Burnumun ucunda bir sızı vardı. Kalbim artık hızlı atmıyordu ama içimde olan boşluk hissi hâlâ duruyordu. Sandalyenin üstüne koyduğum bacaklarımı kollarımla daha çok sardım. Niye böyle bilmem ama hava kararmasına rağmen oturduğum yerde bir kere bile hareket etmemiştim, konuşmamıştım. O kadar ki dudaklarım bile kurumuştu. Yine de fark edilmek istemiyordum. Beni görmesinler, beni duymasınlar ama ben onları sessiz sessiz dinleyim... Tam karşılarında olmama rağmen bu kabus olsun bitsin istiyordum. Onun evinin bahçesinde oturuyorduk. Ben en baş köşede oturmuştum Gökhan abi de tam karşımda diğer uçta... Hava kararmış hatta serinlemişti ama bir tek benim omuzlarımda hırka vardı. Diğerleri bunu düşünecek durumda değildiler. Gökhan abinin sağ tarafına Evren abimle o oturuyordu. Sol tarafında ise yeni gelen Mert abi. Masanın üstünde, hepimizin ortasında iki küçük paket... İçlerinde zehir olan.
Ben gözlerimi Gökhan abiden ayırmıyordum. Gökhan abi hiçbirimizin gözüne uzun bir süre bakamıyordu. Eli hep saçlarına veya ensesine gidip, ne yapacağını bilemez halde bakışlarını kaçırıyordu. Utanıyordu ama buna gerek yoktu. Bu ortamda bir tek kendisinden utanması gerekirdi çünkü bu kötülüğü kendisine o yapmıştı. Benim ve Gökhan abi dışında diğerleri sinirliydi. Aşırı sinirli. Aralarında Mert abi biraz daha sakin ve düşünceli duruyordu. Emindim ki kendi yaşadıkları gözünün önüne geliyordu. Az önce hararetli bir tartışmadan yine sessizliğe bürünmüş masada ki tek ses, onun sandalye kulbuna sabit bir ritimde vurmasıydı. Temas bağımlısı olduğunu biliyordum. Boş olduğu her zaman bir yere dokunma veya tutunma ihtiyacı duyuyordu. Ama şuan tamamen kendini dizginlemek için yaptığı aşikardı. Ağlayarak ona gelmiştim, sarılmıştım, Ege'nin geldiğini söylemiştim, benim için korkmuş ve endişelenmişti... "Ege nereden biliyor?"
"Valla bilmiyorum. Ege'yle bir alakam yok. Niye öyle bir şey demiş, ne amaçlamış bilmiyorum." Gökhan abi yine dudaklarını bastırarak sessizliğe bölen Evren abime çekinerek cevap verdi. "İnanmıyor musunuz anlamıyorum ama sarhoşken arkadaşlarım içeceğime katmış. Birkaç kere yapmışlar bunu. Bir süre sonra alkol çekiyor canım sandım ama meğer uyuşturucuymuş beni çeken. Bağımlılık değil bu yemin ederim. Çok olmadı öğreneli... Sadece biraz zorlandığımda alıyorum. O kadar."
"Senin yapacağın arkadaşları sikeyim ben Gökhan!"
"Asrın haklısın! Ben zaten kestim ilişkiyi ama bazen çok zorlanıyorum. Kriz gi-" çekinerek bana baktığında sustu. "Mecburen ulaşmak zorunda kaldım onlara. Size söyleyemedim, onlarında işine geldi. Ama bunun Ege ile ilgisi yok. Belki satın aldıkları kişi tanıdıktır..."
"Ne katıyorlarmış içeceğine?"
"Bilmiyorum. Allah belamı versin sadece kendimi durdurmak için ne verdilerse onu ku-" bal rengi gözleri her benimle buluştuğunda susmak zorunda kalıyordu. "En az sizin kadar bilgisizim. Ve yemin ederim bağımlı değilim-"
"Ne bok olduğunu bilmene rağmen kendini dizginleyememişsin Gökhan? Ne bağımlılığından bahsediyorsun?!"
"Evren, ben kendimi bilmez miyim? Bağımlı değilim. Olmadan da olabilir, biliyorum."
"Ege de bağımlı olmadığını iddia ediyordu Gökhan... Sonra uyuşturucu satarken bulduk."
"Mert?"
"... Ben bağımlı olduğumu kabul ettim, kardeşim. 20 yaşında kocaman adamdım ama annemle tedaviye gittim günlerce. Küçük bir çocuk gibi... O kadın bunu hak etmiyordu çünkü, senin annen bunu hak etmiyor." Mert abi masada ki bakışlarını kaldırmadan sessizce konuşunca Gökhan abinin gözünden bir yaş aktı. "Biliyorum! Biliyorum! Ne derseniz tamamım. Tedavi mi, tedavi! Hastane mi, hastane! İstiyorsanız beni dövün, ağzıma sıçın. Yemin ederim razıyım... Bana öyle bakma Ayperi, nolur. Ben gerçekten bağımlı değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Arkadaşları
Teen FictionBir haber ile hayatının dengesi bozulan saf bir kız. Onun birbirinden değişik karaktere sahip olan abileri ve ablaları. Tabi birisi kendisini abisi olarak görmüyordu... Yıldızlar mahallesinde 17 senedir yaşayan ve yaşamaya devam eden Ayperi Karan...