"Tamam, iyi olacaksın."Ronald kendi kendine mırıldanarak Jackson'ı zorlukla ayağa kaldırdığında gözleri bana değdi.
"Asteria, iyi misin?"
Cevap vermeden zorlukla ayağa kalktım.
"Asteria?"
"İlerle Ronald, çıkar onu."
Kısık bir sesle konuştuğumda birkaç saniye duraksadıktan sonra Jackson ile ilerlemeye başladı.
Odadan çıktıklarında yavaş adımlarla Igor'un cansız bedenine doğru ilerleyerek diz çöktüm."Yani, ne oldu şimdi?"
Kendi kendime mırıldandım.
"İyi biri olmalıydın, arkandan ağlayan biri olmalıydı Igor.
Geride bıraktığın enkazı görmeni isterdim."Gözümden akan yaşı hızlıca sildim.
"Senin için ağlamayacağım."
Kafamı hızlıca iki yana salladım.
"Bunu yapmayacağım."
Dudaklarımı ısırarak akmaya devam eden gözyaşlarını sildim.
"Teşekkür ederim."
Kısık bir sesle mırıldandım ve elimi uzatarak elindeki yüzüğünü çıkardım.
Başlığını açarak içinde bulunan çocukluk fotoğrafıma kısa bir bakış attım."Beni o çöplükten kurtardığın için teşekkür ederim ama o iyi adam olarak kalmadığın için senden nefret ediyorum."
Derin bir nefes vererek avucumdaki yüzüğü sıktım ve hızlı adımlarla binadan dışarıya çıktım.
Gördüğüm kişiyle duraksadığım sırada Ronald'ın sesini duydum.
"Sizinle kuleye gelemezdim, sizi bırakamazdım da."
Bucky birkaç hızlı adımda karşıma geçtiğinde dolan gözlerimi kırpıştırdım.
"Sorun yok."
Bana hızlıca sarıldığında kollarımı sırtına doladım.
"Onu öldürdüm."
Fısıltıyla konuşarak ağlamaya başladığımda Bucky'nin elleri saçlarımda dolaştı.
"Sorun yok Asteria."
O gece orada hıçkırarak ağladığımda kimse sesini çıkarmadı, bunun benim için ne ifade ettiğini biliyorlar mıydı emin değildim.
•
"Bunu nasıl yaparsın aklım almıyor."
Tony salonun içinde dolaşarak konuşmaya devam ettiğinde gözlerimi avucumdaki yüzükten çekmeden onu dinlemeye devam ettim.
"Onu çocuk gibi azarlamaya devam mı edeceksin yoksa susmayı düşünüyor musun?"
Bucky sert bir sesle konuştuğunda gözlerimi yavaşça ona çevirdim.
"Buna sen mi karar vereceksin?"
"Ne halde olduğunu görmüyor musun?"
İkisi de birbirine doğru hareketlendiğinde Nat hızlıca aralarına girdi.
"Kesin şunu."
İkisi de duraksadığında gözlerimi karşıda bitik bir halde oturan Jackson'a çevirdim.
Ona baktığımı hissederek bana döndüğünde hiçbir şey söylemeden onu izlemeye devam ettim.
Şu an neden deli gibi bağırıp ondam hesap sormadığımı merak ediyordu ama buna benim de bir cevabım yoktu.
Tek istediğim sessizlikti ve şu an bu odada istediğimi bana verecek biri var mıydı emin değildim."Bu yaptığının ne gibi sonuçlar doğurabileceğini düşünmedin mi?"
Tony sinirle konuştuğunda gözlerimi ona çevirdim.
Gözlerimde ne gördüğünü bilmiyordum ama her neyse bu şey onu durdurdu, dudakları aralandı fakat büyük ihtimalle ne söyleyeceğini bilememesinden ötürü tekrardan kapandı.
Oturduğum koltuktan zorlukla kalktım."Bu odadaki herkes onun ölmesini istiyordu, sonunda oldu."
Omuz silkerek konuştuğumda kimseden ses çıkmadı.
"Bunu istemediğini söyleyemezsin Stark."
Hitap şeklimden dolayı dudakları aralandı.
"Ama eğer bir katille aynı yerde bulunmak istemediğinizi söylerseniz buna karşı çıkmam."
Duraksadım ve gözlerimi arkadaşlarımın yüzünde gezdirdim.
"Üzgünüm, bu odadaki herkesin birer katil olduğunu unutmuş olmalıyım."
Onlara sırtımı dönerek yavaş adımlarla kapıya ilerledim.
"Asteria, gidemezsin."
Arkamdan konuşan Tony'i umursamadan kapıdan çıktım.
"Asteria!"
Bucky arkamdan koşarak hızlıca yanıma geldi.
"Yanında kalmama izin ver."
"Buna ihtiyacım yok."
Sakince konuştuğumda Bucky gözlerini yüzümde gezdirdi.
"Benim var, lütfen."
Derin bir nefes alarak başımı onaylar anlamda salladığımda Bucky cebindeki araba anahtarını çıkararak hızlıca arabasına ilerledi.
Onun arkasından ilerlerken kapının açılmasıyla gözlerim oraya döndü."O arabaya binersen verdiğin tüm sözleri çiğnemiş olursun."
Tony bağırarak konuştuğunda birkaç saniye ona baktım.
"Zaten hiçbir işe yaramıyorlar."
Ona son kez bakarak hızlıca arabaya bindim.
Tek istediğim uzaklaşmaktı ve mümkünse uzunca bir süre geri dönmemek.