Yağmur yağmaya başladığında odamın perdesini hafif bir şekilde açtım ve yağan yağmuru izlemeye başladım.
Oğuz'un Eskişehir'e gitmesinin üzerinden sadece 1 ay geçmişti. Onu bu kadar çok özleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Şimdi daha da iyi anlıyordum ona ne kadar çok bağlanıp aşık olduğumu.
Gülümsedim. Oğuz, bu hayatta verdiğim en güzel kararlardan birisiydi. Beni o kadar çok iyi anlıyordu ki bir şeyleri söylemesem de hissedebiliyordu. Sevdiğin birisi tarafından anlaşılmak çok güzeldi.
Şimdi ise dershanesinden çıkıp beni aramasını bekliyordum. Öyle konuşmuştuk. Hafta içinde olduğumuz için dersi akşam 8'de bitiyordu ve bir kaç dakika sonra arayacaktı.
Bu düşünceyle saçma sapan bir şekilde heyecanlandığımda ellerimin soğuduğunu hissettim. O sırada Yağmur hızını arttırmış, sağanak şeklinde yağmaya başlamıştı.
Dakikalar sonra telefonum çalmaya başladığında heyecanla yerimde doğruldum ve otuz iki diş sırıtmama engel olamayıp aramayı cevaplandırdım.
"Sonunda" diye mırıldandım sabırsızca.
"Aramamı mı bekliyordun?"
"Evet... Çok özledim ne yapayım?"
Oğuz'un güldüğünü hissettiğimde bende her ne kadar görmesede tebessüm ettim ve bir elimle yorganımın çarşafıyla oynamaya başladım.
"Ben de seni çok özledim bitanem ama zaman çabuk geçiyor değil mi? Baksana 1 ay geçti bile"
"Ya ya tabi" dedim alaylı bir şekilde. "Sen gel birde bana sor"
"Niye noldu?"
"Annemle babam sürekli tartışmaya başladılar onları ilk defa böyle görüyorum ve canım sıkılmaya başladı. Korkmuyor da değilim açıkçası"
Derin bir nefes aldım. Doğruydu son bir kaç haftadır sürekli tartışıp duruyorlardı. Nedenini asla bilmiyordum, anlamıyordum. Aralarına girmeye çalışsam da bana mısın demiyorlardı.
"Evlilikte olur böyle şeyler diye düşünüyorum. Canını sıkma lütfen"
"Haklısın. Her neyse ya güzel şeylerden bahsedelim. Sen ne yapıyorsun?"
Bu cümlemin ardından şimşek çaktığında perdeyi hafif bir şekilde kapattım. "Bende dershaneden yeni çıktım az önce"
"Nasıl geçiyor zor mu?"
"Biliyorsun ki biricik sevgilin zeki ve çalışkan olduğu için zorlanmıyorum ama tabi yoruyor"
Güldüm. Ben gibi onun da ders notları gayet yüksekti. Bu yönden içim de rahattı aslında geri kalacağından asla şüphem yoktu. Tek istediğimiz güzel bir üniversiteye gidip hayatımızı kurmaktı.
"Bilmez miyim? Ama-"
Birden telefonun arkasından gelen sesle cümlemi yarıda kesip kaşlarımı çattım.
"Oğuz! Ne tarafa gidiyorsun?"
"Güzelim bir dakika" Oğuz, beni beklettiğinde arkadaki sese kulak kesildim.
Arka taraftan gelen kız sesiyle kaşlarım olabildiğince daha da çatılmıştı. Bu kız da kimdi böyle? Oğuz'u nereden tanıyordu?
"Meydan başına ineceğim"
"Ah bende o tarafa gidiyordum. Saatte geç oldu aslında bana eşlik etmek ister misin?"
Onların konuşmasını dinlerken ağzım açık kalmıştı. Ne demek eşlik eder misin? Birlikte mi yürüyeceklerdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIVIRCIK || texting
General Fiction(TAMAMLANDI) Leyla : Seni merak ediyorum. Leyla : Bu yüzden de, seni aramaya çalışacağım Leyla : Ve eğer seni bulursam o zaman karşıma çıkacaksın ve anlatman gerekenleri anlatacaksın Leyla : Söz mü? İsimsiz : Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. İsimsi...