BU BÖLÜM @Ansaneri_ YE İTHAF EDİLMİŞTİR.
MURAT
Elime aldığım telefona boş boş bakarken kafam allak bullaktı. Daha önce de bu yaşananları yaşamıştım. İnsanlar bilmeden , anlamadan bodoslama hükümlerle köydeki yabancıyı yaftalayıp hırpalayarak gidişine neden olmuşlardı. O zaman kendi başıma hareket ettiğim için bu adamların yaptıkları yanlarına kalırken bu sefer farklı olmasını istiyordum. İki sene önce köye gelen doktoru kendilerinden farklı diye döverek hastanelik etmişlerdi. O zaman yapmadıklarım yüzünden doktor hastaneden çıkar çıkmaz gitmiş neredeyse 8 ay sağlık ocağı boş kalmıştı. Bu sekiz ayda pek çok hasta ilçeye ulaşamayıp dönülmesi imkansız bir şekilde zarar görmüştü. Bunlardan biri de Şevket'in babasıydı. Adam beyin kanaması geçirmiş ilçeye gidene kadar beyni oksijensiz kaldığı için yatağa mahkum olmuştu. Bu sefer her şeyi doğru yapmak adına silkelenip telefonun kilidini açarak bulduğum numarayı çevirdim.
" Baba yardımın gerekiyor."
"......."
" Öğretmeni dövmüşler hem de çok kötü. Evime getirdim Şevket ile."
"......."
" Görmedim ama kim olduklarını tahmin etmek zor olmasa gerek."
" ......."
" Tamam bekliyorum"
Telefonu kapattığımda derin bir nefes aldım. Tekrar aynı şeylerin yaşanmasını kaldıramayacağımı şu an daha iyi anlamıştım. Sert bir kabuğun altına sakladığım düşüncelerim Eymen'in ince sesi ile bölündü.
" Öldüm mü?"
Pervasızca söylediği kelimeler kaşlarımın çatılmasına neden olurken geriye dönüp yatakta tavanı izleyen bedene baktım. Başımı sabır dilercesine sağa sola salladıktan sonra:
" Yok daha değil." deyince yüzünde bir gülümseme peydahlandı Eymen'in:
" Çok şükür daha çocuklara öğreteceklerim vardı."
Sözleri ile çatılan kaşlarım havalanırken dün gece bir araba dayak yiyen kendisi değilmiş gibi ağrılarına aldırmadan ayağa kalmaya çalışan bedenin yanına ulaştım. Kalkmasına yardım ederken gözlerini yüzüme sabitlediğinde onu doğrultup ben de ona baktım. Gülümsedi ve başını yana eğdi.
" Hiç göstermiyorsun ama sen galiba süper kahramansın .... Ahhh."
Konuşmasına eşlik eden inlemesi gülüşünü kısa bir süre engellese de ardından tekrar gülümsedi.
" Bunu sana kim yaptı?"
Eymen geriye yaslanıp bir süre düşündüğünde ne düşündüğünü anlamak adına yüzüne odaklanmıştım. Sakin halinin sinir bozucu olduğunu düşünsem de yüzü kalemle çizilmiş gibi düzgün ve huzur vericiydi. İnkar edilemez bir şekilde insanı içine çeken sakin bir ifadesi vardı.
" Kim olduklarını öğrenince ne yapacaksın muhtarın oğlu?"
Sorduğu soruyu önce idrak edemesem de sözlerindeki anlam meraktan çok endişe içerdiği için garipsedim.
" Gerekeni."
Eymen biçimli dudaklarını bükerek buruşturdu. Cevabımdan memnun olmadığını anlasam da neden böyle yaptığını anlamıyordum. Zira yobaz ve kalın kafalı insanların saldırısına uğramış , zarar görüp aşağılanmıştı. Ancak burada olduğu kısıtlı zamanda iyi öğrendiğim bir şey varsa o da Eymen'in herkesi alabilecek kadar büyük bir kalbi vardı.
" O zaman hatırlamıyorum."
İnatçı keçi aklından ne geçiyor acaba? Adaleti kendi ellerimizle mi sağlayacağımızı düşündü dersem galiba haklı olabilir. Zira şikayetçi olsa bile en fazla bir kaç ay içinde bilenmiş olarak geri gelecekler. Yine de birinin bir şey yapması gerekiyordu çünkü kimse var olduğu şekli için yargılanmayı hak etmezdi. Ben düşüncelerim eşliğinde dudaklarını kemiren hocaya bakarken çalan kapı düşüncelerimden sıyrılmamı sağlarken hızla kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda beklediğim kişi babam iken yanında Remzi ve Tarık abileri görmeyi hiç beklemiyordum.
" Selamün Aleyküm Murat, hoca içeride mi?"
" Evet baba içeride ."
Üçü de hızlı ve telaşlı bir şekilde içeri geçtiklerinde yattığı yerde doğrulup bakışlarını kapıya çevirmiş dağılmış bir Eymen beklemiyorlardı. İlk tepki Tarık abiden geldi:
" Siktiğimin itleri ne hale getirmişler çocuğu."
" Tarık sakin ol bu yaptıkları yanlarına kalmayacak endişelenme."
Remzi ve Tarık abinin sözlerine karşın canı acıdığı halde dudaklarını birbirine bastıran Eymen derin bir nefes aldı.
" Kim olduklarını hatırlamıyorum."
Remzi abi gülümseyerek elindeki tespihi koluna takıp hocanın yanına ilişti. Şefkatle yüzüne bakıp elini elinin üzerine koydu.
" Hocam sen iyi niyetlisin anlıyorum. Ama bir de şöyle düşün bunu sadece sana yapmıyorlar. Ve bu nefretleri yüzünden birini canından ederlerse ne olur?"
Remzi abi her daim babacan her daim anlayışlı ama öfkesi tusunami gibi bir adamdı. Eymen bir süre gözlerini endişeli bir şekilde Remzi abinin gözlerinde gezdirdikten sonra fısıltı ile bir isim sayıkladı "Adem" . Devamına ihtiyaç yoktu zira devamı kuyruk gibi peşindeydi bu işsiz güçsüz beyinsiz herifin. Remzi abi hocaya gülümseyerek:
" Onlara elimi bile değdirmeyeceğim hocam kaygılanma. Onlara cezasını zamanında vermesi gerekenler verecek . Ağacı yaşken eğmeyenler." dedikten sonra eyvallah selamı vererek kapıya yöneldiler. Babam kolumdan tutup kapıya ulaşmadan bana eğilerek:
" Dikkatli ol Murat hem hoca için hem kendin için." dediğinde yüzüne bakmadan başımla onayladım. Bu devirde şehri bile sayılı görmüş ilkokul mezunu babam beni anlamasa da koruduğu için minnettardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMBAT (BXB)
General FictionAnkara hikayeleri: 1-ANKARA'YA GÜNEŞ DOĞDU: Eymen- Murat Muğla'nın küçük bir kasabasından Ankara'nın bir köyüne ana okulu öğretmeni olarak atanan Eymen ve Ankara ayazı kadar keskin , sert bir adam olan muhtarın oğlu Murat. Zaman bu iki zıt kutbu nel...