TANIŞMA

1.7K 135 40
                                    

Kurulunca üşenmeden
Dinlenmeden mırıldanır
Duyarsın işte dinlersen
Tıkırtılar, mıkırtılar

[Nakarat]
Trik trak, trik trak
Olur mu hiç çalışmamak?
Trik trak, trik trak
Olur mu hiç çalışmamak?
Trik trak, trik trak
Olur mu hiç çalışmamak?
Trik trak, trik trak
Olur mu hiç çalışmamak?"

  Yerinde sallana sallana söylediği şarkı telefonunun kulaklığından beynine dolarken zihninde çocuklara öğreteceği hareketleri düşünüyordu Eymen. Her cümlesi için hazırladığı hareketler ondan  izinsiz bedeninde can bulduğunda daha da keyiflenip gülümserken her zaman olduğu gibi kimsenin ne düşündüğüne aldırmadan dans ederek okulun yolunu tutmuştu. Okula başlayalı iki ay olmuştu. Herkes ilk başta garip garip baksa da artık yadırgamıyorlardı bu çocuk ruhlu öğretmeni. Hemen hemen her sabah yağmur yaş demeden ya bir şeyler mırıldanarak ya da anlamadıkları hareketlerle dans ederek kahvenin önünde aynı saatte geçen öğretmene alışmışlardı. Önceleri onlara tuhaf gelen bu durum şimdi normal gelmese de kabul edilirdi. Tabi bunda çocukların onu çok sevmesinin etkisi de yok değildi. Eymen ise bunları hiç düşünmeden bir sağa bir sola sallanıp ardından yerinde zıplayarak bu gün öğreteceği şarkının ritmine kendini kaptırmıştı bile. O sırada kahvenin önünde oturanlar dikkatlerini ona vermiş bakarlarken içlerinden birinin konuşması ile sessizlik bozuldu.

" Bak şuna hele dayı nası da kız gibi kırıtıyo. Çocuklar bundan ne anlıyo anlamadım ki?"

 Konuşan köyün gençlerinden biriydi ama cevap köyün ağır abilerinden kasap Remzi beyden gelmekte gecikmedi.

" Sus lan denyo. Hocaya laf yok. Geldi geleli bizim canavarım en sevdiği kişi o. Daha bu sabah dedi, baba öğretmenime ters yapmalarına izin verme sakın diye. "

 Kasap Remzi yaşına göre yaşlı dursa da 30 larındaydı ve ikizleri vardı. Çocuklar daha önceki öğretmenden kaçarlarken Eymen ne yapıp edip gönüllerini kazanmış aileye de nefes aldırmıştı. Zira ufaklıklar hiper aktifti ve ilk defa eve okuldan şikayet gelmeden iki aydır düzenli devam ediyorlardı. Önceki öğretmenin canını okumuş bu ikili aynı şeyleri Eymen 'e yaptıklarında azar yemek yerine yaratıcı oldukları için aferin almışlardı. Eymen farklıydı her zaman en kötü durumdan bile iyi bir şey çıkarabiliyordu. Bu sayede en yaramaz ve sorunlu çocuğun bile dilinden anlayıp sabırla çözüm üretiyordu. Bu da çocukları nedeni ile sıkıntı yaşayan velilere bir nevi ödül gibiydi.

" Tamam Remzi abi laf etmedik de ne bu sabah sabah kırıtmalar erkek adama ters."

 Bu arada ara sokaklardan duyulan bıcır bıcır sesler ile herkes dikkatini yeniden sokağa verdi. 4-5 çocuk annelerinin elinden kurtulmuş Eymen'in yanına fırlayarak onunla dans edip şarkının ikinci bölümüne eşlik ediyor ya da etmeye çalışıyorlardı ve az önceki gencin lafını yedirir gibi aralarında erkek çocukları da vardı.

Sabahları erken, erken
Tarlalarda gün doğarken
Uyanır hep çoluk, çocuk
Olup izler çabuk, çabuk

[Nakarat]
Trik trak, trik trak
Olur mu hiç çalışmamak?
Trik trak, trik trak
Olur mu hiç çalışmamak?
Trik trak, trik trak
Olur mu hiç çalışmamak?
Trik trak, trik trak
Olur mu hiç çalışmamak?"

   "Boş yapma Duran kızdırma adamı . Adam çocuklar için çalışıyor. Aha bizim kız kekeme herkes bilir öğretmen geleli iki ay oldu çocuğun kekelemesi azaldı. Laf yok Eymen hocaya"

 Kömürcü Tarık konuşunca tamamen sustu Duran denen genç zira köyün kodomanlarındandı Tarık . İkinci eşinden olan kızı kekemeydi o da öyle böyle değil. Nice doktorlar çare bulamamıştı ama bu hoca dillendirmişti kızı. Bir saatte adını anca söyleyen kız şakımaya başlamıştı neredeyse. Bu arada kahveden çıkan iri beden gözlerini çocuklarla dans ede ede yol alan öğretmene dikti. Kulak hizasında kumral saçları rüzgarda dalgalanıyordu. Neşeli sesine eşlik eden kıkırtısı kahvedeki tüm sesi bastırmıştı. Murat başını sağa sola sallayarak " Hasbinnallah" dedikten sonra derin bir iç çekti. Gelişinden belliydi bu adamın hayatlarına bomba etkisi yaratacağı öyle de olmuştu hem çocuklar için hem köylüler için . Murat gözden kaybolan Eymen ile çırağına yönelip yanına çağırdı.

" Fırına tepsiyi yolladın mı?"

 Çırak kocaman gülümseyerek abisine baktı. Sert görünürdü ama içi sıcacık adamdı. Bir sıkıntısı vardı kimse bilmezdi ama abisi herkesin derdini bilir derman olmaya çalışırdı.

" Yolladım abi. Bir küçük bir büyük tepsi yaptırdım. Akşam üstü birini hocaya birini ananlara bırakırım."

" Eyvallah koçum Allah razı olsun."

 Geldiği hafta rahatsızlanınca Eymen doktor düzenli beslenmediği için zaafiyet geçirdi demişti. Bu yüzden muhtar eve yapılan yemekten hocaya da ayrıyeten gönderiyordu. Eee bu görevde Murat'a kalmıştı. Ama Eymen iyileştikçe Murat içindeki savaşla tekrar yüzleşmeye başlamıştı.

İMBAT (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin