Kısa, soğukla ılık arasında bir duştan sonra küvetten çıktım. Bu küvete su doldurup içinde kesinlikle sefa sürecektim ama şimdi yemek için acele ettiğimden duş alıp çıkmıştım. Bornozumu üstüme geçirip kuşağımı bağladıktan sonra dolaptan saç havlusu aldım. Kafamı yere eğerek saçımı havlu ile suyunu aldım ama kafama bağlamadım. Kafama havlu ile bağlayınca nedense nefes alamıyormuşum gibi geliyordu. Kapıya doğru yürürken omzuma dökülmüş saçlarımı elimdeki havlu ile kurulamaya devam ediyordum. Kapı kulbunu aşağı indirirken kapı garip bir şekilde bana doğru hızlı bir şekilde gelirken göz açıma damarlı bir el girerken neden hızlı açıldığını anladım. Kafamı yukarı kaldırıp ifadesiz yüzü anlık şaşkınlığa bırakan Asrın abinin yüzüne, utanç ile kızaran yanaklarım ile baktım.
Elim anlık olarak hafif açık olan göğsüme giderken Asrın abi ağzında sessizce bir küfür geveleyip kafasını yana çevirdi. "Pardon, boş sandım." dedi, sertçe yutkunurken hareket eden adem elmasına kaydı bakışlarım. Sanki o görecekmiş gibi kafamı sallayıp "Sorun değil, sorun değil. Ben geçeyim hemen." dedim sıkıla darıla.
Sola doğru geçerken hafifçe omzuna çarpmıştım. Çarpmanın etkisiyle bornozum omzumdan kayıp düştü, hızlıca yürüyüp odamın kapısını açıp kendimi içeri atıp kapımı kapattım. Anlık karşılaşma yüzünden utanmıştım. Sırtımı kapıya yaslayıp derin bir nefes alırken gözümü kapattım. Bu süre zarfında banyonun kapısı kapanmış hatta çok geçmeden açılmış adım sesleri uzaklaşmış yerini sessizliğe bırakmıştı. Gözümü açıp kapıdan ayrıldım, bavuluma yürüyüp birkaç uygun kıyafet çıkarıp giyinmeye başladım. Altıma bol, hafif yırtık bir pantolon takarken üstüne bisiklet yaka, sıfır kol bej rengi bir crop taktım. Boy aynasından kendime bakarken üstümü çok boş görünce koyu yeşil çok uzun sayılmayan bir gömlek taktım ama iliklemedim. Hala ıslak olan saçlarımı havlu ile tekrar kurulayıp açık bıraktım. Kulağıma küpe takıp odadan çıkıp aşağı merdivenlere yöneldim. Gereksiz utanmıştım. Bu çok normal bir şeydi ama karşımda ki Asrın abi olunca ister istemez duygularımın önüne geçemiyordum.
✨
Elya ablayla birlikte mutfakta içimizi fetahlatacak çikolatalı bir tatlı yapıyorduk. Küçüklüğümden beri beni mutfağa çekip bir sürü yemek yapmayı öğretirdi. Şuan bir şeyler biliyorsam onun sayesindeydi. Tepsiye döktüğümüz kek harcını kapağını açtığım fırına dikkatlice koyarken Elya ablanın mikserle karıştırdığı kremanın sesine benim telefonumun melodisi karışınca hafifçe yerimden doğruldum. Fırının kapağını kapatıp arkamda ki tezgaha doğru gittim. Telefonun ekranında "Babam" yazısını görünce kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Demek ki beni unutmamıştı. Telefonu kakao ve un olan elimin tarafına değdirmeyerek kulağıma götürdüm.
"Alo?" dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak. "Alo, kızım. Nasılsın çiçeğim?" dedi etraftan gelen yabancı sesler ile. Acaba hangi ülkedeydi? "İyiyim... Sen?" diye sordum. Cidden hiç bir şey olmamış gibi mi konuşacaktık. Göz ucuyla Elya ablaya baktığımda hâlâ krema ile uğraştığını gördüm. "İyiyim. Her şey yolunda değil mi? Tatile gitmişsiniz, eğleniyor musunuz çok?" Garip bir şekilde neşeli çıkan sesine anlam veremeden kaşlarımı çattım. "Evet, iyi her şey." dedim. Derin bir nefes sesi duyduğumda iç çektiğini anladım. "Sesini özlemişim..."
"Arasaydın duyardın baba."
"Evrenle konuşuyordum, halinizi hatrınızı biliyordum ondan..."
"Evren abiyle konuşmaya devam et o zaman" diye geveledim ağzımda onun anlamayacağı şekilde. Elya ablanın bakışları üzerimde hissedince rahatsızca yerimde kıpırdandım. "Ayperi... Özür dilerim. Benim sizin geleceğiniz için çalıştığımı biliyorsunuz." dedi emin sesiyle."...Teşekkür ederiz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Arkadaşları
Fiksi RemajaBir haber ile hayatının dengesi bozulan saf bir kız. Onun birbirinden değişik karaktere sahip olan abileri ve ablaları. Tabi birisi kendisini abisi olarak görmüyordu... Yıldızlar mahallesinde 17 senedir yaşayan ve yaşamaya devam eden Ayperi Karan...