Yaşadığımız dünya sürpriz yumurta gibidir. Kimi yaşım artık büyüdü alamam diye elinin gerisi ile iterken kimisi ise merakla içinden çıkacak sürprize uzanır. Ben ikiniciyim. Ne kadar insanlar bunu aptallık olarak görse de bence bize sunulan sürprizlere daha ılımlı yaklaşmak gerekir. Örneğin Murat hayatın bana sunduğu sürprizlerden biriydi. Korkarak baktığım, sert mizaçlı görünün muhtarın oğlu iki gün boyunca bana bebek gibi özenle bakarak beni şaşırtmayı başarmıştı. Nedense Murat'a baktığımızda aklıma kaplumbağalar geliyordu. Dış kabuğu sert ama içi yumuşacık. Tabi ki öfkesine hedef olmak istemezdim. Buraya geldiğim ilk ay Murat'ı köyün kızlarından birini taciz etmeye çalışan bir grup gencin döverken görmüştüm. Öfkesi gözlerinden taşmış korkunç görünüyordu. Aslında bunu yapacak kadar düşen insan müsveddeleri ancak bundan anlarlardı ama çevresindekilerin bile gücünün Murat'ı durduramaması onu gözümde korkunç bir yere koymuştu.
Onunla geçirdiğim iki günde ise bambaşka bir Murat ile karşılaşmıştım. Ancak kendimi toparladığımda ona ve muhtara teşekkür edip evime dönmüş dönerken de her ihtimale karşın Murat'ın telefon numarasını almıştım. Başıma tekrar bir şey gelmesi ihtimaline karşı numarasını veren Murat'ın bunun beni ne kadar mutlu ettiğini bilmiyordu ve şimdilik bilmesine de gerek yoktu. Eve geldiğimde alt katımdaki yaşlı çiftin endişeli bakışları Murat'ı görünce hafiflese de yüzümün halini görünce yeniden alevlendi. Ben ufak bir kaza geçirdim diye onları sakinleştirirken Murat sessizce beni izlemişti. Şimdi ise dersimi bitirmiş eve geldiğimde benden önce muhtarın gönderdiği kazan dolapta dursa da canım çikolatalı puding çektiği için ocağın başında hazırlıyordum. Yemek yapmayı fazlası ile iyi biliyordum ama nedense geldiğim zaman hastalanınca bana yemek göndermeye başlayan muhtara artık iyi olduğumu ve bana yemek göndermesine gerek olmadığını anlatamamıştım. Bu arada Murat her gün işten eve ulaştığımda mesaj atmamı tembihlediği için heyecanla ocaktaki pudingin altını kısıp telefona ulaştım.EYMEN: Merhaba
MURAT: Hoca sıkıntı mı var?
EYMEN: Hayır hayır Murat. Sadece elim kolum sağlam artık yemek göndermeyi bıraksan diyorum.
MURAT: Daha yeni ayaklandın iyileşince bakarız.
EYMEN: İyileştim bak puding bile yapıyorum.
MURAT: Onu yemekten önce yemeyi planlamıyorsun değil mi?
EYMEN: Aslında planlıyorum ama şimdi sen böyle imalı söyleyince bir düşündüm.
MURAT: Düşünme yemekten sonra yersin.
EYMEN: gvlkdsfjgpgj Sen hep böyle korumacı mısın?
MURAT: İleri mi gittim?
EYMEN: Yok ileri gitmedin haklısın aslında ama farkında mısın ben koskoca adamım.
MURAT: Güldüm. Oradan bakınca pek koskoca adama benzemiyorsun.
EYMEN: Murat gülünce random atarsın.
MURAT: Random o ne ki?
EYMEN : Yukarıdaki gibi karışık harfler yazarsan güldüğünü anlar mesajlaştığın kişi.
MURAT: Ben ondan anlamam, sen konuyu kaynatma da yemeğini yemeden onu yeme.
Ekrana boş boş baktım annem öldüğünden beri ilk defa biri hayatıma bu kadar giriyor ve beni bu kadar özel hissettiriyordu. Herkesin gördüğünden farklı olarak ben yetişkin bir bireydim. Hayata gülümseyerek bakan yüzümün arkasında da bir ben vardı ve o ilk defa yaşadıkları o kadar acıya rağmen gülümsedi. Yüzümdeki gülüşü bozmadan telefona geri döndüm.
EYMEN: Tamam yemem ve teşekkür ederim.
MURAT: Neden?...
EYMEN: Beni yargılamadığın için.
MURAT: Haddim olmayan işlere karışmam. İnsanları seçtikleri yaşam , oldukları kişi ya da inançları için yargılamak haşa bir kulun hakkı değildir. Sen düşünme bunları bir ihtiyacın olursa yazmaktan çekinme.
EYMEN: Aslında bir ihtiyacım var.
MURAT: Konuş.
EYMEN: Yarın benim doğum günüm ama kimsenin haberi olsun istemiyorum. Beni öğleden sonra Ankara'ya bırakır mısın?
MURAT: Olur da neden kimse bilmesin ve Ankara da ne işin var?
EYMEN: O günü kutlayamıyorum, o gün aynı zamanda annemin öldüğü gün. Ve Ankara da çocuk esirgemeye gidip defter falan götüreceğim.
Yüzüm kıpkırmızı gözlerim ise yaşarmaya başlamıştı. Doya doya doğum günümü kutlayamamak canımı yaksa da beni ben olarak seven ve her dem bana destek olan annemin öldüğü gün doğum günümü kutlamak zoruma gidiyordu. Oysa annem ölmeden önce yas tutmamam konusunda bana yemin verdirmişti . Ama olmuyordu, yalnızlığımız başlangıcı olan annemin öldüğü gün ben doğduğum için mutlu olmayı doğru bulmuyordum yapamıyordum. Telefonuma gelen bildirim ile gözlerim ekrana takıldığında gülümsedim.
MURAT: Tamam okul çıkışı seni evden alırım .
MURAT: Üzülme .
Kıt kelimeleri o kadar yerinde ve zamanlıydı ki farkında olmadan nefes almamı sağlıyordu.
EYMEN: Teşekkür ederim , görüşürüz.
MURAT: Görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMBAT (BXB)
General FictionAnkara hikayeleri: 1-ANKARA'YA GÜNEŞ DOĞDU: Eymen- Murat Muğla'nın küçük bir kasabasından Ankara'nın bir köyüne ana okulu öğretmeni olarak atanan Eymen ve Ankara ayazı kadar keskin , sert bir adam olan muhtarın oğlu Murat. Zaman bu iki zıt kutbu nel...