BÖLÜM 9

564 39 104
                                    

Vegas;

Yaşadığımız o geceden sonra onu görmesem de, sürekli aklım ondaydı. O geceki hali, gözlerinde gördüğüm anlık korku yüzünden iki gündür içimde anlamlandıramadığım bir hisle boğuşuyorum. Yaşadığımız şeyle ilgili hiç bir pişmanlığım yok, Pete'i gördüğüm ilk andan beridir yapmak istediklerimin bir kısmını bile yapmış sayılmam fakat ben onun bedeninde kaybolmuş ve kendimden geçmişken sonunda onu o halde görmek içimde bir sıkıntı yarattı ve bir türlü atamıyorum.

Şirket kapısından içeri girdiğimde kendimden emin duruşunu bozmadan ilerledim, Pete ile aynı odayı paylaşacağımızı öğrendiğimden beri bu anın gelmesini bekliyorum. Beni yine saçma sapan oyunlarına çeksin, o ukala duruşu ve alaycı tavrıyla da olsa benimle ilgilensin istiyorum. Pete'in kendine has aurasına kapılmamak mümkün değil, benim yerimde kim olsa ona kendini kaptırırdı. Ona karşı sevgi hissetmiyorum, ya da aşk değil bu biliyorum sadece red edilemez bir çekim var aramızda ve gayet memnunum bu durumdan. Şuan Petein kafasını kurcalayan tek bir sıkıntı var. Pan... Evet o çocuktan bir an önce kurtulmalı ve Pete'in ilgisinin bir tek bende olmasını sağlamalıyım, fakat nasıl yapacağımı bilmiyorum. Sanırım şuanlık en iyisi akışına bırakmak.

Derin bir nefes alıp kapısında durduğum odadan içeri girdiğimde kendi masasının yanındaki askıya ceketi asan adamı görünce gülümsemeden edemedim.

-Günaydın.

-Günaydın Vegas.

-Geç mi kaldım?

-Hayır, bende yeni geldim.

Oldukça mesafeli ve gergin duruyordu. Sanki aramızda hiç bir şey olmamış gibi davranıyor gözlerime dahi bakmamaya özen gösteriyordu. Tamda istediği gibi, benimle çıkar arkadaşlığı dışında iletişimde olmadan 'Rakip' olarak devam edecek...

Onun ciddiyetine karşılık bende oldukça ciddi bir tavırla masama geçtim. Yerleştikten sonra daha ben gelmeden masamda yerini alan dosyalara göz gezdirmeye başladım, pekala madem rakibim öyle istiyor olması gerektiği gibi çalışalım. Uzun süre ikimizden de ses çıkmadı, onun aksine ben sürekli kaçamak bakışlarla temas kurmak için an kollasam da , Pete yanlızca işine odaklanmış şekilde telefon görüşmeleri hariç konuşmuyordu.

Çoktan öğlen olduğunda yine bana bir şey söylemeden ayağa kalktı, başımı kaldırıp bu defa kaçamak olmayan bir şekilde baktım, ceketini giydikten sonra masadaki telefonunu cebine koydu. Sonrasında bana döndü.

-3 gibi döneceğim kolay gelsin.

-Pete!

İsmini söyleyerek aceleyle ayağa kalktığımda duraksadı. Ne yani öylece gidecek mi?

-Hm?

-Nereye gidiyorsun?

-Öğle yemeği vakti Vegas.

-Anladım.

-Sorun mu var?

Ellerini cebine koyup ilgisiz bir tavırla omuzlarını silkerek konuştuğunda kollarımı göğsümde bağlayarak ona doğru bir kaç adım attım.

-Yemeği birlikte yiyebiliriz. Tabi istersen.

-Ah, teşekkürler ama Pan ile buluşacağım.

Kolundaki saate bakıp acele bir tavırla tekrar kapıya döndü.

-Hatta geç bile kaldım, hoşçakal Vegas.

Başka bir şey söylememe fırsat bile vermeden kapıdan çıktı. Arkasından bir kaç dakika öylece bakarken vücudumu yakan bir sinir dalgası kanımı kaynatıyordu. Neden olduğunu bilmesem de şirkette bu şekilde olacağımızı düşünmediğimden sanırım, kızgın hissediyordum. Pekala kabul etmem gerekirse saçma bir kıskançlık ve öfkeye teslim oldum.

RAKİP (VegasPete)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin