İnsan garip bir canlıdır. Kendine benzemeyen her şeyden ya korkar ya da iğrenir. Kendi doğrusuna benzetmeye çalışır çevresindekileri. Bu yüzden geldi geleli ona sataşan bir kaç genç ile sıkıntı yaşamıştı Eymen . Ama hiç birine karşılık vermeyerek hayatına devam etmişti. Akşam gün geceye kavuşmuş herkes evine ulaşmıştı ki Murat da kahveyi kapatıp bir alt sokağa park ettiği arabasına doğru çırağı aynı zamanda çocukluğundan beri yanında olan Şevket ile birlikte yürüyordu. Duyduğu garip inleme sesi ile duraksadı. Acı barındıran inlemenin geldiği yeri anlamak adına sağına soluna baktığında ara sokakta gördüğü karartı ile bakışlarını oraya yönlendirdi. Şevket de aynı şekilde sesin kaynağını fark edip bakışlarını oraya yönlendirdiğinde ikisi de yaralı bir hayvana denk geldiklerini sanmışlardı. Ama Murat içine oturan öküz yüzünden merakına yenik düşüp ara sokağa yöneldi.
" Murat abi hayvandır herhal."
Dinlemedi Murat ve karartıya iyice yaklaştı ve netleşen görüntü ile eli yumruk olurken hızla bedenin yanına ulaştı. Bedenin yanına hızla geldiğinde tahmin ettiği ama olmaması için dualar ettiği karşısındaydı. Birileri Eymen'i fena derecede dövmüştü ve inleyen beden acı ile kıvranıyordu. Murat cebinden arabanın anahtarını çıkarıp Şevket'e fırlattı.
" Arabayı al buraya getir."
Ne olduğunu anlayan Şevket kısa bir süre şaşkınlık yaşasa da abisi olarak gördüğü adamın lafını ikiletmedi. Hızla ara sokaktan çıkıp araca doğru koşmaya başladığında Murat yere eğilmiş Eymen'in aldığı hasarı kontrol ediyordu. Son kalan gücünü de birileri onu duyar umuduyla inleyerek harcayan beden yavaşça gözlerini aralayınca karşısında gördüğü endişeli kahverengi gözler ile rahatlayıp kendini karanlığa bıraktı. Eymen 173 cm boyunda toplasan ancak 60 kilo gelebilen bu ufak beden yediği dayağın ardından olabilecekmiş gibi cenin pozisyonunda daha da küçülmüştü. Murat kendisine tezat olan bedene endişe ile bakarken duyduğu korna sesi ile kendine gelip sanki bir bebeği kucaklıyormuşcasına dikkatle Eymen'i yerden kucağına alıp hızlı ama dikkatli adımlarla arabaya ilerledi. Aracın arka kapısını açıp Eymen'i özenle yerleştirdikten sonra ön koltuğu oturup Şevket'e dönerek:
" Benim eve çek." dedi. Şimdi ne meraklı gözlerle uğraşacak ne de birilerine laf anlatacak hali yoktu. Köyün dışında olan evine giden on dakikalık yol onun için işkence gibi gelirken ara ara dönüp arka koltuktaki bedeni kontrol etmeyi bırakamıyordu. Eve geldiklerinde evin anahtarını Şevket'e uzatıp arka kapıyı açarak acıdan baygın düşen bedeni kolları arasına alıp kapıyı gövdesi ile kapattı Murat. Hızla içeri geçti, analığı kendinden önce gelip her zaman sobayı yakardı bu yüzden düşünmeden salona yöneldi. Gerçekten de içerisi şimdiden sıcacıktı ve yüzüne vuran sıcaklıkla rahatladı. Bir de soba ile uğraşamayacaktı. Kollarında duran bedeni sedire bırakıp başının altına özenle yastık yerleştirdikten sonra yatak odasındaki yüklükten hem ilk yardım çantasını hem de bir yorgan alıp tekrar salona geçti. Şevket de aynı anda salona geldiğinde ilk dillenen Şevket oldu.
" Yazık lan ne istemişler zavallı hocadan. Zaten kuş kadar canı var." dediğinde Murat ne istediklerini az çok tahmin ediyordu.
" Onlara benzemiyor ya tüm sıkıntı o."
Çantadan çıkardığı malzemelerle yüzündeki kanı temizlerken dişlerini sıktı. Canı yanıyordu karşısındaki bedenden daha fazla hem de. Yıllarca insanlardan korunmak adına ördüğü duvarları oluşturan korkularına balyoz inmişti. Dikkatle temizliğini bitirdiğinde Şevket'e seslendi.
" İçeriden benim gri eşortmanı getir. Vurdukları yerlere merhem sürelim de daha fazla acı çekmesin."
Şevket hızla odaya gitti Murat da bu arada yavaş yavaş Eymen'in kıyafetlerini çıkarmaya başladı. Her çıkan kumaş parçasının altında gördüğü kızarmış bere ile içi acıdı. En sonunda Şevket yanına vardığında Eymen sadece iç çamaşırıylaydı.
" Allah elleri kırılsın şerefsizlerin. Sanki gavura vurmuş itler."
Murat yaralara yavaş ve dikkatle krem sürerken baygında olsa acının etkisi ile inleyen beden gerilmesine neden oluyordu. Gavura vurmuşlardı evet. Onlardan farklı olan herkes gavurdu ve yok edilmeliydi. İşi bittiğinde kendi eşortmanlarını Eymen'e dikkat ederek giydirdi ve üzerini yorgan ile örttü. Yorgun ve bezmişti, acılarını içinden atmak adına bahçeye geçti ve bir sigara yaktı. Bu yaşananları çok iyi biliyordu ve bu daha da canını yakmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Ama bunu yapanların yaptıklarından azını çekmemelerini sağlayacaktı. Bu düşüncelerle elini cebine atıp telefonuna uzandı. Güçlüydü Murat ama bu yapılana ceza verecek kadar değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMBAT (BXB)
General FictionAnkara hikayeleri: 1-ANKARA'YA GÜNEŞ DOĞDU: Eymen- Murat Muğla'nın küçük bir kasabasından Ankara'nın bir köyüne ana okulu öğretmeni olarak atanan Eymen ve Ankara ayazı kadar keskin , sert bir adam olan muhtarın oğlu Murat. Zaman bu iki zıt kutbu nel...