(Mert'in anlatımıyla)
"Tarihçi artık anılarını anlatmaktan ders işleyemiyor"
"Ne güzel işte" diye Kerem'e cevap verdiğimde kantindeki boş masanın bir tanesine geçip oturmuştuk. "Beni sarmıyor" omuz silktim. "Doğrudur"
"Mert" bakışlarımı Kerem'e çevirdim. "Aramızda bir sıkıntı yok değil mi?" Kaşlarımı çatıp dudak büzdüğümde omuz silktim. "Olması mı gerekiyor?"
"Yani son zamanlarda bana değişik davranmaya başladın gibi hissediyorum. Üstüne çok gelmemeye çalışıyorum ama arkadaşlığımızın bozulmasını istemem. Bir sıkıntı varsa konuşalım"
Derin bir nefes aldım. Bir kez daha mantıklı konuşmuştu. Acaba böyle olmaktan sıkılmıyor muydu?
Kerem benden bir cevap beklerken ne diyeceğimi bilemiyordum. Ona Irmak'ı sevdiğimi fakat Irmak'ın senden hoşlandığını diyemezdim. Kerem'i seviyordum. Ortaokuldan beri arkadaşımdı, arkadaşlığımızın bozulmasını da asla istemezdim.
Bu yüzden kendime hakim olmaya çalışmalıydım.
Tam ağzımı açıp bir şeyler diyecekken bakışlarım kantinden içeri giren Irmak'a kaydı. Uzun siyah saçları omuzlarından aşağı dökülüyordu. Her zamanki gibi çok güzeldi.
"Hello gençlik"
Irmak sandalyeyi çekip yanımıza oturduğunda Kerem benden bakışlarını çekip Irmak'a çevirdim. "Hoşgeldin Irmak"
"Hoş geldin" diye mırıldandım.
"Hoşbuldum"
Leyla'nın gelmemesiyle kaşlarımı çattım. "Leyla nerede?" Irmak önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına atıp konuştu. "Oğuz'un yanında"
"Doğru onlar sevgiliydi"
"Aynen öyle"
"Ben hala bunun doğru bir karar olduğunu düşünmüyorum" Kerem'i onaylarcasına kafamı salladım. "Bende öyle"
Her şey çok çabuk gelişmişti. Çok erken olduğunu düşünüyorduk ve Leyla'nın tekrar üzülmesinden korkuyorduk.
"Ben Leyla'yı ilk defa böyle görüyorum. Üzüleceğini de zannetmiyorum" Irmak, devam etti. "Umarım benimde karşıma beni böyle çok seven birisi çıkar"
Irmak, Kerem'e baktığında bakışlarımı kaçırdım. "Çıkacaktır, ben eminim" Irmak' Kerem'in dediğine gülerek omuz silktiğinde her defasında aynı şeyi düşünüyordum.
Ona sevdiğimi söylesem, beni reddeder miydi?
Kesinlikle reddederdi.
"Bir şey içmek ister misiniz?" Diye sordum düşüncelerimden ayrılarak. "Ben hepimize birer kahve alıp geliyorum" Kerem ayaklandığında onu durdurmaya çalıştım ama beni dinlemeyip hepimize kahve almaya gitmişti.
"Sen nasılsın Mert?"
"İyiyim, sen nasılsın?"
"İdare eder işte"
"Bir sıkıntı mı var?" Diye sordum merakla.
"O gün grupta dediğim şeye alındıysan özür dilerim"
Şok içinde kaldığımda bunu beklemiyordum. "S-sorun değil"
Kerem tepsiyle yanımıza döndüğünde Irmak devam etti. "Normalde alınmazsın bildiğim için senle öyle takılıyordum. Ama o günden sonra benimle doğru düzgün konuşmadın bile"
Kerem kahveleri önümüze koyduğunda ne konuştuğumuzu anlamaya çalışıyordu.
"Gene ne dedin kıza?" Birden olaya müdahale ettiğinde benden bağımsızca kelimeler ağzımdan döküldü. "Sen karışma, seni ilgilendiren bir şey yok"
"Mert" dedi Kerem uyarırcasına, "Düzgün konuş lütfen"
Kafamı bana şaşkın bir şekilde bakan Irmak'a çevirdim. "Kerem kadar olgun davranamıyorum kusura bakma Irmak, ufak şeyler de olsa alınabiliyorum. Bende böyle bir insanım işte. Zor."
"Oğlum konunun benle ne alakası var şimdi? Ne diye kıyaslama yapıyorsun?"
"Irmak beni anlıyor" dediğimde bakışlarımı Irmak'ın gözlerinden çekemiyordum.
Kerem işin içine girince kendime hakim olamıyordum. Irmak'ın Kerem'e karşı hissettikleri canımı yakıyordu. Neden ben değilde oydu?
"Mert, neden böyle davrandığını gerçekten anlamıyorum ama üzülüyorum"
"Neye üzülüyorsun Irmak? Kerem kadar olgun ve mantıklı davranıp düşünmediğim için mi? Senin işine gelmiyor mu bu?"
"Mert, yeter. Kız seni anlamıyor. Konuyu her seferinde bana getirme. Gerçekten kötü olacak"
Kerem bir taraftan konuşurken Irmak'ın sinirlendiğini farketmiştim. "Sana imalar yapma demiştim" tane tane sindirmek istermiş gibi söylediğinde gözlerinin dolmasıyla içimden kendime küfürler ettim.
"Sen gelsene benimle" Kerem kolumu tutup beni kaldırdığında istemeye istemeye sandalyeden kalktım. Irmak'ın kırgın bakışları altında ezildiğimde ise yutkundum.
Kerem beni kantinden dışarıya çıkarttığında kolumu ondan kurtarıp elimle yüzümü sıvazladım.
"Derdin neyse söyle artık, kıza yanlış yanlış cümleler kuruyorsun, üzülüyor"
"Neden ona böyle ilgili davranıyorsun?"
"Ne?" Kerem kaşlarını çattığında bana doğru bir adım attım. "Ne demeye çalışıyorsun?"
"Duydun işte"
"Mert ne oluyor sana? Ne dediğinin farkında mısın?"
Ofladığımda artık içimde tutamayacağım için patladım. "Irmak'ı seviyorum ben olan bu!" İşaret parmağımı kaldırıp kendisini gösterdim. "Irmak senden hoşlanıyor. Senin de onda gönlün var mı? Varsa söyle de bileyim biraz daha yansın canım"
"Mert" dediğinde Kerem şok içinde kalakalmıştı. "Irmak benim kardeşim, ona düşkünüm çünkü olmayan kız kardeşim gibi seviyorum onu"
"1 yıldır Irmak'ı seviyorum ben, gerçekten o bana çok farklı geliyor. Ama onu kaybetmemek için kimseye bir şey belli etmemeye çalıştım ama sonra Irmak'ın senden hoşlandığını öğrendim. Tüm bu saçma sapan hareketlerimin sebebi bu!"
İçimi Kerem'e döktüğümde rahatladığımı hissediyordum. Hislerim, mantığımın önüne geçiyordu ve ben ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.
"Mert..."
Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde az ilerimizde duran ve bana şok içinde bakan Irmak'ı görmemle kalakalmıştım.
Siktir. Dediklerimi duymuş muydu?
×××
Bir dahaki bölüm Irmak'ın anlatımıyla olacak.
Sizce Irmak konuşulanları duydu mu? Tahminleri alayımmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIVIRCIK || texting
General Fiction(TAMAMLANDI) Leyla : Seni merak ediyorum. Leyla : Bu yüzden de, seni aramaya çalışacağım Leyla : Ve eğer seni bulursam o zaman karşıma çıkacaksın ve anlatman gerekenleri anlatacaksın Leyla : Söz mü? İsimsiz : Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. İsimsi...