Onu Conner'a götürelim."Beni, Conner'ın masasına dönük bir sandalyeye oturttular. Conner beni dikkatlice süzdü ve "Korkunç görünüyorsun," dedi.Hiçbir şey demedim."Eğer burada geçirdiğin süre boyunca hiçbir şey öğrenmezsen Sage, belki de bana karşı gelmemeyi öğrenirsin. İki gece boyunca aşağıda, zindandaydın. Bu kadaı uzun süredir orada olduğunu biliyor muydun? Umarım bana itaatsizlik etmenin sana mutsuzluk ve sefaletten başka bir şey getirmediğini anlayacak kadar zamanın olmuştur."Yine cevap vermedim. Aklımdan, ona itaat etmenin benim için başlı başına bir mutsuzluk anlamına geldiğini söylemek geçti ama kendimi tuttum. Dahası konuşunca canım acıyordu.Conner Mott'a işaret etti ve o da bir tepsi getirip Conner'ın masasına koydu. İçinde yatağımın altına ve çekmecelere sakladığım şeyler olduğunu gördüm.Conner son günlerde aşırıp cebime attığım şeylerin birkaçım eline aldı. Yağ bıçağı, altın kol düğmesi, birkaç tane bozuk para. "Bunları sormama gerek yok," dedi. "Dersler arasında benden ve evin çeşitli yerlerinden bunları çalmayı başaracak zamanı bulduğun çok açık."Evet, bu çok açıktı; o yüzden sessiz kaldım.Conner eline birkaç tane kâğıt aldı. "Ama bunları sormam lazım. Bunlarda ne yazdığını biliyor musun?""Nelere baktığım bilmiyorum," diye mırıldandım. "Birinin aldığı notlar. Bunları kim yazdıysa bazı ilginç planların detaylarını belirtmiş. Bunlar kral olmak isteyen birinin benden kurtulma yollarını gösteren notlar olarak yorumlanabilir. Burada benim yabancı bir ülkedeki elçiliğe atanmamdan, şarabıma zehir katılmasına kadar bir sürü not var. Bunu kim yazdı, Sage?"Başımı, bilmiyorum anlamında salladım. "O notlarda isminiz geçiyor mu?""Elbette hayır. Dediğim gibi bu, benim notlardan çıkardığım bir yorum. Bunları kimin yazdığını söyle ki bunun hesabını sorabileyim.""Sağ elimle yazma alıştırmaları yapmak istedim. Bunları yakılmak üzere bir çöpe atılmış şekilde buldum.""Bunu doğrudan sormalıyım, bu notları sen mi yazdın?" Gülmeye başladım ve yan tarafıma bir ağrı saplandı. "Bu kadar aptal olabileceğimi düşünemezsiniz."Conner "Bu notlan Roden de yazmış olamaz," dedi. "Tobias yapmış olmalı.""O zaman ona sorun."Conner "Bunu yapacağımı sanmıyorum," dedi. "Sanırım Tobias'ın kararımın ondan yana olacağını düşünmeye devam etmesine izin vereceğim. Eğer bu notları o yazmışsa, aşırı özgüvenden ötürü kendini ele verecektir." Conner kıkırdadı ve "Bu sırrın güvende olacağına eminim, değil mi?" diye ekledi.Benden bir cevap beklemedi ve ben de herhangi bir karşılık vermedim. Conner ayağa kalktı ve bana doğru yürüdü. Başımı kaldırdı ve herhangi bir kesik veya çürük var mı diye kontrol etti. "Zindanlarımda kalmış diğer kişilere göre daha kötü bir durumda değilsin. Umarım bu tecrübe seni alçakgönüllü yapar."Cevap olarak suratına boş boş baktım. "Sen başa çıkılması zor bir genç adamsın, Sage," diye devam etti. "Ama bunun disiplin ve denetim eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bu da seni eğitebileceğim anlamına geliyor. Aşağıda, zindanda M ott'a benim prensim olmak istediğini söylemişsin. Ö ylem i?""Bana ihtiyacınız var.""Nedenmiş o?"Cevap verebilmek için nefesimi toplamam birkaç saniye sürdü. "Tobias ve Roden vekilleri ikna edemezler. Ben edebilirim."Conner "Yani onları ikna eden prens sen olacaksın," dedi. "Ama benim prensim mi olacaksın?"Başımı yavaşça salladım. Conner gülümsedi ve "Bunu bana kanıtlaman için bir haftan daha var," dedi. "Bugün İyi bir uyku çek çünkü yarın yeniden derslere başlayacaksın. Şimdi git ve biraz dinlen."Bana taşla ilgili bir şey sormadı ama asıl istediği şeyi almıştı. Onun prensi olacağıma söz vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)
Tarihi Kurgu4 Çocuk. Tehlikeli bir plan. Ele geçirilmesi gereken bir krallık. Ascendance topraklarının kralı, kraliçesi ve tahtın varisi olan prensi hain bir tuzakla öldürülmüştür. Bir iç savaşın ya da düşman saldırısının başlaması an meselesidir. Conner kralı...