31. Bölüm

1.3K 58 27
                                    

İŞTE O BEKLENEN BÖLÜM!

Keyifli okumalarrr

×××

12-B'nin kapısından içeriye girdiğimde bakışlarımı sınıfın içerisinde gezdirdim. Oğuz burada yoktu.

Oflayıp bu kattaki erkekler tuvaletine doğru yol aldım. Kapının önünde durduğumda kaşlarımı çattım. Ne yapacaksın Leyla içeri dalıp pardon Oğuz burada mı diyeceksin?

Kafamı iki yana salladığım sırada tam gidecekken Atakan tuvaletten çıkmıştı. "Kızlar tuvaleti burası değil"

"Biliyoruz herhalde" deyip arkasında duran kapıya bir bakış attım. "Oğuz içeride mi?" Atakan kaşlarını çattığında ellerini cebinden çıkartmıştı.

"Onu mu arıyorsun?"

"Evet, içerde mi değil mi?"

"Değil, onunla ne işin var?"

"Sanane"

Arkamı dönüp oradan uzaklaştığımda spor salonuna girip bakındım. Burada da yoktu. Bu çocuk neredeydi?

Buraya doğru gelen Mert'i gördüğümde onu durdurdum. "Leyla ne yapıyorsun burada?"

"Şey Oğuz'u arıyorum"

"Oğuz'u mu ne yapacaksın onu?" Gözlerimi kaçırdığımda dudağımı ısırdım. "Onunla konuşmam lazım"

"Anlaşıldı, bahçede olabilir"

Gülümsedim. "Tamam sağol" Mert'in yanından ayrıldığımda bahçeye çıktım. Bakışlarımı etrafta gezdirdiğimde onu basketbol potasının altında arkadaşlarıyla birlikte görmüştüm.

Derin bir nefes aldım. Evet, bunu yapabilirdim.

Adımlarımı hızlandırıp onlara doğru ilerlediğimde kalp atışlarım hızını arttırıyordu. En sonunda yanlarına gittiğimde hepsinin bakışları bana dönmüştü.

"Oğuz biraz konuşalım mı?"

"Abi siz gidin birazdan geliyorum" Oğuz, elini arkadaşlarının omzuna koyup onları gönderdiğinde gitmelerini bekledi ve bakışlarını bana çevirdi.

"Aklıma geldi beni Hande hoca çağırmıştı, gitmem lazım"

Bunu beklemiyordum işte. Kaşlarımı çattığımda Oğuz yanımdan geçip gidecekken önünü keserek onu durdurdum.

"Benimle konuşmayacak mısın?"

"Gitmem gerekiyor"

"Hayır" dediğimde elimi hava kaldırıp onu bir kez daha durdurdum. "Seni hoca falan çağırmadı biliyorum"

"Neden geldin?"

"Ne demek neden geldim? Konuşmak istiyorum"

Bakışları kısa bir süre saçlarımda gezindiğinde dudaklarını araladı. "Seni dinliyorum"

Benim tanıdığım Oğuz bu değildi. Neden böyle davranıyordu?

"Dün akşam bana söylediklerinde ciddi miydin?"

"Leyla dün yeterince konuştuk, lütfen.. gitmem lazım"

"Oğuz" dediğimde sinirden gözlerimin içi dolmuştu. "Beni neden ciddiye almıyorsun?" Sustum ve cevabından korktuğum soruyu sordum. "Beni artık sevmiyor musun?"

"Vazgeçtim"

"Ne?" Diye bir fısıltı çıktı dudaklarımdan. "3 yılımı verdim sana plotonik de olsa gerçekten sevmiştim özellikle son 1-2 ayda seninle konuşmak çok güzeldi, sana sarılmak... Ama yoruldum sanırım dediğin gibi hayatından çıksam ikimiz için de çok iyi olacak"

"Vazgeçiyorumda ne demek Oğuz? Beni kendine alıştırıp da öyle veda konuşması yapamazsın"

"Kusura bakma" yanımdan geçip gittiğinde şok içinde kalakalmıştı. Hayır, hayır buna izin veremezdim.

"Oğuz ben seni seviyorum!"

Oğuz kalakaldığında şuan dediklerime bende inanamıyordum. Tek bildiğim bana iyi geldiği, iyi hissettirdiği ve onu kaybetmek istemediğimdi.

Oğuz yavaşça arkasına döndüğünde ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Gözleri gözlerimi bulduğunda kaşlarını çatmıştı.

Aramızdaki mesafeyi kapatıp önünde durduğumda devam ettim. "Seni affetmem gereken kişi benim ama şu hale bak beni peşinde koşturuyorsun resmen" güldüm. "Dediğin gibi son 1-2 ayda hayatıma girdikten sonra bana çok güzel şeyler hissettirdin. Gerçekten hiç kimsenin hissetiremediğini sen bana hissettirdin hemde seni görmediğim halde"

"Atakan sana hissettirmişti sanki"

"Ya" deyip sinirle ona baktım. "Öyle bir şey yok. Ben hiç bir zaman ona bir şey hissetmedim"

"Hmm" dediğinde gülümsemişti. "Gerçekten beni seviyor musun?"

Kafamı salladığımda dudağımı ısırdım. Irmak ile bu konuyu konuştuktan sonra çok düşünmüştüm. Kendime itiraf edememiştim ama şuan ilk defa dile getiriyordum.

Ben, Oğuz'u seviyordum.

Aklıma gelen şeyle korkuyla ona baktım. "Vazgeçtiğini söylemiştin"

"Seni sevmekten değil, sevgimi sana göstermekten vazgeçmiştim"

"Neden?"

"Beni sevmediğini düşünüyordum"

"Hmm" dedikten sonra aramızda kalan mesafeye küçük bir adım daha atarak ona yaklaştım. "Peki mesajda en son sana söylediğim şeyi hatırlıyor musun?"

"Bana yanlış düşündüğümü gösterecektin"

"Aynen öyle" bakışlarımı yüzünde gezdirdiğimde yutkundum. Kıvırcık açık kahverengi saçları ve aynı tonda gözleri vardı. Diğer erkeklere göre ise büyük olmayan düz bir burun ve alt dudağı üst dudağından kalın olan dudaklarıyla gerçekten çok iyi gözüküyordu.

Onu incelemeyi kesip gözlerinin içine baktım. "Seni sevdiğimi söyledim. Bu yüzden bana bir şeyler hissettiremediğini düşünmekte yanıldın. Ayrıca" derken Oğuz'un sırıttığını farketmiştim. " 'Sana yazmak hataydı' demiştin, hata mıymış?"

"Hayır, hayatımda verdiğim en iyi karardı kıvırcık" Oğuz bunu söylerken bana biraz yaklaştığında aramızda bir karış mesafe ya vardı ya yoktu. Kalp atışlarım dışarı fırlamak istercesine atarken Oğuz bana biraz daha yaklaşmıştı.

"O-oğuz"

"Efendim kıvırcığım?"

Ben diyecek bir şey bulamazken bana iyice yaklaşmasıyla gözlerimi kapatmıştım. Güldüğünü duyduğumda kıkırdadım. Kalbim... Felaket derecede atıyordu.

Sakinim, sakinim!

Burnumda hissettiğim dudaklarla kalakalırken ben beni öpmesini beklemiştim. Gülerek, geri çekilmeyip kollarımı boynuna doladığımda Oğuz'un elleri çok geçmeden belimi bulmuştu.

"İyi ki üç yıl boyunca seni sevmekten vazgeçmedim. Bekledim, sabrettim ve şuan beni hiç olmadığım kadar mutlu ettin" kıkırdadığımda ensesindeki kıvırcık saçlarından elimi çekmedim.

"Seni seviyorum kıvırcık"

"Seni seviyorum Oğuz"

×××

Sonunda bee, diyenler?

Oy vermeyi unutmayın! <3





KIVIRCIK || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin