19 Bana Ait

533 69 28
                                    

Noah başını yastığa koyduğunda aynadan ıslak yanakları cılız mum alevinde parıldayan kadına bir müddet baktı. Muzip bir gülümsemesi çocuksu bir neşesi vardı Karenin yok olup gitmişti. O neşeyi o gülümsemeyi kendine yazdığı Mektuplar da görüyordu genç adam hemde ondan millerce uzaktayken.. Şimdi ise aralarında on santim ya var ya yoktu lakin o da yoktu. Sebebini ise merak etmiyordu genç adam. Kocaman bir sepep olarak bu dünyadaki havayı soluyordu lakin aldığı nefes çektiği oksijen bile kadına ait olandı. Noah kabusu olmuştu Karenin. Bu dünyada başına gelebilecek en kötü şeydi yanındaki varlığı... Genç adam ona doğru dönüp yastığa yayılan inanılmaz güzellikteki buklelerine yüzünü gömdü. Düşüncelerine hakim olamadığı bir gerçekti. Nasıl başaçıkabileceğini kesinlikle bilmiyordu. Hem zulmediyor hemde onsuzluğu aklının ucundan dahi geçiremiyordu. Hasta ruhlu bir adama dönüşmüştü. Ona zarar verecek kadar hastalıklı bir hal almıştı. Uzak dursa duramıyor yanına yaklaşsa olmuyordu. Tanrı şu dakika canını alsa onun için kurtuluş olurdu lakin birde utanmadan yaşamak istiyordu. Karen kıpırdanıp kendisine döndüğünde Noah nefesini tutup bir müddet bukleleri arasındaki yuvarlak yüzüne uzun kirpiklerine küçük burnuna ve ağzına baktı. Gözleri yastıktaki narin eline kaydığında ise kendi kendine iç geçirip avuç içini yastıkları arasındaki boşluğa doğru kaydırdı. Neden sonra eli avcu içine düştüğünde genç adam derin bir nefes çekip gözlerini kapattı.

Karen gözlerini aralayıp hemen yanında uyuyan adamın yüzünü fark ettiğinde kalbindeki ağırlığın uçup gittiğini fark etti. Dalgalı siyah saçlarına uykusunda dahi çatmayı başarabildiği kaşlarına kemikli yüzüne ve kalın dudaklarına bir müddet baktıktan sonra yastıkları arasında birleşmiş olan ellerini fark ettiğinde kendisini yeni bir mutluluk halinin alıp götürdüğünü fark etti. Genç kız tüm yaptıklarından sonra hala böyle hissettiği için bir müddet kendine kızdıktan sonra dudaklarını birbirine bastırıp ona kaş çattı. tahmin ettiğinden daha salaktı Karen... Ya da öyle olmak istiyordu. Bakıp görmüyor, duyup işitmiyordu lakin aksi olsa ne yapacaktı bilmiyordu. Aynı çatı altına girmeden kimse kimseyi tanımaz diyordu annesi doğruydu. Ama genç kız inancını yitirmemişti...Yani yitirmemiş gibiydi... Karen nefesini tutarken ramak kaldığını fark ettiğinde yutkunarak gözlerini kapattı. Normaldi herşey, normal ve güzeldi... Yıllardır beklediği adam yanında eli ellerindeydi... Uyusundu Karen... Düşünmesindi...

---

Ertesi gün

Genç kız gözlerini açıp yanında Noah değil yastığını ve işlediği çatık kaşlı gözleri gördüğünde alnını kırıştırdı. Bari bunu normal işleseydi ya... Adam yastıkta bile ona kaş çatıyordu. Yanaklarında ki havayı üfleyip doğruldu ardından yanındaki çekmeceden kalmayı alıp bağdaş kurarak baldırının iç kısmına baktı. O yarayı yine açtıramayacaktı üzeri beyaz beyaz olmuş cıvımıştı. Karen kendi kendine gülerek omuz silkti ardından etini sıkıştırıp yanına yeni bir kesik açtı Tanrım çok acımıştı. Yeterdi artık... Şu aybaşı gelseydi de kurtulsaydı sonrasında ise bir daha yapmayacaktı böyle... Çarşafı yaraya bastırıp kaş çattı ardından sinirlenip yatağın farklı yerlerine de aynı şeyi yaptı. Böyle de olmazdı ki Karen Leydi Lilye bundan böyle hergün çarşaf değişmesini istemediğini söyleyecekti... Genç kız üzerini giyip saçlarını düzelttikten sonra kahvaltıya inmek üzere aşağı indi Noah erken çıkmıştı belli ki. İşleri henüz bitmediğinden olabilirdi. Karen kendince gülümseyip odadan çıktı ve yemek odasına yöneldi Maeve bugünde gelse ne güzel olurdu lakin dün işten kaytarmıştı bugün üzerine düşeni yapmak zorundaydı.

Lily hala bariz aksayarak masaya gelen gelininin güzelliğini gördüğünde yüzündeki gülümseme genişledi. "O nasıl güzel saçlar öyle Karen..."

"Teşekkür ederim" Karen gülümseyerek Lord Fergusonu da selamladı.

"Gençliğini anımsattı herhalde..." Brian karısına gülümsedi. "Lily'nin de böyle lüleleri vardı... Şimdi yoluk yoluk oldular"

LİMON ÇİÇEĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin