44. Bölüm

1K 44 12
                                    

(Irmak'ın anlatımıyla)

Çarşıdaki işlerimi en sonunda hallettiğimde dışarıya rahat bir nefes verdim. Sabahtan beri koşturuyordum ve fazlasıyla yorulmuştum.

Karnım acıktığı için bir şeyler yemek için etrafa bakınırken az ileride bankanın önünde duran Mert'i görmemle duraksadım.

Ne yapacağımı bilemediğim için sanki onu hiç görmemiş gibi yanından geçmeyi plandığımda kafamı hafifçe aşağı eğerek yürümeye başladım.

Mert'in tam yanından geçerken o da işini hallettiği için arkasını döndüğünde buna hazırlıksız yakalandığım için boşluğuma gelerek ona çarpmak zorunda kalmıştım.

Kafamı kaldırıp Mert ile göz göze geldiğimde şaşırmıştı. "Irmak"

"Aa Mert sen burada mıydın?"

Hiç, görmedim haberim yok çünkü.

"Evet, para çekmem gerekiyordu da" daha sonra beni hafifçe baştan aşağı süzdüğünde elimdeki bir kaç poşete bakındı. "Sen ne yapıyorsun?"

Omuz silktiğimde gülümsedim. "Benim de işte işlerim vardı, annemin bir kaç isteği falan" Mert kafasını salladığında elini ensesine atıp orayı hafifçe kaşıdı.

"Eğer vaktin varsa biraz oturalım mı?"

Bunu duymak beni nedensizce mutlu ederken hiç beklemeden kafamı salladım. "Olur, yani bende yemek yiyecektim"

Mert ile birlikte yavaşça yürümeye başladığımızda sohbetimize devam ettik. "Ne yiyeceksin?"

"Aslında canım pide çekiyordu"

"Benim bildiğim güzel bir yer var, ister misin?"

Bezmişcesine omuzlarını indirdim. "Benim için hiç farketmez inan o kadar çok yoruldum ki sadece yemek yemek istiyorum"

"Ver poşetleri ben taşırım" Mert, halimi farkeder farketmez durup elimden poşetleri almaya çalıştığında kendimi geri çektim.

"Ben taşırım sen zahmet etme"

"Daha fazla yorulmanı istemiyorum Irmak, lütfen verir misin?"

O kadar güzel bir biçimde söylemişti ki ister istemez onun isteğini kıramamıştım. Ellerimi havaya kaldırdığımda elimdeki poşetleri alırken parmakları parmaklarıma değdiğinde içim bir tuhaf olmuştu.

Boşta kalan ellerimi ovuşturduğumda tebessüm ettim. "Sağol"

Birlikte Mert'in dediği yere doğru yürümeye başladığımızda aramızdaki bu garip ilişkinin ne olacağını merak ediyordum.

Yaklaşık 10 dakika içerisinde Mert'in dediği yere geldiğimizde boş bir masaya oturduk. Mert, tuttuğu poşetleri boş sandalyeye yerleştirirken saçlarımı omzumun arkasına attım.

Daha sonra Mert, burada çalışan birisini yanımıza çağırdığında direk olarak ne istediğimi söyledim. "Kıymalı ve kaşarlı pide"

"Benim de aynı olsun"

"İçecek ne istersiniz?"

"Ayran"

"Ayran"

Mert ile aynı anda 'ayran' dememiz bizi gülümsetirken çalışan yanımızdan ayrıldığında telefonumu masamın üzerine koyup rahatça arkama yaslandım.

"Saçlarını bağla istersen daha rahat edersin"

Dudaklarımı büzdüm. "Tokam yok ki"

"Al bunu" birden bileğinde duran siyah tokayı bana uzattığında kaşlarımı çattım. "B-bu kimin?"

KIVIRCIK || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin