İnanılmaz olaylar insanların başına hiç ummadıkları anda gelir. Korkuyla yaklaştığım adama aşık olmam ya da Davut gibi homofobik bir herifin kuyruğuna aşık olması gibi. Yine de benim her şey mutlu sonla bitmeli felsefem en korkunç olayların içinde bile bir umut ışığı olduğuna inancımdır. Bu düşünceler ile mutfağa geri dönüp soğumaya bıraktığım böreklerimin olduğu tezgahın altına eğilip saklama kabı aramaya başladım. O sırada çalan telefon ile hareket ettiğimde başımı tezgaha çarpıp ufak bir çığlık atınca dışarıdan sevdiğimin gür sesi kulaklarıma doldu.
" Eymen Eymen iyi misin? Bak ses ver yoksa kapıyı kıracağım."
Kıkırdadım ufacık şeylerden nem kapar olmuştu.
" İyiyim geliyoruuuum."
Hızla tezgahın altından çıkarken başımı ovalayarak telefonumu aldım. Arayan kısmına baktığımda Murat'ın canımın içi olarak kayıtlı olan ismini görüp güldüm. Canım benim gelmeden çaldırmıştı, ince ayıcığım benim. Koşarak kapıya gidip açtığımda gözleri endişeden kocaman açılmış sevdiğime sevimli olduğuna inandığım bir tebessüm sundum. Derin bir "oh" çekip beni kollarının arasına aldığında:
" Ceylanım çok korktum" dediğinde bu hali bana çok tatlı gelmişti. Beni bıraktığında dudaklarımı büküp az önce başımı vurduğum yeri göstererek:
" Başımı vurdum." dedim. Kaşlarını kaldırıp yarım bir gülüş ile başımı tutup gösterdiğim yere tüy gibi hafif bir öpücük kondurdu.
" Kıyamam ben bal gözlü ceylanıma."
Şımartılmak, hayatı boyunca hor görülmüş benim gibi biri için bu davranış dünyadaki en büyük nimetti. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girerken ben de kapıyı suratımda kocaman bir gülümseme ile tuttum. İçeri giren Murat bir an durduktan sonra bana dönüp gülümseyerek:
" Kurban olduğum ben sana hiç bir şey yapma demedim mi?" dediğinde cilveli olduğunu düşündüğüm bir ses tonu ile:
" Ama Murat'ım olur mu öyle. Hem her şeyi hazırladım. Sen otur ben işimi halledip geliyorum." dedim. Zıplaya zıplaya mutfağa gidip açık bıraktığım dolap kapısından içeri göz gezdirerek en uygun olduğunu düşündüğüm saklama kabını alarak kapağı kapatıp börekleri yerleştirmeye başladım. İşim bittiğinde kabı bir poşete koyup arkamı döndüğümde kolları göğsünde birleşmiş bana gülümseyerek bakan Murat kapının pervazına yaslanmış beni izliyordu.
" Ne yapıyorsun yiğidim?" dediğimde
" Dünyadaki en güzel manzarayı seyrediyorum." dedi. Söyledikleri ile yanaklarım kızarırken saklama kabını kapının yanındaki masaya bırakıp yanına küçük adımlarla giderek elimle eğilmesini işaret ettim. Tek kaşını kaldırıp itaat ettiğinde ise dudağına küçük bir öpücük kondurup hızla içeri geçtim. Kapıyı kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra son kontrollerimi yapıp odadan çıktım. Murat hazırladığım börek kabını almış kapıda beni bekliyordu. İçim içime sığmazken neşeyle yanına gidip ayakkabılarımızı giyerek evden çıktık.
Arabaya bindiğimizde Murat'ın kontağı çevirmesi ile içerisini eski ama mutluluk dolu bir şarkı doldurdu.
"Bana bir masal anlat baba
İçinde bütün oyunlarım
Kurtla kuzu olsun şekerle balBaba bir masal anlat bana
İçinde denizle balıklar
Yağmurla kar olsun güneşle ay...."
Şarkıyı yavaş yavaş mırıldanırken babamın yaptıkları aklıma gelse de yanımdaki adamın ailem olduğu gerçeği tuttuğu ellerim ile içime işlerken bütün hüzün yerini umuda ve sevgiye bırakmıştı. Neşe ile süren yolculuğumuz ağaçlık bir alanda bizi bekleyen insanların telaşlı hazırlıklarını görmemizle son buldu. Ela beni görür görmez koşar adım yanıma gelip kollarını boynuma dolarken ellerim havada arkadan gelen kocasına baktım. Gülümseyerek bize bakan Tekin ile rahatlayıp kollarımı sırtına yerleştirdiğimde sıcak ve samimi kıkırtısını hissedip ben de gülümsedim. Ela benden ayrılıp yüzüme bakarak:
" Sonunda aramıza katıldın. Çok güzelsin." dediğinde utanıp alt dudağımı ısırdım. Ela kahkaha atarken Murat Ela'ya:
" Yeter artık sevgilimi utandırma Ela." dediğinde bakışlarım yeri buldu. Ela ise samimi bir kahkaha atıp:
" Siz çok güzelsiniz ama." dedikten sonra benden ayrılıp karşımda durduğunda merakla başımı kaldırdım.
" Eymen seni tanıdığım için çok mutluyum. Umarım bir ömür değerli dostumuza sevgi ve saygı ile yoldaşlık edersin." dedi. Yüzündeki güzel gülüşü ile bana bakan Ela'ya gözlerim dolarak bakıp:
" Amin " dediğimde kolumdan çekiştirip mangalın başına sürüklemeye başladı. Hava sıcak yeni tanıdığım bu insanlar daha da sıcaktı. Umarım hayatımdaki yerleri daim olur diye dilekler tutarak mangalın başına ulaştık. Sonrasında bizi kolay bir yol beklemese de yanımda sevdiğimle birlikte hayatımda ilk defa dostlarım vardı. İşte yaşamı gülerek geçirmek için iyi bir neden size.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMBAT (BXB)
General FictionAnkara hikayeleri: 1-ANKARA'YA GÜNEŞ DOĞDU: Eymen- Murat Muğla'nın küçük bir kasabasından Ankara'nın bir köyüne ana okulu öğretmeni olarak atanan Eymen ve Ankara ayazı kadar keskin , sert bir adam olan muhtarın oğlu Murat. Zaman bu iki zıt kutbu nel...