Bana seslendiklerini duyduğumda neredeyse hava kararmıştı. İlk birkaç seferki çağrıya cevap vermedim. Beni duyabilecek kadar yaklaşmamışlardı ve kalan azıcık enerjimi de onlara bağırmak için kullanmamın bir anlamı yoktu.Nihayet Mott, onu ağaçların arasından görebileceğim kadar yakına geldi. At sırtındaydı ve elinde bir fener vardı. "Şeytanlar götürsün seni, Sage, cevap ver! Neredesin?" "Buradayım," diye seslendim. Beni bulanın Mott olacağını ummuştum. Eğer Cregan bulsaydi, ceza olarak iyi bir sopa yiyebilirdim. Ama Mott, benden daha az nefret eder görünüyordu. Onunla bir şansım olabilirdi.Beni, bacaklarımın yarısı suya batmış şekilde nehrin kenarında yatar vaziyette buldu. Su soğuktu ve bacaklarım uzun süre önce uyuşmuştu ama ağrımaları yerine uyuşmalarını tercih ediyordum.Mott atını bana doğru sürdü ve aşağı atladı. "İşte buradasın," dedi. Sesinde öfkeden çok bir rahatlama vardı. "Nasıl oldu da bu kadar uzağa gelebildin?"Zihnimde belli belirsiz şeyler olduğu için ona cevap vermeye gerek duymadım.Mott yanıma çömeldi. "Conner'a, seni prens yapmayı düşünmekle budalalık ettiğini söyledim.""Prensler at arabalarına binerler, at sürmezler," dedim. "Bir prens çoğunlukla at sırtında olur.""O atın sırtında değil."Mott sırıttı. "Hayır, o atın değil. O nerede?""Uzaklara gitti. Hangi yana gittiğini bile söyleyemem." "Conner çılgına dönecek. Yakında onu evcilleştirmiş olacaktı. Yaralandın mı?""Sanırım en kötüsü bazı yerlerimin morarması. Su içmek için durduğunda attan düştüm."Mott kıkırdadı. "Hızla dörtnala giderken üzerinde durabildin de durunca mı düştün? Cregan tüm gece boyunca çok gülecek buna."Yuvarlanıp nehirden bacaklarımı çıkardım ve onları karnıma doğru çektim. "Ona sadece, at hızla koşarken üzerinde durabildiğimi söyle. Yoksa yarınki ders de bugünkü kadar kötü olur.""Üzgünüm ama istediğin her şeyi istediğin kişilere söyleyemeyeceğini bir noktada öğrenmen lazım, Keskin dilli olmanın bazı sonuçları olacaktır ve bu onlardan biri. Umarım bu senin bugün aldığın en önemli ders olmuştur."Önemli ders çektiğim acıların şifrelenmiş şekliydi. Ye kimse bu acılar için benden özür dilemedi. Hayatım boyunca da yeterince acı çektim. "Üşüdüm. Geri dönebilir miyiz?" "Yanağında bir kesik var."Parmağımla kesiğin üzerine dokundum ama hem ormanın karanlık hem de ellerimin kirli olması nedeniyle kanayıp kanamadığını anlamakta güçlük çektim. Islaklık hissetmedim. "Sanırım kanaması, durmuş.""Conner bundan hoşlanmayacak. Konseydekilere yaralı bereli bir prens sunmak istemeyecektir.""O zamana kadar iyileşecektir." Mott atının arkasına binmeme yardım etmek için kolunu uzattı. Bir anlığına gözlerimi yere diktim ve sonra ona baktım. "Yardımına ihtiyacım var, Mott. Conner bu hâlimle asla beni seçmeyecektir."Mott elimi tuttu ve beni yukarı çekti. "Şu andaki hâlinle değil. Seni geri götürelim ve temizleyelim.""Kılıç dövüşünü kaçırdım mı?""Onu, seni aramak için iptal ettik.""Ya akşam yemeğini?""Şu anda yiyorlar.""Sadece Roden ve Tobias'ın benim hakkımda Conner'a ne söylediklerini tahmin edebiliyorum. Beni müsait olduğu ilk fırsatta asması gerektiğini söylememiş olmaları bir mucize sayılır."Mott atı ahırlara doğru sürmeye başladı. Bu bahar akşamında hava soğumuştu ve ben ıslak kıyafetlerim içinde titriyordum. Mott benim için üzülmüş olmalıydı çünkü yol boyunca vahşi bir ata nasıl binmem gerektiği konusunda ders verdi. Maalesef aklımda başka şeyler vardı, bu yüzden dersin büyük bir kısmını kaçırdım. Bu çok kötüydü çünkü duyduklarım ilginç gelmişti.Mott "Imogen'e olan ilginin nedeni nedir?" diye sordu. Omuz silktim. "Hiçbir şey. Neden?""Bana bugün bir not iletti. Senin ona bakmayı kesmeni istiyor. O yüzden yeniden soracağım, ona olan ilginin nedeni nedir?""Hiçbir şey," diye ısrar ettim. "Sadece, sürekli olarak tedirgin görünmesi dikkatimi çekti. Burada güvende mi?"Mott bir anlığına duraksadı ve sonra "Hizmetçiler, onlardan birinin kayırıldığım hissettikleri anda ona karşı bir kıskançlık besleyebilirler. Bu, o kişi için tehlikeli olabilir." Bunu ölçüp biçtim. "Yani Imogen'e baktığım zaman işlerin onun için daha kötü olmasına neden olduğumu söylüyorsun, öyle mi?""Evet, olabilir."
Bu, içime korkunç bir hissin yayılmasına neden olmuştu. Ona, sadece korkusunun nedenini anlamak için baktım ama anlaşılan bunun asıl nedeni benim ona bakmamdı.Birkaç dakika sonra ahırlara yaklaştığımızda Mott "Senin gerçekten ata binip binemediğini aramızda tartıştık," dedi."Öyle mi?""Conner yapabildiğini düşündüğünü söyledi. Cregan'ı kışkırtıp, onun, kendin için bir at almana izin vermesi gerektiğini belirtti. Böylece kaçıp özgür olabilecektin. Seni, bu geceden sonra bir daha görüp göremeyeceğimize emin değildik."Hafifçe kıkırdadım. "Evet, bu iyi bir plan olabilirdi."Mott "O zaman, at binebiliyor musun?" diye sordu. "Ya da insanları sırtından atmaya çalışan huysuz bir ata binmeye cesaret edecek kadar aptal mısın?"Güldüm ve göğsümü tuttum. "Gülünce canım yanıyor. Kaburgalarım zedelenmiş olmalı. Eğer benim o kadar aptal olduğumu söylememi istiyorsan bunu yapacağım. Kanıtı burada."Mott başını salladı. "Bunu söylemek zorunda değilsin, Sage. Ama kendini kontrol altına almalısın. Bu iki hafta çok çabuk geçecek ve sen diğerlerinin oldukça gerisindesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)
Historical Fiction4 Çocuk. Tehlikeli bir plan. Ele geçirilmesi gereken bir krallık. Ascendance topraklarının kralı, kraliçesi ve tahtın varisi olan prensi hain bir tuzakla öldürülmüştür. Bir iç savaşın ya da düşman saldırısının başlaması an meselesidir. Conner kralı...