Veysel kucağındaki telefona ardı ardına gelen mesajlara ekrandan baksa da biraz önce buradan çıkan Turan abisinin sözlerini daha tam anlamıyla içine sindirememişti. Veysel bunları düşünürken hala mesaj sesleri gelen az ötesindeki telefona gözlerini dikti. Turan kucağına telefonunu atıp gittikten yaklaşık 20 dakika sonra telefona gelen mesaj ile ne yapacağını bilemediğinden koltuğa fırlatmış ilk gördüğü mesajın ardından da eline almaya cesaret edememişti.
ALTUN: Veysel yavrum iyi misin?
ALTUN: Kurban olduğum ses ver ne olur iyiyim de oda yeter bana.
ALTUN: Korkuyorum gene kötü olacaksın diye hele de her şeyden seni korumaya çalışırken tekrar canını yakan ben olursam bunu kaldıramam.
ALTUN: Beni görmek istemesen de önemli değil sadece iyi olduğunu bileyim yeter.
Ardı ardına gelen mesajlar ile yerinden kalkıp telefonuna giden Veysel telefonu eline alır almaz gördüğü kelimeler ile kalbi hızlandı. Her kelime de her cümle de Altun abisinin ona karşı olan duygularının içinde kayboldu. Gerçek miydi yani gerçekten onu seviyor muydu? Mesaj kısmına girdi ve ilk mesajını attı elleri titrerken.
VEYSEL: İyiyim
ALTUN: Buna da şükür.
Veysel Altun'dan gelen mesaja bakıp gülümsedi. Böyleydi Altun tek bir kelime , bazen ufak bir mimik ile Veysel'i mutlu etmeyi başarıyordu. Derin bir nefes aldı ve tüm cesaretini toplayarak :
VEYSEL: Doğru mu?
ALTUN: Hangisi yavrum ? Senin için yanıp kül olduğum mu? Yoksa sana açılamayacak kadar korkak olduğum mu?
Veysel kıkırdadı yerinde gülmek ilk defa kalbinde acıya neden olmamıştı. İlk defa güldüğü için kendine kızmıyordu.
VEYSEL: İkisi de.
ALTUN: İkisi de , senin için uzun zamandır kalbim deli gibi atıyor, gözünden düşen her yaşa dünyayı yıkasım geliyor ama korkuyorum hayır dersen bunu kaldıracak kadar güçlü olmadığım için korkuyorum.
VEYSEL: Montajı yaptırdın mı?
İçinde kocaman bir öfke belirdi anında Veysel'in . O it Sabit kapıda bekliyordu kendisi çıkarken. Veysel kaçınca fırsatı değerlendirmiş miydi acaba?
ALTUN: Yok gülüm senden başka tamirci giremez bu eve . Bizde yanlış olmaz ne dediysek o.
Güldü Veysel bu gün ikinci defa ve yine içinde pişmanlık yoktu. Ağır abi tavırları her zaman yerinde ve Veysel'i her dem tebessüm ettiriyordu Altun'un. Altun'a adı ile seslenebilecek miydi bilinmez ama bir adım atma vakti gelmişti yıllar sonra.
VEYSEL: Gelip işimi bitireyim mi?
Mesajı yazdıktan sonra bir süre bekler Veysel ama ses seda çıkmayınca dolmaya hazır gözleri buğulanır . Ama o yaşını aktarmadan telefonuna gelen mesaj ile yerinde sıçrar.
ALTUN: Kurban olduğum öyle birden şey edince elim ayağıma dolandı. Telefonu düşürdüm, gel tabi gel hem işi yaparsın hem de ben sana akşam için yemek yaparım konuşuruz, gel varlığına duacı olduğum gel.
Veysel gözünde akmadan duran yaşları elinin tersi ile sildikten sonra telefona " Tamam" yazıp olduğu yerden ayağa kalktı. Her gece rüyalarında onu başka başka seven adam için dolabını açıp düşük bel lacivet bir kot pantolon ve bel hizasında bir tişört çıkardı.
Tulumunu çıkarıp seçtiklerini giyerken vücuduna baktı, kollarında ve bacaklarının baldır kısımlarındaki kesiklere gözü takıldı. Ailesi öldüğünden beridir yüreğindeki ağırlığa dayanamadığı her an bir yerini kesmişti. Bazı izler eski ve derindi ama yeni olanlar daha yüzeyseldi zira bu kesikleri yaparken artık ölmek değil yaşamak istiyor ama bunu kendine layık görmüyordu. Acaba Altun bunları görse ne derdi?
Başını sağa sola salladı ve bu düşüncelerini geriye atıp giyindi. Kulak hizasına gelen saçlarını tarayıp hafif bir köpük sürdü. En son olarak Altun'un ona doğum günü için aldığı parfümü sıkıp heyecanla aldığı ve utandığı için süremediği dudak parlatıcısını eline alıp azıcık sürdü. Aynada kendine bakıp gülümsedi Artık hazırdı Altun'a gitmeye ve korkmadan karşısında durmaya.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMBAT (BXB)
General FictionAnkara hikayeleri: 1-ANKARA'YA GÜNEŞ DOĞDU: Eymen- Murat Muğla'nın küçük bir kasabasından Ankara'nın bir köyüne ana okulu öğretmeni olarak atanan Eymen ve Ankara ayazı kadar keskin , sert bir adam olan muhtarın oğlu Murat. Zaman bu iki zıt kutbu nel...