Karen gecenin bir bölümünü ziyadesiyle rahatsız geçirmişti neyse ki uyumuştu şimdi gözünü açtığında boş dolabın kapağına bakarken rahatladığını hissediyordu. Dün gece hayatının konuşmasını yapmıştı genç kız. Elini yanağına götürüp hissettiği kızarıklığı ovalayarak geçiştirme çabaladı ardından omzunun üzerinden boş yatağa baktı. Bu adam kaçta kalkıyordu hiçbir fikri yoktu lakin yazdığı gibiyse uykudan çok da hoşlanan biri değildi. Genç kız doğrulup diğer tarafa dayalı aynaya bakarak irkildi. Dönüp durmaktan korkunçlaşan bukleleri karışmıştı yine. Yataktan kalkıp üzerine baktıktan sonra aynanın karşısına geçip oturdu ve saçlarını biraz ıslatıp taradıktan sonra bir müddet te buklelerini belirginleştirip ensesinden beyaz bir kurdele geçirerek tepesinde büyük bir fiyonk haline getirdi. Yüzünü de yıkayıp içine giydiği dizlerindeki çamaşırı ve üzerine çektiği yünlü uzun olanı değiştirip tüm o çorapları etekleri yeniden giydikten sonra valizin içinden açık yeşil tek parça kadife bir elbise çıkarıp bir vakitler Jenna'nın onun için lord Harrisondan sipariş ettiği süslü sarı aşk getiren kurdeleyi göğüs altından bağlayıp düz inen ve bileğinde beyaz dantelleri olan kollarını çekeledi. Minik danteller kare yakasından da geçmekteydi. Eteklerini düzeltip dudaklarını boyayıp gidip perdeyi açtı.
"Ah Tanrım!" Karen eliyle ağzını kapatıp gölün karşısında kolları göğüs ünde bağlı dikilen ve direkt olarak gözünün içine bakan Noahı gördüğünde refleks olarak kapatıp geçirdiği şoku atlattığında hafifçe aralayıp yeniden baktı. Yoktu. Tanrım genç kız ayakta kabus görüyordu değil mi? Yüzünü yelleyerek perdeyi açıp etrafa bakınması ardından dönüp aşağı inmek için harekete geçti ve nefesini tutarak Noah'ın çalışma odasına baktı. Yoktu. Elini kalbine götürerek merdivenleri inmeye koyuldu.
Noah gün ağarmaya başlayacağı vakit gözünü aralamış yüzünü kadının saçlarından zorla ayırıp kalkmıştı. Dün gece söyledikleri aklını epey vakit meşgul etmişti. Haklı olabilir miydi? Noah gerçekten Kareni söylediklerini yapan bir kadın olduğu için mi sevmişti? Yapmadığına sevmeyecek miydi? Genç adam gün doğana dek dolanıp durmuş ilk kahvaltısını gezerek etmişti. Sonunda ayakları onu yatak odalarının camının önüne getirdiğinde durup beklemeye başladı. Evet, sözünü dinliyor oluşu mükemmel bir detaydı lakin genç adam Fransadan İskoçya ya söz dinletebileceğini de düşünmemişti. Noah kendi çekingenliğinin yanında onun açık sözlülüğünden, cesaret gerektirecek davranışlarından, tüm ciddiyetine karşın saçmalayacak bir konu bularak kendisini güldürebilmesinden etkilenmişti. Yazdığı her şeyden etkilenmişti... Karşı karşıya kaldığı tuhaflık ile nasıl başa çıkacağını ise bilmiyordu Genç adam çünkü tüm yazdıklarında samimiydi sorun şuydu ki "beni çok kızdırdın" yazarken aslında o an tepiniyor oluşu mektupla karşıya geçemezdi... Yada iki satırın sonunda yazdığı sevgi sözcükleri üstte yazdıklarını sevimlileştiriyordu fakat zaten öyleydi tepinse de çıldırsa da aklını da yitirse günün sonu bir sevgi sözcüğü ile biterdi ya da söylemez düşünürdü genç adam yanaklarında ki havayı üfleyip gözlerini cama dikti açıldığında ve karısı tüm o nefesini kesen cici haliyle karşısında ona baktığında Noah yerinden fırlayıp kaleye doğru koşmaya başladı. Genç adam kıskançtı. Çok düşünse kendinden kıskanıyordu kadını lakin kendi olacaktı... Süslü elbiseler giyip dünyadaki en güzel kadın olarak gezecekse şayet ve Noah da bunu kendine yedirmek için mücadele verecekse Karen de onu bu mücadeleci hali ile görecekti... Nefes nefese kapıyı açıp merdivenleri inmiş olan kadın ile karşı karşıya geldiğinde önüne dayanarak ona dikkatlice baktı. Çok güzel görünüyordu. "O üzerindekini çıkar Karen"
Genç kız dudaklarını dişledi. "Orada dikiliyordun!"
"Evet!" Noah kadının boncuklarını yuvalarında kaydırıp yerine oturmasının ardından elini kapı tokmağının götürmeye yeltenmesi ile oraya doğru kaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMON ÇİÇEĞİM
Ficción históricaÇILGINLAR GİBİ SEVİP DE GÖZÜNÜN UCUNA YANSITMAYAN BİR ADAM, TERTEMİZ DUYGULARININ KURBANI OLAN, HAYAL KIRIKLIĞININ BÜYÜĞÜNÜ YAŞAYAN DÜNYA TATLISI BİR KIZ... DÜNYAYI ALTINA ÜSTÜNE GETİRİP DE İKİ GENCE BİR TÜRLÜ YARDIM EDEMEYEN BİR KALE DOLUSU MANYA...