Robert derhal misafir odalarından birine taşınmış Noah sargısını açıp yarasını kontrol etmişti. İltaap kapmıştı. Buna bağlı ateşlendiğini düşünmekteydi. Yatıramamışlardı adamı iki ayda ayaklanıp günlük hayatına dönmeye çalışmıştı. Kim bilir hangi pisliğin içine bulaşmıştı yine kendini bu hale getirecek. Neyse ki yüzeysel bir iltahapmış gibi görünüyordu. Hoş Jennanın evinde iltahap kapmayı başarabildiyse bu da büyük bir olaydı ya... Kadın gelir gelmez yeni bir oda istemiş kendi elleriyle hizmetlilerle birlikte temizliğe girişmişti.
"Ağabey!" Karen ağlayarak odaya girip ağabeyinin başına oturdu. Bu defa otururken ciddi bir acı hissetmişti lakin önemi yoktu. "İyi misin ağabey?" Genç kız ağabeyinin alnına ve boynuna baktı.
"Sessiz ol Karen." Noah sesi fazla çıkan kızı uyardı. "İyi merak etme."
"L-laia nerede? Jenna nerede?" Karen etrafına bakındı.
"Jenna zemin kattaki misafir odalarından ikincisinin temizliği ile ilgileniyor kızım." Lily gelininin omzunu sıvazladı.
"Laia ve Callie yola arkadan çıktılar McDonald liman kalesine uğrayıp Laia için gereken eşyaların alınması gerekiyordu dün gece soğuk olduğundan Handa konakladılar akşama burada olurlar." Ian endişeyle Roberte baktı.
"Han?" Brian kaş çattı. "Yolda misafir olunacak eşimiz dostumuz yok mu bizim!"
"Var ama..." Ian dilini şaklattı. "Leydi Rebecca durumdan hiçkimsenin haberdar olmaması gerektiğini yoksa oğluna kem göz değeceğini söyledi."
Karen bir an gülmek istediyse de yapamadı. "Annemde mi geliyor Lord Sinclair?"
"Malesef..." Ian mırıldanışı ardından boğazını temizledi. "Laiayı ... pardon Norayı kimsenin eline bırakmazmış. Yolda başına bir şey gelmesinmiş."
Noah Karene baktı. Ardından yaptığı işe devam etmeye koyuldu. "Karen git bal ve sarımsak kaynat. Suyunun süzüldüğünden emin ol"
T-tamam." Karen ayaklanıp mutfağa koştu.
"Ateşi hiç düşmedi mi?" Lily Ian'a baktı. Kalede iki gün düşüremedik. Callie bildiği her şeyi yaptı. Yola koyulduğumuz üç gündür de üç dört saat aralıklarla düşüp geri çıkıyor.
"İyi ettiniz Sinclair. Ben ona buradan hiç ayrılma dedim dinlemedi. Ne vardı düğün burada olurdu. Kızda bizim oğlanda..." Brian derin bir nefes çekti.
Ölmek niyetindeyse ayrılsın..." Noah kaş çattı. Bu adamı giydirmeyeceksiniz. Tartanla gezsin üzerinde. Leydi Jennaya da söyleyin çarşafı hergün kaynatılacak üzeri her gün değişecek. kendi bokuna el sürmeyecek!" Noah iltihapları temizlerken başını olumsuz manada salladı. "Ağabey birkaç bulunması güç ot ve bitki var yazsam bir şey yapabilir misin?"
"Pekala kolay" Ian kımıldanan dostunun yanına gidip yanaklarındaki havayı üfledi.
"Baba..." Noah ayağa kalkıp babasına baktı. "Sen dayıma söyle."
"Ne söylesin dayına?" Liamh odaya girdi.
"Kovuyorum kovuyorum geri geliyor!" Brian lilynin kendisini çimdiklemesine aldırış etmedi. "Sabır!"
"Gidiyordum ki bir baktım iki araba buraya geliyor..." Liamh omuz silkti.
"Merak ettin... Tabii..." Brian güldü. "Senden habersiz sıçamaz oldum Liamh."
"Evlenlim Brian..." Liamh ellerini beline atıp gidip Roberte baktı. "Bu oğlanı iyi edeceksin uzun beni anlıyor musun!"
Noah dayısına bir müddet güldükten sonra Ianın omzuna vurmasıyla ondan yana döndü. Hala yüzüne bakarken çekiniyordu Noah. Çantada tuttuğu defteri çekip istediklerini yazdıktan sonra uzattı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMON ÇİÇEĞİM
Historical FictionÇILGINLAR GİBİ SEVİP DE GÖZÜNÜN UCUNA YANSITMAYAN BİR ADAM, TERTEMİZ DUYGULARININ KURBANI OLAN, HAYAL KIRIKLIĞININ BÜYÜĞÜNÜ YAŞAYAN DÜNYA TATLISI BİR KIZ... DÜNYAYI ALTINA ÜSTÜNE GETİRİP DE İKİ GENCE BİR TÜRLÜ YARDIM EDEMEYEN BİR KALE DOLUSU MANYA...