BÖLÜM 10

40 10 0
                                    

Conner’ın son söylediklerinden sonra uzunca bir sessizlik oldu. Bu, Conner’m neden bizi buraya getirdiğine dair aklımdan geçen en karamsar şüpheden daha da beterdi. Ve bundan sonra ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bu, olsa olsa tam bir delilikti ve Conner inkâr etse de vatan hainliğiydi. Hiçbir çılgın kişi, bir yetimi iki hafta içinde bir prense dönüştürmeyi ümit etmezdi. Ve bu yetimin, uzun süredir kayıp olan prens olduğuna konseydekileri ikna edeceğini sanmak çok daha büyük bir çılgınlıktı. Tobias nazikçe bu endişelerini dile getirdi ama Conner onu elini sallayarak tersledi. “Her zaman küçük mü düşünürsün, çocuk?”
Tobias yutkundu. “Hayır efendim.”
“Bunun çok iddialı olduğunu mu düşünüyorsun?”
“Ben sadece...”
Tobias cesaretini topladı. “Yapmak iste-idiğiniz şey imkânsız gibi görünüyor.”
“İmkânsız diye bir şey yoktur. Bu planı çok kolay yapma-
dım. Üzerinde oldukça uzunca bir süre düşündüm. Ama bunu
başarabilmem için bunun gerçekleşeceğine inanan bir çocuğa ihtiyacım var.”
Roden “Ben inanıyorum,” dedi. Ben homurdandım. Conner bana doğru döndü. “Bunun
mümkün olduğuna inanmıyor musun?”
“Mümkün olması akıllıca olduğu anlamına gelmez.”
Kaşlarını çatan Conner “Ve sen, benden akıllı olduğunu
mu iddia ediyorsun?” diye sordu. “Hiçbir şey iddia etmiyorum, efendim.”
“Bu iyi bir başlangıç noktası. Tobias ayağa kalk.” Tobias ayağa kalktı. Sanki kendisine dünyanın en önemli sorusu sorulacakmış da buna bir cevabı yokmuş gibi gergin durmaya devam etti ve “Efendim, artık ne istediğinizi daha iyi anladım ve istediğiniz prens olabilirim,” dedi. Roden’in ifadesinden memnun olmayan Conner “Otur,”
diye tekrar etti. Kafasını bana doğru salladı ve ayağa kalktım.
“Saç rengin tamamen başka, ama onları uygun bir saç boyası
ile boyayabiliriz. Kesinlikle sağ elini kullanman gerekirken
sol elini kullanmayı tercih ediyorsun. Birilerinin Kral Eckbert’in oğlundan beklediği kadar uzun ya da güçlü değilsin.
Eğer biriniz gerçek yaşı hakkında yalan söylemiyorsa üçünüz arasında en genç görüneni sensin. Aksanları öğrenme becerin
var mı?”
“Carthya aksanmı iki hafta içinde öğrenip öğrenemeyeceğimi mi soruyorsunuz?” dedim.
“Bir Avenia’lı gibi konuşurken Carthya tahtına sahip olamazsın.”
“Fark etmez,” dedim. “O tahtı istemiyorum, Roden yeya
Tobias’ı seç ve ben de beni bir daha asla göremeyeceğin bir
yere gideyim.”
Conner sinirden deliye döndü. “Ne istediğini şu kadarcık
umursuyor muyum sanıyorsun? Buradasın çünkü birkaç fi-
ziksel handikap dışında Prens Jaron’un sahip olduğu karaktere yakın bir yapın olduğunu düşünüyorum. Eğer aksi tutumlarını ve küstahça davranışlarını değiştirebilirsek asilleri prens olduğuna ikna edebileceğini düşünüyorum.”
“Eğer bu özelliklerimi değiştirirsem benden geriye bir
şey kalmaz,” dedim. “Onları değiştirdiğiniz anda Tobias kadar sıkıcı ve Roden kadar da öngörülebilir biri olur çıkarım.
Neden onların fiziksel benzerliklerini göz önüne alıp onlara prensin karakteristik özelliklerini aktarmıyorsunuz?”
Bu onu etkilemek için sorulmuş bir soruydu. İkisinin de
böyle karakteristik özelliklere bürünebileceklerini düşünmüyordum.
Conner “Prens Jaron kavgacıydı,” dedi. “Karşılaştığımız görünüyordu. Ortaya çıktı ki Conner tüm konuşmayı kendisi yapmayı planlamıştı.
“Saç renginin tonu düşündüğüm gibi ama yüzün tahminimden daha dar gibi. Yine de hayalimdeki prense olan benzerliğin olumlu. Boyunun uzunluğu kabul edilebilir ve vücut yapın kraliçenin ki gibi biçimli. Eğitimin olması hoşuma gidiyor ama benim istediğim kadar pratik ve çabuk düşünemiyorsun. Eğer biri sana cevabını bilmediğin bir soru soracak olursa, korkarım ki tereddüt edip planımı mahvedebilirsin.”
