BÖLÜM 22

35 10 1
                                    

Zindanı kesif bir idrar kokusu kaplamıştı. Buraya benden başka kimlerin, ne kadar zaman önce getirildiklerini merak ettim. Zindan, yontulmamış taşlar ve paslı parmaklıklarla çevrili bir odadan ibaretti. Ne pencere ne de ışık vardı. Par­maklıkların dışındaki duvarların üzerindeki birkaç mumun yaydığı ışıktan başka bir şey yoktu. İçerisi oldukça rutubet­liydi ve o kadar soğuk olmamasına rağmen hissettiğim so­ğukluk beni ürpertti. Korkmuştum.Cregan, parmaklıklı kapıyı açmak için elini uzatıp tek kolumu serbest bıraktığı anda ensesine sağlam bir yumruk indirdim. Mott kolumu yakaladı ve onu kıvırarak diğeriyle birlikte sıkı sıkı tuttu.Cregan "Bunu sana ödeteceğim," diye tısladı. İçeri girince gömleğimi lime lime etti ve tavandan sarkan bir zincir ile el bileklerimi bağladı. Zinciri yukarı çektiği anda neredeyse ellerimle tavana değebilecek kadar yukarı gittim.Mott, ilk başta odanın uzak köşesine gitmişti ama şim­di bana yaklaşıyordu. Elinde kamçıya benzer bir şey vardı. Uzun bir sapı ve ucunda da kalın deri bir kayış vardı."Conner yara izi bırakmamanızı söyledi." Konuşurken se­simin titremesini engellemem mümkün değildi.

Cregan o kamçının bedenime inişini sabırsızlıkla bekle­yerek sırıtıyordu. "Çürüklerle ilgili bir şey söylemedi. Sana kamçının kalın tarafıyla vurduğu sürece acıyı hissedersin ama herhangi bir kesik oluşmaz.""Lütfen bunu yapma, Mott," diye yalvardım."Bu senin seçimin!" diye bağırdı Mott. "Seni önceden uyarmadım mı?"Cregan "Taşla ilgili bu kadar önemli olan şey ne?" diye sordu.Mott "Bu taşla ilgili değil," dedi. "Çocuğun tek istediği kazanmak. Conner'ın ona sahip olmadığını bu şekilde ispatlayacak.""Bana sahip değil," dedim.Bu cevabım ilk kamçı darbesinin sırtıma inmesine neden oldu. Kendimi acıya hazırlamıştım ama bu kadar acıyacağını tahmin etmemiştim. Öyle bir çığlık attım ki sanki çıkan ses benim sesim değildi. Mott bir kez daha vurdu ve sonra kır­bacı üçüncü defa indirdi. Bacaklarım boşandı ve omuzlarım beni taşıyamayacak hâle geldi.Mott "Taş nerede?" diye sordu.Cevabımı beklemeden kırbacı bir kez daha indirdi. Sanki bir parçam ayrılmış ve olanları uzaktan seyrediyormuş gibi hissettim. O parçam kamçının etime vurdukça çıkardığı ses­ten ötürü korkudan siniverdi. Diğer parçam ise acıdan çığlık atmaya devam etti."Bana sahip değil," diye fısıldadım. "O benim altınım." Kamçı bir kez daha indi. Sanki tenim tırnak ile kesilmişti. Sonra Mott kaşlarını çatarak "Bir havlu getir," dedi.Cregan "Conner kan akıtmamamızı söyledi!" dedi."Yara izi bırakmamamızı söyledi. Bana biraz bandaj getir ve sonra onu rahat bırakacağız. Bir sonraki cevabını düşün­mesi için o zaman vereceğiz."Mott lanet edip kamçıyı odanın bir köşesine fırlatırken

Cregan da bir anlığına gözden kayboldu. Bir dakika sonra, Cregan elinde bir şişe temiz sıvı ve bez parçaları ile geri dön­dü.Mott "Bununla ben ilgileneceğim," dedi. "Conner'a anlat­man gerekenden fazlasını anlatma."Cregan homurdanarak "Beni onunla beş dakika yalnız bı­rak," dedi. "Taşın nerede olduğunu öğreneceğim."Mott "Dışarı çık!" diye emretti.İkimiz yalnız kalınca Mott şişenin kapağını açtı. İçindekinin kokusunu aldım ve başımı salladım. "Yapma. Daha faz­lasına dayanamam."Mott "Bunun sızısı kamçının acısından daha hafif olmaya­cak," diye uyardı.Sıvıyı bez parçasının üzerine döktü ve onu sırtıma bastır­dı. Bir kez daha feryat ettim ve M ott'un dizine tekme attım. Arkaya doğru tökezledi.Kızgın bir şekilde "Eğer yarayı temizlemezsem enfeksi­yon kaparsın," dedi. "Şu anda sahip olduğun tek dostun be­nim. O yüzden beni sinirlendirme.""Eğer sen benim dostumsan, o zaman düşmanlarım kim?" "Sen kendi kendinin düşmanısın, Sage. Sorunlarının kay­nağını aynaya bakarak görebilirsin. O kamçıyı kullanmak zo­runda kalmayı istediğimi mi zannediyorsun?"Bezi tekrar sırtıma bastırdı ve ben, ona küfürler savurdum. "Ağzından çıkanlara dikkat et yoksa Conner onun da ica­bına bakmamı emreder.""Çattım yanıyor!" Sırtım cayır cayır yanıyordu ve vücu­dumdaki her bir sinir o yanmayı hissediyordu.Mott "Conner'ın seni henüz neden öldürmediğini bilmi­yorum," dedi. "Sende bir şeyler gördüğü kesin ama sabrının da bir sınırı olduğunu bil. Taşı ona ver, Sage.""Hayır."Mott ıslak bezi vücuduma sardı ve onu sıkıca bağladı.

"Sen bir budalasın," dedi. "Eğer prens olmak için kullandı­ğın strateji bu ise, bunun korkunç bir taktik olduğu kesin. Conner'a boyun eğ, çocuk. Ve taşı ona ver."Gitmeden önce iki mumu da söndürdü. Beni tavana asılı, yarı çıplak, yaralı hâlde ve zifiri karanlıkta bıraktı

KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin