BÖLÜM 26

35 9 1
                                    

Akşamın geri kalanında ve tüm gece boyunca uyudum. Sade­ce Imogen bandajlarımı kontrol etmeye geldiğinde uyandım. Ona sormak istediğim çok şey vardı ama odada sürekli olarak birileri oluyordu ve onunla konuşabilmem imkânsızdı.İşini yaparken ona özel ilgi göstermeme konusunda çok dikkatli olmaya çalıştım. Yine de bu maskaralığın çok anlam­sız olduğunu düşünmeden edemedim. Farthenwood'a gelen tüm hizmetçiler benden daha iyi şartlarda yaşıyorlardı. Şim­diyse neredeyse onlarla eşit seviyedeydim. Imogen, Errol veya Mott ile olan dostluğumun onlar için bir tehdit unsuru olması çok saçmaydı.Dinlenmiş olmak, kuvvetimi az da olsa yerine getirmiş­ti. Bir önceki gün çok yorgun olmalıydım, vücudumun ne kadar ağrıdığını bile şimdi tam olarak idrak edebiliyordum. Belki de önceki gün çok hareket etmek zorunda kalmadığım için bunu anlayamamıştım. Errol giyinmeme yardım etmek için ısrar etti. Hatta bu yardımını kabul etmemi kesinleştir­mek için Mott'u da odaya getirdi. Bu gerekli değildi. Zaten yapabildiğim tek şey ayakta dikilmek ve kollarımı kaldırıp Errol'un beni giydirmesini beklemekti.O gün zorla da olsa uyanık kalmayı başardım ve hattadersleri dikkatle dinliyormuş gibi göründüm.

 Efendi Graves, ben yokken epey bir ilerlediklerini ve artık o konulara dön­memizin mümkün olmadığını açıkça dile getirdi. O yüzden elimden geldiğince çok çalışıp o konuları da telafi ."Farthenwood'a geldiğinden beri bir hafta geçti Sage ve sen ilk günkünden çok farklı bir durumda değilsin. Hiçbir ilerleme kaydedemedin."Bunun belki de sadece iki derse katılmış olmamdan kaynaklandığını söyledim. Ve tüm dürüstlüğümle onları da ye­terince dikkatli dinlemediğimi itiraf ettim. Bu bana daha da kötü kötü bakmasına neden oldu ve dersin geri kalanında sa­dece Roden'e odaklandı.Bayan Havala da tekrar ben yokken -onun tabiriyle hastaolduğum dönemde- işlenen eski konuları tekrar gözden ge­çirmemizin mümkün olmadığını söyledi. Ama bana, içinde hemen hemen aynı konuların olduğu iki kitap verdi."Bunları muhtemelen yardım almadan okuyamazsın," dedi, "Belki akşamları Tobias sana yardım eder.""Tobias'ın bana fazlasıyla yardımcı olduğuna eminim," dedim.Tobias sandalyesinin kollarını sıkıca tuttu ve Efendi Con­ner'ı memnun edecek her şeyi yapmaktan memnun olacağını söyledi.Öğleden sonra Tobias ve Roden binicilik ve kılıç dövüşü derslerine katıldılar. Ben mazeretli olduğum hâlde Mott ders­leri en azından izlememi istedi; Binicilik dersini onları göre­meyeceğim kadar uzaklaştıkları noktaya kadar takip ettim ve sonra uyuyakaldım. Kılıç dövüşü dersi ise ilgimi daha çok çekti. Tobias kılıç kullanma konusunda hâlâ felaketti. Ama Roden'in gözle görülür derecede gelişme kaydettiğini fark ettim. Onun doğal bir yeteneği mi olduğunu yoksa çok fazla pratik mi yaptığını merak ettim.

 Mott da aynı şeyi merak ettiğini dile getirdi. Roden omuz silkti ve Cregan'm boş saatlerinde ona yardım etmeyi teklif ettiğini söyledi.Mott, Roden'i "Cregan kılıç kullanma konusunda yete­neklidir ama bunu kendi kendine öğrenmiştir," diye uyardı. "Onun yardımıyla iyi bir kılıç ustası olabilirsin ama kılıcı kullanma şeklin bir prensin eğitilme tarzını yansıtmayacak- tır."Roden "Seninle yaptığımız dersler bir prens gibi kılıç kul­lanmamı sağlayacak," dedi. "Ama Cregan'la yaptığım ders­ler hayatta kalmama yarayacak."O akşamki yemek diğerlerine göre daha sessiz geçti. Con­ner bize derslerin nasıl gittiğini yarım ağızla sordu ama öğ­retmenlerimizden tam raporları aldığını da ekledi. Diğerleri­ne yetişmek için ne yaptığımı sordu.Omuz silktim ve o uyuduktan sonra Tobias'm notlarından çalışmayı planladığımı söyledim. Tobias bana bir bakış attı, Conner ise güldü. Sonra da Tobias'a "Senin buna cevabın nedir?" diye sordu.Tobias, bilmiyorum anlamında kafasını salladı. "Benim notlarım yok efendim. Olsa bile Sage onları okuyamazdı." "Eğer notların olsaydı Sage onları alır ve belki de okuya­bilirdi. Dikkatli olsan iyi olur Tobias, yoksa sonunda benim seçtiğim çocuk Sage olacak."Tobias "Bu bir hata olur efendim," diye mırıldandı. Conner "Senin hatan, Prens Jaron gibi olmaya çalışmak­tan ziyade beni memnun etmeye çalışman Tobias," diye dü­zeltti. "Dövüşmeyi öğren ve güçlü ol!" Gözleri bana kaydı ve kafasını salladı. "Sen de bundan ötürü kendini beğenmişlik yapma Sage. Jaron, senin yaptığın gibi sürekli kavga arayan biri değildi. Hepinizin gerçek prensin kim olduğu konusunda öğrenmeniz gereken çok şey olduğunu görebiliyorum." Odamıza döner dönmez kendimi üzerimdeki kıyafetlerle yatağa attım.

 Üzerimde ne olduğunun önemi yoktu çünkü tek istediğim iyi bir uyku çekebilmekti. Tobias masasına oturup sandalyesini benim yatağıma doğru çevirdi.Sonunda "Anladığım kadarıyla bana söylemek istediğin bir şeyler var Tobias," diye mırıldandım. "Ne söylemek isti­yorsun?"Gözlerini kıstı. "Seni durduracak kadar güçlüyüm Sage. Seni de, Roden. O yüzden ikinizi de beni daha fazla zorlama­manız konusunda uyarıyorum.""Conner prensin kavga aramayan bir kişiliği olduğunu söylemişti," diye hatırlattım."Bu Jaron'a benzemekle ilgili değil," dedi. "Bu sizi dur­durmakla ilgili. Ve eğer mecbur kalırsam yaparım."Sırtımın sızlamasının verdiği acıdan ötürü yüzümü bu­ruşturdum ve duvara doğru döndüm. Gözlerimi kapatmadan önce "Bu hafta bittiğinde Conner beni seçecek ve siz bunu biliyorsunuz. Beni durdurmaya cesaret edemezsiniz," dedim.Çok yorgun hissetmeme rağmen Roden ve Tobias'ın uy­kuya daldıklarına emin olana kadar yaklaşık bir saat boyunca uyumamak için kendimi zorladım. Çünkü ne söylediğimin bir önemi yoktu ve Tobias'ın tehditlerini gerçekleştirmesine ramak kaldığı çok açık bir biçimde görülüyordu.


KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin