Yatakta sıkıntı ile tekrardan sağa dönerken son birkaç dakikadır aynı şeyi yaptığımı fark etmiştim. Evren abi gelmişti. Onu başımdan kovmuştum. Ama Asrın abinin gelmesini ve beni ikna etmesini de bekliyordum her zaman ki gibi. Onunla barışmayacaktım ama gene de bunu istiyordum. Üstümde ki çarşafı kafama kadar örterken büyük bir of çektim. Maldım ben... Gerçekten akıllanmaz bir salaktım ben. Haklıydı Asrın abi. Kimdi o adam ve ben niye bu kadar çabuk güvenip, gardımı indirmiştim ona karşı... Gece vakti arabasında nasıl uyuya kalmıştım? Hangi akıl ve mantıkla?
Kapım bir anda çok hızlı bir şekilde açılırken kafamı şaşkınca o tarafa çevirdim. Gelmişti işte. "Çıkar mısın? Yatacağım." diye mırıldanmaya çalıştım uykulu bir sesle.
"Hayır." dedi net ses tonu ile,
"Üstüm müsait değil. Çıkar mısın?" diyerek tekrar ettim sorumu.
"Hayır?" dedi bir daha,
"İstemiyorum gelmek, boşuna dil dökmene gerek yok." diyerek göz devirdim huysuz bir şekilde.
"İstersen gel, istemezsen gelme." diye yanıtladı umursamazca. Kırıldım.
"... Çıkar mısın odamdan?" dedim başka bir şey diyemeyerek. Ağlayacaktım çünkü biraz daha zorlasam.
"Hayır." diye tekrarladı kendini ciddi bir şekilde. Omzumun üstünden ona bakarken pes edip geri arkama döndüm yattığım yerde. Çarşafı biraz daha çekerek üstümü iyice kapattım. Gözlerimi yumup ağlamamak için kendimi sıktım. Odanın içinde ayak sesleri yanıma kadar gelince geri açtım gözlerimi. Elini tam kafamın yanına koyup, yatağımın kenarına yere çökünce naptığını izledim sakin bir şekilde. Uzun, damarlı eli yüzümün tam yanındayken nefesimi versem hissedecekti. Yerine iyice yerleşip, kahve harelerini gözlerime kitlerken elini çekmedi. "Özür dilemeye gelmedim."
"...Özür beklemiyorum."
"Ayperi! Haklı olduğumu biliyorsun?"
"..."
"Söylesene."
"Neyi?"
"Haklı olduğumu." kaşlarımı çattım. "Niye böyle bir şey diyeyim ki?"
"... Benimle tartışmaktan nefret etmiyor muydun?" dediğinde yutkunarak dudaklarına kaydı bakışlarım. "Ediyorum."
"Yapma o zaman Ayperi."
"Ben bir şey yapmadım! Sen bana bağırdın, sen beni tek bıraktın kendi evinde, kapı da çarptın... Üzüldüm mü, kırıldım mı umrunda bile olmadı. Haklı ol veya haksız... Ben sana kırıldım, Asrın abi."
"Bende sana kırıldım, Ayperi... Sikimde değil o adam. Bana yalan söyledin. Bende kırıldım."
"Ben... Özür dilerim. Bu hataydı tamam mı? Haklısın bunda, özür dilerim. Ama..."
"Ama?" diye sorulduğunda sesinde ki meraktan Alp'le ilgili bir şey diyeceğimi düşündüğünü anlamıştım. Yanılıyordu. "Sende özür dile. Onun için değil, beni kırdığın için." diye mırıldandım. Durdu. Yüzümün her noktasını izledi bir süre. Sonra yanımda ki eli yanağıma yöneldi bir anda. Parmakları tenime dediğince kirpiklerimi yumdum usulca. Yanağımın her tarafını yumuşak dokunuşları ile gezindi sayamadığım dakikalarca. "Özür dilerim... Bir daha da benim yüzümden ağlama. Dayanamam ben Ayperi."
"Üzme, ağlatma o zaman..."
"...Görüşme o adamla. Kendin için yap bunu. Acele etme, insanların aklına girmesine izin verme." art arda sıraladığı cümleler ile gözlerimi tekrardan açtım. Yumuşacık bakan bakışlarına odaklandım ama o elini çekmedi. Yüzüme düşen saç tutamlarına ulaştı bu sefer. Bir şey diyemedim. Cevap vermek istemedim çünkü kendimden emin değildim. Ona yalan söylemek istemiyordum. Bu saatten sonra bir daha asla söylemek istemediğim için kendime söz vermiştim. Şuan vermiştim çünkü ilk defa benimle açık açık duygularını paylaşmıştı. Bu benim için çok önemliydi. "Niye cevap vermedin? Üzecek misin beni?"
![](https://img.wattpad.com/cover/281602889-288-k57728.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Arkadaşları
Roman pour AdolescentsBir haber ile hayatının dengesi bozulan saf bir kız. Onun birbirinden değişik karaktere sahip olan abileri ve ablaları. Tabi birisi kendisini abisi olarak görmüyordu... Yıldızlar mahallesinde 17 senedir yaşayan ve yaşamaya devam eden Ayperi Karan...