Oy vermeyi unutmayın💗💢
"Çok yaşanmışlık, az zaman."
🍂
Sevdiğimiz kişiler tarafından kırıldığımız, beklentilerimizin yanlış çıktığı durumlar olabiliyor. Bunlar da hayatın, yaşamın döngüsünde olağan şeylerdir. Ancak bazı kişilere öyle çok güvenir ve bağrımıza basarız ki bu kişilerin üzerimizde yarattığı düş kırıklığını kelimelerle ifade etmek isteriz. Bütün yaşadığım bu duyguları bir kelimeyle ifade etmek isteseydim "Hayal kırıklığı." derdim.
Bu kez bir sarhoşluk, kendinde olmama durumu yoktu. Bu kez bilerek, isteyerek yapmıştı. Bazen düşünüp duruyordum, gerçekten de ben olmasaydım ona geri döner miydi? Artık cevabını çok net biliyorum. İkisi de birbirinden soğuk iki insan, anlaşmaları daha muhtemel. Bense Saraç dan tamamıyle farklı bir kişiliğe sahibim..
Ne bekliyordum ki? Biri durup duruken hayatımı kurtaracak, durup dururken bana yardım edecek. Sırf eski kız arkadaşına benziyorum diyeydi tüm bunlar, asıl gerçek olan şey ona olan duygularıydı. Onu unutamamıştı ve eksik kaldığı duyguları benimle tamamlamaya çalıştı. Geri çekilmenin vakti gelmişti de geçiyordu.
Hızla büyük bir bavul hazırladım ve tren istasyonuna doğru yol aldım. Her küçük zorlukta kaçıyordum. Korkaktım, savaşçı bir ruha sahip değildim. Kolay pes ediyor ve kaçıyordum, tam olarak şuan yaptığım gibi.
Telefonlarımın çalmasını umursamadan taksiye bindim. Düşüncelerimin yoğunluğu zamanla yarışıyor gibiydi, öyle ki zamanın farkına bile varmıyordum. Ne kadar sürdüğünü bile farketmediğim taksi yolculuğundan sonra direkt trene geçip kalkmasını bekledim.
Bazen ağladım, bazen büyük beklentiler içine girdiğim için kendime kızdım. Büyük beklentiler, büyük hayal kırıklıklarını da beraberinde getirirdi. Telefonumu elime aldığımda Saraç dışında bir çok kişi aramıştı. Kızlar, Bulut, Giray, annem..
Kızların aramasına cevap vermek istedim çünkü tekrar intihar edeceğimi düşündüklerini biliyordum.
Dila'm aranıyor...
-"Aden!" Dedi açar açmaz, endişeliydi ses tonu.
-"Dila, iyiyim ben. Eve geliyorum."
-"Korktuk kızım, niye açmıyorsun telefonlarımızı?" Diye sordu telaşla. Yanında kızların olduğuna emindim.
-"Bavul hazırlıyordum, şimdi trene bindim." Onların aksine ses tonum gayet normaldi.
-"Seni bekliyoruz, hem sürprizimiz vardı."
-"Dila, hiç havamda değilim gerçekten. Bir süre yalnız kalmak istiyorum."
-"Peki, sen konuşmak istediğinde konuşuruz o halde. Bir şeye ihtiyacın olduğunda, nerede olacağımızı biliyorsun." Dedi. Biliyordum, Yeliz teyzenin yanında toplanırdık hep. Bize arkadaş olur, derdimizi dinlerdi. Büyük biri gibi oturup saatlerce öğüt vermek yerine, oturur bizi ve düşüncelerimizi dinlerdi.
-"Biliyorum." Dedim, iç çekerek.
-"Dikkat et."
-"Görüşürüz." Diyerek telefonu kapattım.
Saraçla konuşmak istemiyordum fakat Bulut'a haber vermek istiyordum. Kendime kötü bir şey yapmamdan korktuklarını biliyordum.
Bulut aranıyor...
-"Bulut!" Dedim açar açmaz. Tek çalışta açmıştı zaten. "İyiyim ben, eve dönüyorum."
-"Aden!" Dedi Saraç'ın sesi. Kalbim teklemişti. Her zaman duyduğum bu ses, beni bu kadar heyecanlandırmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rönesans
Ficção Adolescente"Bitti." dediğiniz an her şeyin başlangıcı olabilir mi? Olabilir, mucizelere inanın ^^ Gözlerimi açtığımda karanlık bir gökyüzü ve ağaçlar ilk görüş alanıma giren şeylerdi, birde bir kafa. -"Uyandın mı?" Dedi tanıdık bir ses. -"Ben ölmedim mi?" Di...