"Elimi uzatsam dokunacaktım ama elimi uzatsam dokunamayacağım kadar uzağımdaydı sanki."
🍂
Sinirden kafayı yiyecektim. Yatağımda dönüp duruyor, uyuyamıyordum. Bir yandan beni tercih edememesinin üzüntüsünü yaşıyorken diğer yandan bana inanmamasının sinirini yaşıyordum. Gerçekten doğruları bilmeyi haketmiyordu.
Şuan Bulut ve Saraç salonda, Melis yanımda yatıyordu. Ben düşünmekten uyuyamıyorken saat epey geç olmuştu. Gözlerimi sıkıca yumdum ve uyumaya çalıştım.
-"Aden." Dedi Melis.
-"Efendim." Dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak.
-"Ben senin tarafındayım.. ve biliyor musun, abimle konuşmuyorum."
Yatağımdan doğrulup, karanlıkta gözlerini aradım.
-"Olayın seninle hiçbir alakası yok Melis. Sen abinle küsme." Dedim histerik bir gülümsemeyle.
-"Betül ortaya çıktığında abime demiştim ki 'Betül yüzünden Aden'in canını sıkarsan beni karşında bulursun.' Ve o beklediğim son gerçekleşti Aden. Sen onu affetsen de ben affetmeyeceğim." Dediğinde ciddiydi.
-"Sen iyi ki varsın." Dedim.
-"Asıl sen iyi ki varsın ve biz iyi ki tanıştık. En azından abime bu yüzden teşekkür edebilirim." Dedi alayla gülerek. Gülüşüne karşılık verdim.
Geç saatlere kadar uyuyamadığım için epey geç kalkmıştım. Odamın dışında büyük bir uğultu vardı. Abim bile uyandıysa, öğlen olmuş demektir. Yataktan doğrulup telefonuma baktım. Saat 9'a geliyordu. Telefonu kapatıp yatağımın üzerine bıraktım. Melis odada değildi ve yatağı toplanmıştı. Hızla odadan çıktığımda herkesin elinde bir şeyler vardı. Mutfağa, annem ve abimin yanına gittiğimde bir şeyler konuluşuyorlardı.
-"Hayırdır sabah sabah?" Diye bir giriş yaptım.
Beni umursamadan konuşmaya devam ettiler. "Ne yapıyorsunuz ya, ne oluyor?" Dedim bu kez sesimi yükselterek.
-"Pikniğe gidiyoruz."
-"Ne pikniği?" Diyerek karşı çıktım. Ya ben buraya aşk acısı çekmeye, yalnız kalmaya geliyorum. Bunlar piknik diyor, cidden kafayı yiyeceğim.
-"Çok konuşma kapıya bak." Dedi abim. Öyle ki, sinirden kapının sesini bile duymamıştım. Kapıya doğru ilerleyip açtığımda kızlar, ellerinde bir şeylerle içeri girdiler.
-"Ne yapıyorsunuz?" Dedim şaşkın bakışlarım ellerindeki eşyalarda geziniyordu.
-"Pikniye gidiyormuşuz, Kürşat abi söyledi." Dedi Buse.
-"Siz de mi?" Diye sordum şaşkın ifademi koruyarak.
-"Bizsiz pikniğe mi gidilir? Ayrıca idolüm çağırdı, tabi ki geleceğim." Dedi Buse, ardından mutfağa yöneldi.
-"Sana da günaydın canım." Dedi Belinay, göz devirerek mutfağa geçti. Dila zaten beni görmeden geçip gitmişti bile.
-"Ya ne pikniği, kafayı mı yediniz? Ben gelmiyorum pikniğe falan." Diyerek bağırmaya başladım.
Melis elinde sabunlarla banyodan çıkarken Saraç ve Bulut, salondan çıkıp mutfağa yöneldiler. Kimse beni takmıyordu.
Göz devirerek, ayaklarımı yere vura vura odama geçtim. Yatağıma oturup telefonla oynamaya başladım.
Birkaç dakika sonra kızlarla birlikte Melis geldi.
-"Vay şerefsiz." Dedi Buse. Melis'e dönerek. "Şerefsiz dedim ama abin sonuçta." Dediğinde Melis başını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rönesans
Teen Fiction"Bitti." dediğiniz an her şeyin başlangıcı olabilir mi? Olabilir, mucizelere inanın ^^ Gözlerimi açtığımda karanlık bir gökyüzü ve ağaçlar ilk görüş alanıma giren şeylerdi, birde bir kafa. -"Uyandın mı?" Dedi tanıdık bir ses. -"Ben ölmedim mi?" Di...