Zindanı kesif bir idrar kokusu kaplamıştı. Buraya benden başka kimlerin, ne kadar zaman önce getirildiklerini merak ettim. Zindan, yontulmamış taşlar ve paslı parmaklıklarla çevrili bir odadan ibaretti. Ne pencere ne de ışık vardı. Parmaklıkların dışındaki duvarların üzerindeki birkaç mumun yaydığı ışıktan başka bir şey yoktu. İçerisi oldukça rutubetliydi ve o kadar soğuk olmamasına rağmen hissettiğim soğukluk beni ürpertti. Korkmuştum.Cregan, parmaklıklı kapıyı açmak için elini uzatıp tek kolumu serbest bıraktığı anda ensesine sağlam bir yumruk indirdim. Mott kolumu yakaladı ve onu kıvırarak diğeriyle birlikte sıkı sıkı tuttu.Cregan "Bunu sana ödeteceğim," diye tısladı. İçeri girince gömleğimi lime lime etti ve tavandan sarkan bir zincir ile el bileklerimi bağladı. Zinciri yukarı çektiği anda neredeyse ellerimle tavana değebilecek kadar yukarı gittim.Mott, ilk başta odanın uzak köşesine gitmişti ama şimdi bana yaklaşıyordu. Elinde kamçıya benzer bir şey vardı. Uzun bir sapı ve ucunda da kalın deri bir kayış vardı."Conner yara izi bırakmamanızı söyledi." Konuşurken sesimin titremesini engellemem mümkün değildi.
Cregan o kamçının bedenime inişini sabırsızlıkla bekleyerek sırıtıyordu. "Çürüklerle ilgili bir şey söylemedi. Sana kamçının kalın tarafıyla vurduğu sürece acıyı hissedersin ama herhangi bir kesik oluşmaz.""Lütfen bunu yapma, Mott," diye yalvardım."Bu senin seçimin!" diye bağırdı Mott. "Seni önceden uyarmadım mı?"Cregan "Taşla ilgili bu kadar önemli olan şey ne?" diye sordu.Mott "Bu taşla ilgili değil," dedi. "Çocuğun tek istediği kazanmak. Conner'ın ona sahip olmadığını bu şekilde ispatlayacak.""Bana sahip değil," dedim.Bu cevabım ilk kamçı darbesinin sırtıma inmesine neden oldu. Kendimi acıya hazırlamıştım ama bu kadar acıyacağını tahmin etmemiştim. Öyle bir çığlık attım ki sanki çıkan ses benim sesim değildi. Mott bir kez daha vurdu ve sonra kırbacı üçüncü defa indirdi. Bacaklarım boşandı ve omuzlarım beni taşıyamayacak hâle geldi.Mott "Taş nerede?" diye sordu.Cevabımı beklemeden kırbacı bir kez daha indirdi. Sanki bir parçam ayrılmış ve olanları uzaktan seyrediyormuş gibi hissettim. O parçam kamçının etime vurdukça çıkardığı sesten ötürü korkudan siniverdi. Diğer parçam ise acıdan çığlık atmaya devam etti."Bana sahip değil," diye fısıldadım. "O benim altınım." Kamçı bir kez daha indi. Sanki tenim tırnak ile kesilmişti. Sonra Mott kaşlarını çatarak "Bir havlu getir," dedi.Cregan "Conner kan akıtmamamızı söyledi!" dedi."Yara izi bırakmamamızı söyledi. Bana biraz bandaj getir ve sonra onu rahat bırakacağız. Bir sonraki cevabını düşünmesi için o zaman vereceğiz."Mott lanet edip kamçıyı odanın bir köşesine fırlatırken
Cregan da bir anlığına gözden kayboldu. Bir dakika sonra, Cregan elinde bir şişe temiz sıvı ve bez parçaları ile geri döndü.Mott "Bununla ben ilgileneceğim," dedi. "Conner'a anlatman gerekenden fazlasını anlatma."Cregan homurdanarak "Beni onunla beş dakika yalnız bırak," dedi. "Taşın nerede olduğunu öğreneceğim."Mott "Dışarı çık!" diye emretti.İkimiz yalnız kalınca Mott şişenin kapağını açtı. İçindekinin kokusunu aldım ve başımı salladım. "Yapma. Daha fazlasına dayanamam."Mott "Bunun sızısı kamçının acısından daha hafif olmayacak," diye uyardı.Sıvıyı bez parçasının üzerine döktü ve onu sırtıma bastırdı. Bir kez daha feryat ettim ve M ott'un dizine tekme attım. Arkaya doğru tökezledi.Kızgın bir şekilde "Eğer yarayı temizlemezsem enfeksiyon kaparsın," dedi. "Şu anda sahip olduğun tek dostun benim. O yüzden beni sinirlendirme.""Eğer sen benim dostumsan, o zaman düşmanlarım kim?" "Sen kendi kendinin düşmanısın, Sage. Sorunlarının kaynağını aynaya bakarak görebilirsin. O kamçıyı kullanmak zorunda kalmayı istediğimi mi zannediyorsun?"Bezi tekrar sırtıma bastırdı ve ben, ona küfürler savurdum. "Ağzından çıkanlara dikkat et yoksa Conner onun da icabına bakmamı emreder.""Çattım yanıyor!" Sırtım cayır cayır yanıyordu ve vücudumdaki her bir sinir o yanmayı hissediyordu.Mott "Conner'ın seni henüz neden öldürmediğini bilmiyorum," dedi. "Sende bir şeyler gördüğü kesin ama sabrının da bir sınırı olduğunu bil. Taşı ona ver, Sage.""Hayır."Mott ıslak bezi vücuduma sardı ve onu sıkıca bağladı.
"Sen bir budalasın," dedi. "Eğer prens olmak için kullandığın strateji bu ise, bunun korkunç bir taktik olduğu kesin. Conner'a boyun eğ, çocuk. Ve taşı ona ver."Gitmeden önce iki mumu da söndürdü. Beni tavana asılı, yarı çıplak, yaralı hâlde ve zifiri karanlıkta bıraktı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)
Fiksi Sejarah4 Çocuk. Tehlikeli bir plan. Ele geçirilmesi gereken bir krallık. Ascendance topraklarının kralı, kraliçesi ve tahtın varisi olan prensi hain bir tuzakla öldürülmüştür. Bir iç savaşın ya da düşman saldırısının başlaması an meselesidir. Conner kralı...