Tobias, Conner’ın bu değerlendirmesi sonucunda yumruk yemişe döndü. Bunun, onu neden bu kadar rahatsız ettiğini anlayamadım. Conner’ınsöylediği hiçbir şey Tobias’ın üstesinden gelebileceği şeyler değildi. Ve Conner’ın kendisine mükemmel bir aday bulması kesinlikle mümkün görünmüyordu.
Conner, Roden’e kalkmasını emretti. “Prensin son görüldüğü hâliyle benzerliğin az olsa da kraliçenin ailesine oldukça fazla benziyorsun. Bu yüzden insanları prens olduğuna
ikna edebiliriz. Gerektiğinde kendine güvenin olmasa da ihtiras ve kararlılığın hayranlık uyandırıcı. Tamamen eğitimsizsin ve bu bir problem teşkil edebilir. Ancak fiziksel açıdan güçlüsün. Bu da sana kılıç kullanırken ve at üstündeyken avantaj sağlar.”
Conner ona oturabileceğini söyledi ama Roden ayakta durmaya devam etti ve “Efendim, artık ne istediğinizi daha iyi anladım ve istediğiniz prens olabilirim,” dedi.
Roden’in ifadesinden memnun olmayan Conner “Otur,”
diye tekrar etti. Kafasını bana doğru salladı ve ayağa kalktım.
“Saç rengin tamamen başka, ama onları uygun bir saç boyası
ile boyayabiliriz. Kesinlikle sağ elini kullanman gerekirken
sol elini kullanmayı tercih ediyorsun. Birilerinin Kral Eckbert’in oğlundan beklediği kadar uzun ya da güçlü değilsin.
Eğer biriniz gerçek yaşı hakkında yalan söylemiyorsa üçünüz arasında en genç görüneni sensin. Aksanları öğrenme becerin var mı?”
“Carthya aksanmı iki hafta içinde öğrenip öğrenemeyeceğimi mi soruyorsunuz?” dedim.
“Bir Avenia’lı gibi konuşurken Carthya tahtına sahip olamazsın.”
“Fark etmez,” dedim. “O tahtı istemiyorum, Roden yeya
Tobias’ı seç ve ben de beni bir daha asla göremeyeceğin bir
yere gideyim.”
Conner sinirden deliye döndü. “Ne istediğini şu kadarcık
umursuyor muyum sanıyorsun? Buradasın çünkü birkaç fiziksel handikap dışında Prens Jaron’un sahip olduğu karaktere yakın bir yapın olduğunu düşünüyorum. Eğer aksi tutumlarını ve küstahça davranışlarını değiştirebilirsek asilleri prens olduğuna ikna edebileceğini düşünüyorum.”
“Eğer bu özelliklerimi değiştirirsem benden geriye bir
şey kalmaz,” dedim. “Onları değiştirdiğiniz anda Tobias kadar sıkıcı ve Roden kadar da öngörülebilir biri olur çıkarım.
Neden onların fiziksel benzerliklerini göz önüne alıp onlara prensin karakteristik özelliklerini aktarmıyorsunuz?”
Bu onu etkilemek için sorulmuş bir soruydu. İkisinin de
böyle karakteristik özelliklere bürünebileceklerini düşünmüyordum.
Conner “Prens Jaron kavgacıydı,” dedi. “Karşılaştığımız dan beri tek yaptığın şey kavga etmek.”
“Eğer beni bu sahtekârlık için kullanmayı denerseniz kavga etmeye devam edeceğim,” dedim. “Siz bir prens değil kukla istiyorsunuz. Bu planı gizlice üstlendiniz. Neden? Belki tahta oturamazsınız ama ülkeyi perde arkasından idare
etmeyi planlıyorsunuz. Roden’i tahta oturtun. Eminim ki onu
istediğiniz gibi yönlendirmenize memnuniyetle izin verecektir. Ben vermeyeceğim!”
Conner “Sesini alçalt,” dedi. “Ülkeyi yönetmek gibi bir
niyetim yok. Elbette,, iki hafta sonunda hiçbiriniz ülkeyi tek
başına yönetebilecek hâle gelmeyeceksiniz. Ben, size tavsiyeler vermek, sizleri ve sırrımızı korumak için yanınızda olacağım. Ülkeyi tek başınıza yönetebilecek hâle geldiğinizde de bana layık göreceğiniz herhangi bir görevi seve seve
yapmayı kabul edeceğim.” Conner bir elini bana uzattı. “Seni Carthya’nın güneşi yapmayı teklif ediyorum. Ay ve yıldızlardan çok daha parlak bir güneş. Ve ülkeni bir iç savaşın
eşiğinden çekip kurtarmış olduğunu bilerek tahtın sahibi olacaksın. Böyle bir fırsatı nasıl geri çevirirsin, Sage?”
“Carthya benim ülkem değil,” dedim ve gitmek için kapıya doğru yöneldim. “Tüm samimiyetimle umarım ki, Avenia onu yerle bir eder.”

KAYIP PRENS ( Âscendance Üçlemesi - 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin